Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda gündeme ilişkin çok önemli açıklamalarda bulundu. Dün Trump ile gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin önemli mesajlar veren Başkan Erdoğan, "Kendisi ABD askerlerinin Suriye'den çekilme kararını bir kez daha teyit etti. Bu güvenli bölge konusu 20 mil konusu kendisi tarafından ifade edildi. Gündemimizdeki tüm konularda ekiplerimizin görüşmesine karar verdik." dedi. Yerel seçimler için 31 Ocak tarihinden itibaren seçim kampanyasının resmi olarak başlanacağının altını çizen Başkan Erdoğan, "31 Ocak'ta artık seçim kampanyamızın resmi başlangıcını da büyük aday tanıtımı ve manifesto toplantımızla başlatacağız." ifadesini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:
Büyükşehir ve il adaylarımızdan açıklamadığımız 6 yer kalmıştı. Bunlardan 4'ünde Cumhur İttifakı adaylarını destekliyoruz. Aydın Büyükşehir Belediye Başkan adayımızı Mustafa Savaş olarak belirledik. Muğla Büyükşehir Belediye Başkan adayımızı da pazar günü açıklarız.
31 OCAK'TA ARTIK...
31 Ocak'ta artık seçim kampanyamızın resmi başlangıcını da büyük aday tanıtımı ve manifesto toplantımızla başlatacağız.
31 Mart öncesinde ülkemizde gerçekten çok garip birliktelikler ortaya çıkmaya başladı. CHP, baktılar FETÖ'cüler tek başına yetmiyor şimdi PKK'lıları da aldılar. Milletsiz siyaset bunların kolayına geliyor. Tek dertleri Meclis'teki sandalyelerini, ideolojik oylarla kazandıkları belediyeleri korumak. Demokrasi içinde iktidara gelmeyi akıllarına bile getirmiyorlar. Ciddiye alınacak hiçbir vaatleri yok.
GAZİ MUSTAFA KEMAL'İN BİNBİR ZAHMETLE KURMAYA ÇALIŞTIĞI SAVUNMA SANAYİMİZİ...
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesi Türkiye için tarihi bir fırsat oldu.İnşallah el ele vererek Türkiye'yi hedeflerine ulaştıracağız. Gazi Mustafa Kemal'in binbir zahmetle kurmaya çalıştığı savunma sanayimizi tek parti zihniyetinin nasıl baltaladığını anlatmayalım mı?
Türkiye tek parti zihniyetini, tek bir zerresi kalmayana kadar, ezip yok etmelidir. Kılıçdaroğlu ve avanesinin referansı işte bu tek parti zihniyetidir.
SADECE SURİYELİLERİ DEĞİL KÜRT KARDEŞLERİMİZİ DE MİSAFİR ETTİK
Tüm dünyaya sesleniyorum; ülkemize gelen bütün bu mülteciler içerisinde sadece Suriye değil, Irak'tan da gelen var. Biz Keldanileri, Ezidileri, Kürtleri, Arapları ülkemizde misafir ettik. O dönemde 500 bine yakın mülteciyi misafir ettik. Şimdi de Araplar ağırlıklı olmak üzere 300 bine yakın Kürt kardeşimizi misafir ettik. Türkiye, Kürt kardeşlerimizin de devleti, oyuna gelmeyelim.
Türkiye son yıllarda tarihi sınamalar veren bir ülkedir. Sadece birine maruz kalan bütün ülkelerin nasıl sendelediklerini paniklediklerini görüyoruz. Biz Türkiye olarak teröristlere kapılarımızı kapattık, teröristleri bu ülkede asla barındırmayacağız. PKK/YPG, DEAŞ bunlar asla yanımıza sokulamaz. Onları o çukurlara gömeriz. Biz İdlib'i huzur ve güven beldesi haline getireceğiz.
SIRADA MÜNBİÇ VE FIRAT'IN DOĞUSUNDAKİ TERÖRİSTLER VAR
Barış lafla olmaz, icraatla olur. Şimdi sırada Münbiç ve Fırat'ın doğusu ile DEAŞ artıkları var. Obama döneminde bize verilen sözlerin yerine getirilmemesinden tutun ilişkilerimiz adeta zehirlendi.
