Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye’nin en büyük şanssızlığı çapsız, ruhsuz, bir o kadar da muhteris bir ana muhalefet partisine sahip olması. Dil, normal bir muhalefet dili değil adeta terör örgütü dili
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen 117. Genişletilmiş İl Başkanları toplantısına katıldı. Erdoğan burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
BİZE HASBİ OLANLAR LAZIM: Bize hesabi değil, hasbi olanlar lazım. Eğer hesap adamı olursa çökeriz ama hasbi olursa Allah'ın izniyle kaleleri düşüre düşüre yola devam ederiz. Onun için bize dava adamı, hizmet adamı, milletin adamı olarak görev yapacak ilçe başkanları, il başkanları, belediye başkanları velhasıl AK Parti kadroları lazım. Yeni yönetim sistemimiz milletimizin destek çıtasını yürütmede yüzde 50+1 oy. Dolayısıyla milletimizle olan irtibatımızı daha sıkılaştırmaya, aldığımız desteği daha yüksek oranlara taşımaya ihtiyacımız var. Mevcut durumumuz bizi asla şımartmamalı, daha iyi bir konuma gelmeliyiz.
TÜRKİYE'NİN ŞANSSIZLIĞI: Türkiye'nin en büyük şanssızlığı çapsız, ruhsuz, plansız, projesiz ama bir o kadar da muhteris bir ana muhalefet partisine sahip olmasıdır. Ana muhalefet partisi, programı ve gayretiyle milletimizin gönlünü kazanarak iktidara gelmek yerine, AK Parti ve şahsımızla birlikte Türkiye'nin de kaybetmesi pahasına "yönetimi ele geçirme"' anlayışıyla hareket ediyor. Dil, normal bir muhalefet dili değil adeta bir terör örgütü dili. Onlar ne yapıyorsa, bakıyorsunuz onlar da aynısını yapıyor. Şu anda Almanya'daki iktidar-muhalefet mücadelesindeki ortak payda ne? Türkiye'ye saldırmak, Erdoğan'a saldırmak. Burada da ana muhalefetin şu andaki dili, bakıyorsunuz terör örgütünün dili ile aynı. Ülkemizi, attıkları her adımda, söyledikleri her sözde, uyguladıkları her politikayla Türkiye düşmanları ve terör örgütleri ile aynı safta oldukları intibası veren bu anlayışın insafına terk edemeyiz.
MİLLET BİZE MAHKÛM DEĞİL: Milletimiz kendisiyle birlikte çocukları ve torunları içinde aydınlık, huzurlu, mutlu, müreffeh bir gelecek tasavvur ediyor. Milletimiz bu beklentisini mevcut ana muhalefet zihniyetinin hayata geçiremeyeceğini biliyor. Fakat bu demek değildir ki milletimiz bize mahkum. Milletimizden aldığımız desteği daha da yukarılara çıkarmanın gayreti içinde olmalıyız. Bu yürüyüşe ayak uyduramıyor mu kenara koyacağız. Engel mi oluyor kenara koyacağız. Bu millete hizmette laubalilik mi yapıyor kenara koyacağız. Bu millete hizmette kalkıp da af edersiniz her türlü yolsuzluğa bulaşan mı var kenara koyacağız. CHP'nin HDP'nin zerre kadar fiziki bir inşa hareketi yok. Peki bu adamlar bu oyları nasıl alıyor? Onların da girdikleri bir zihinsel hareket var. O zihinsel hareketle gönül kapmaca oynuyorlar. Biz gönül inşa ve ihyasını halletmeliyiz.
'İŞİNİZE BAKIN BİZİMLE NE UĞRAŞIYORSUNUZ'
"Daha önce Avusturya, Belçika, Hollanda'nın, şimdi de Almanya'nın Türkiye karşıtlığını kendi seçimlerinin ana teması haline getirmesinden fevkalade rahatsız olduğumuzu ifade etmek isteriz. Adeta gece gündüz Türkiye ile partimle, şahsımla yatıp kalkan bu siyaset tarzının Avrupa ülkelerine kazandıracağı hiçbir şey yoktur. Peki, gün ola harman ola. Bu şahıslar benim yüzüme nasıl bakacak? Ya ben sırtımı dönüp geçeceğim, ya onlar sırtını dönüp geçecek. Bunun başka izahı olmaz. İkide bir yatıyorlar, kalkıyorlar Türkiye. Yatıyorlar kalkıyorlar Erdoğan. Ya Erdoğan size ne yaptı? Ya bu seçim Türkiye'de mi yapılıyor, Almanya'da mı yapılıyor? Ya işinize bakın, bizimle niye uğraşıyorsunuz? Biz seçimimizi yaptık, sizin istediğiniz gibi olmadı, bizim istediğimiz gibi oldu. Şimdi siz kendiniz seçim yapıyorsunuz, yapın, kim kazanırsa kazansın ya, bizi ilgilendirmiyor. Ama ben Almanya'daki vatandaşlarıma, soydaşlarıma şunu söylüyorum, Türkiye düşmanlarınıza oy vermeyin. Bu yaklaşım Avrupa'yı 2. Dünya Savaşı öncesi siyaset iklimine doğru sürüklüyor. Bu olay Nazizmdir, bu olay faşizmdir."
'MERTÇE SÖYLEYİN GEREĞİNİ YAPIN'
"AB organlarından ve Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye karşı olan politikalarında sahici ve samimi olmalarını istiyoruz. Neymiş, Türkiye'nin AB'ye üyeliğini karşıymışlar, engelleyeceklermiş, filan falan. Seçimden sonra müracaatı yapacakmış. AB'den sesler gelmeye başladı. Ne diyorlar, 'Belirleyici olan Almanya değil, karar beraber alınır' diyorlar. Şayet Türkiye'nin AB ile olan mevcut ilişkisine bile tahammül edemiyorsanız, çıkın bunu mertçe söyleyin ve gereğini yapın. Böylece Avrupa halkları ve tüm dünya Avrupalı siyasetçilerin gerçek yüzlerini görme, ona göre değerlendirmesini yapma imkânına sahip olacaktır. Bu mertliği göstermek yerine Türkiye'yi AB tam üyelik müzakerelerini bitirmeye zorlamak iki yüzlülük, riyakârlıktır, siyasi ahlaksızlıktır. Ya sözlerini tutup tam üyelik sürecinin önünü açacaklar ve düzensiz göçün önlenmesiyle ilgili yükümlülüklerini yerine getirecekler ya da çıkıp biz Türkiye ile yola devam etmek istemiyoruz diyecekler. Başka bu işin çıkışı yok. Kusura bakmasınlar Türkiye'yi seçim meydanlarında meze yapmaya çalışanlara bekledikleri fırsatı vermeyeceğiz."
Yorum Yazın