Daha rahat şekilde Türkiye düşmanlığı yapabilmek için Alman sponsorluğunda Berlin'de site kuran Can Dündar ve Hayko Bağdat birbirine girdi.
Almanya'ya kaçan Hayko Bağdat, Can Dündar'la sürdürdüğü beraberliği Alman patronu yüzünden devam ettiremeyerek istifa etti. Bağdat, ayrılığın fitilini ateşleyen olayı Facebook sayfasından yayımladığı açıklamasında anlattı.
Hayko Bağdat, Can Dündar'la birlikte Almanya'da Almanların para vererek kurdurduğu siteyi yönetenler arasındaydı.
CAN DÜNDAR'IN SİTESİNDE EMEK HIRSIZLIĞI
Hayko Bağdat'ın kendi ifadesinden anlaşıldığı şekilde, 'AKP'yi devirme amacıyla' kurulan sitede, Türkiye'ye karşı bilinçli bir propaganda savaşı yürütülürken, o esnada emek hırsızlığı yapıldığı da yine Hayko Bağdat'ın satırlarından öğrendiğimiz bir başka ayrıntı oldu.
HRİSTİYAN MİSYONERİ ALMAN PATRONUN ACIMASIZLIĞI
Bağdat, Can Dündar'ı ve onun Hristiyan misyoneri Alman patronu David'i yerden yere vurduğu istifa dilekçesi yazısında, Türkiye'ye her fırsatta yerin dibine sokanların Almanya'da karşılaştığı muameleyi gözler önüne seriyor.
SİGORTA YOK DİYE, TEDAVİ DAHİ ETMEDİLER
Türkiye'ye, Türk insanına, Türk devletine kin kusuyorlar ancak yaralanan arkadaşlarını, sigortası yok diye ambulans bile almıyor, hastanede tedavi dahi etmiyorlar.
İşte Hayko Bağdat'ın satırlarından, Türkiye'ye örnek gösterilen Almanya'nın sosyal devlet anlayışı ve vatan hainlerinin düştüğü rezil durum:
ALMAN PATRONDAN İT MUAMELESİ GÖR, OFİSTE BAYIL
Sen 6 aydır 7/24 çalış, Kürdistan’daki ailene para göndermenin hatırına Alman patrondan it muamelesi gör, kendine et alma, sonra ofiste bayıl... Üstelik bayılırken stüdyodaki 350 ekran TV’ye tutun, yuvarlan, altında kal 350 kilonun. Öldü zannettim birden. Bir “aaaahhh” dedi önce, sonra yine bayıldı yattığı yerde. Ambulans çağırdı hemen ofis arkadaşlarımız. 10 dakika sonra geldiler.
"AMBULANS İÇİN SİGORATA EVRAKLARI NEREDE"
Sedyeye koydular, bir türlü ambulansa gidemiyoruz. “Sigorta evrakları nerede” diyor doktor herif. “Hastanede konuşuruz be, hadi bindirin ambulansa yoksa taksiyle götüreceğim” deyince ancak bindirdiler. Hastaneye vardık. Aldılar, Ulaş’ı acile koydular, bizi de kapının önüne, bahçeye...
DAVİD İYİ HRİSTİYANDIR
Alllaahımmmm” diye bağırmış David kendi dilinde. İyi Hıristiyandır, paskalyada hem Can Abi’ye hem bana misyoner misali Watsaplar attıydı, oradan biliyorum.
ALMAN PATRON: ÇOK PAHALIYDI BU ALETLER
Ofistekiler “kimse ölmedi sakin ol” diye teskin ettiler mi bilemem ama “Alllaahımmmm” diye bağırmış David kendi dilinde. “Alllaaaaahımmm, çok pahalıydı bu aletler... Hastanemizdeki 150. Dakikamız dolmak üzereyken hala sedyede oturuyormuş çocuk. Selam bile vermemişler.
SİGORTASI ÜÇ KURUŞLUK DIŞARIDAN SİGORTA"
Sigortası da üç kuruşluk dışarıdan sigorta. Belki ödemez masrafları. Üstelik hepimizin durumu bu. Bir şey sorunca da küfür kafir “fuck” diye geziniyor ortalıkta. Gidip o televizyonu kıracağım ben, demedi olmasın sonra” dedim. “Çok haklısın” dedi Can Abi. “Anam takside bekliyor. Eve bırakayım da geleyim.”
HANİ SOSYAL DEVLET FALAN YA BUNLAR
20 Dakika sonra David mesaj atmış Margarita’ya. “Ulaş iyi mi” demiş. Ah be Can Abi ben ne diyorum, sen ne yapıyorsun. Belki dava açacak Ulaş? Belki hakkını arayacak? Niye herife tüyo veriyorsun? Sorun çıkmasa iyi olur elbet ama çıktı artık? Ulaş ölüyordu ya? Altı saat sonra röntgen dahi çektiremeden çıktık hastaneden. “Gazeteciyim ulan ben, yazacağım” sizi diye bağırdım bahçede. Yazıyorum işte, hastanenin adı “Klinikum im Friedrichsain”. Alman Sağlık Bakanı David’in ruh eşi değilse müdahale etsin. Hani sosyal devlet falan ya buralar...
Yorum Yazın