TRUMP İLE DÜN GAYET MÜSPET BİR GÖRÜŞME GERÇEKLEŞTİRDİK
Geçtiğimiz ay tam sahaya çıkmak üzere hazırlıklarımızı son kez gözden geçirirken Sayın Trump'la görüştük. Sayın Başkan, ABD'nin Suriye'deki askerlerini çekeceğini, DEAŞ artıklarıyla mücadeleyi Türkiye'ye bırakacaklarını bize ifade etti. Biz de Fırat Kalkanı'nı hatırlatarak, Suriye'de DEAŞ'la mücadelenin önceliğimiz olduğunu belirttik. Askeri harekatımızı beklemeye aldık. Arada bazı çatlak sesler çıkıyordu. Biz bunları çok da önemsemiyorduk.
Ne var ki dün Sayın Trump'ın verdiği mesajlar bizi üzdü. Dün gece bu meseleleri tekrar konuştuk. Gayet müspet bir görüşme oldu. Kendisi ABD askerlerinin Suriye'den çekilme kararını bir kez daha teyit etti. Bu güvenli bölge konusu 20 mil konusu kendisi tarafından ifade edildi. Gündemimizdeki tüm konularda ekiplerimizin görüşmesine karar verdik. Önceliğimizin DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle mücadele etmek olduğunu vurguladık. Bizim Suriye'de hiçbir etnik ve dini grup gözetmeden herkese kucak açtığımızı, buna rağmen YPG/PYD'nin herkese zulmettiğini ifade ettik. Belgelerini de kendi danışmanlarına ulaştırdığımızı da söyledik. Bu terör örgütlerinin neler yaptıklarından bilgisi yoktu ki bizim bu aydınlatmamızdan memnun olduğunu söyledi. İkili ticaret hacmimizi 75 milyar dolara çıkarmak için daha kapsamlı adımlar atma kararı aldık.
Türkiye siyasetin ve diplomasinin imkanlarını kullanmadan yana bir ülke olarak üzerine düşeni yapmaya devam edecektir. Sayın Trump'la tüm bu konularda tarihi bir öneme sahip anlayış birliğine vardığımıza inanıyorum. Bir süredir uluslararası çevrelerde dile getirilen yanılgıyı düzeltmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti, Kürdüyle, Arabıyla tüm kardeşlerimizin devletidir. Hangi inanç grubundan olursa olsun hepsinin devletidir.
"BAY KEMAL GİBİ..."
Bu milletin özgürlüğüne, dayanışmasına göz dikenlere asla prim vermeyeceğiz. Türkiye sınırları içindeki tüm vatandaşlarının hamisi değil, bizatihi kendi ülkesidir, kendi vatanıdır. Sınırlarımız dışında yaşayan her bir kardeşimizin bulunduğu topraklarda huzur, güven içinde bulunması bizi mutlu eder. aslında Türkiye'nin çevresiyle olan ilişkileriyle olan yanlış algılar belli ülkelerle mahsus değildir. Bize 'Suriye'de niye varsız' diyen oluyor Bay Kemal gibi... 'Irak'la niye ilgileniyorsunuz' diyen oluyor Bay Kemal gibi... Bize 'Libya'nın sizinle ne ilgisi var' diyen oluyor Bay Kemal gibi... Halbuki biz tarihimizle, kültürümüzle, gönlümüzle tüm bu coğrafyalarla içiçeyiz. Biz 20 milyon kilometrekarelik topraklardan 780 bin kareye gelmedik mi? Bizim bu topraklarda bir tarihimiz var, kültürümüz var. Ama bu tarih bilmezler, geçmişini bilmezler, cinsini cibiliyetini bilmeyenler bu işten anlamazlar. Bu coğrafyaları yüreğimizde yaşıyoruz.
Makedonya'da, Bosna'da o tarihi eserleri biz ayağa kaldırdık. Aliya öyle dedi, 'Buralar evladı Fatihan'dır, buraları terk etmeyin' dedi. Bizim bakışımız farklıdır. Rastgele bakamayız. Ama bunlardaki göz rastgele bakma gözüdür. Tüm bu coğrafya bizim birinci dereceden ilgi alanımız içindedir.
Türkiye'nin Suriye'deki varlığını, başka bir ülkenin varlığıyla karşılaştırmak bize hakarettir. Biz orada olmazsa orada yaşananlara sırtımızı dönersek, oradan gelenlere sınırlarımızı ve gönüllerimizi kapatırsak kendimize ihanet etmiş oluruz. Her şeyi para, petrol, çıkar olarak görenler, Trükiye'nin bu insani ve onurlu tavrını anlayamaz. Bizim yaptığımız her fedakarlık, her kuruş bu duruşun bir ifadesidir."
Yorum Yazın