Bu soruya yüzlerce sebep yazmak isteyenler çıkabilir. Ama ben en büyüğü olmasa da ilklerinden bir tanesini yazmak istiyorum. Yanlış deyip, bana kızanlar olabilir ya da diğeri de var o daha önemli diyenler de çıkabilir. Kim ne derse desin şunun iyi bilinmesini isterim. Hatalarımız olsa da bu alanda samimi olan herkesin bizim üç konuda hassas olduğumuzu bildiklerini umuyorum. Birbirine zincirleme bağlı olan bu üç şey Hak, Halk ve AK’tır. Haklı olduğun sürece, Hak’kı savunduğun sürece, Hak’kı olanı göreve getirdiğin sürece, Haklı olarak, Halkın nezdinde değer bulursun. Zira Hak, Allah (CC) demektir. Hakk’ın yanında olanlar daima kazanırlar.
Kulaktan kulağa aktarılanlar
İletişim ve Yönetim eğitimlerinde kulaktan kulağa bir oyun oynanır. Aslında bu bir oyun değildir, hayatta yaşanan bir gerçeğin oyuna uyarlanmasıdır. Eğitimci öğrencilerini ayağa kaldırır ve sıraya geçmelerini ister. En öndeki kişinin kulağına bir şeyler söyler. Sonra, o kişi arkasındakine, arkadaki diğerine derken sıra en sondaki yirminci kişiye gelince, ne duyduğunu bağırması istenir. Emin olun, bizzat bu eğitimleri veren biri olarak pek çok kez şahit oldum ki, en sondaki öğrenci ilk başta söylediğimiz şeyden çok farklı bir şeyi haykırır.
AK Parti’nin kuruluş felsefesinde olan Hak yolda olma şiarı bu döneme kadar başarılı bir şekilde ilerledi ki sürekli halkın desteğini alarak her seçimde muvaffakiyet elde etti. Başarının lokomotifi olan hoca kuşkusuz Reis yani Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dı. Reis, en yakındakinin kulağına bir şeyler söyledi, o diğerine, diğeri ötekine…
Siz “Hak edelim” derken onlar “Kalk gidelim” derse
Bazen yanlış duyduklarını, ya da duyamadıklarını çok farklı anlattılar en sondaki vatandaşa. Hatta bazıları kendi arzu ettiklerini anlattılar. Zira yukarıda da söylediğimiz gibi şiarı Hak olan öğretmenin öğrencilerinin de Hakk’ı bilip gözetmesi gerekir. Siz istediğiniz kadar “Hak edelim “ deseniz de o, bunu “Kalk gidelim” anlayacaktır. Durun size seçim çalışmalarında yaşadığın bunun ilgili trajikomik bir anımı anlatayım. Bir gün İzmir Buca’da görüntüleri sözüm ona modern 60 yaş üzeri bir bayanlar grubu ile karşılaştık. Gittim yanlarına merhaba, ben AK Parti adayıyım, nasılsınız diye sorup elimi uzattım. Öndeki bayan anlamamış bir ifadeyle elini bana doğru uzattı ve bana, anlamadım siz Halk partisi mi dediniz diye sordu. Ben de hayır, “AK Parti” deyince elini birden çekti ve bana “çek pis ellerini” diyerek hakaret etmişti. Sabrederek onu Allah’a havale etmiştim. Siz burada yaşanan ince farkı ve vermek istediğim örneği anladınız sanıyorum.
İşin ehline verilmesi farzdır
AK Parti’nin sembolü olan ampul, ihtiyacı olan Elektriği, aradaki iletkenlerle alıp doğruluğun sembolü olan ışığı verir. İletken yerine yalıtkan kullanırsanız ampul yanmaz. Tıpkı böyle, elektrik kaynağı olan Reis, aradaki iletkenlerin yanlışlığı nedeniyle son nokta olan halka ışığını vermekte bazen zorlanabiliyor. Hakkını helal etsin ama bu iletkenlerin seçiminde hatalar var. Herkesi kastetmiyorum, bazı doğru olanları tenzih ederim ancak arada iletken görevini üstlenen bazı siyasiler ve bürokratlar için Hakk’ın kuralı çiğneniyor. Hakkında Hak çiğnenenler de hakkı çiğneme konusunda Hak ettiklerini yapıyorlar. Bahsettiğimiz konu Nisa suresinin ayeti kerimesi. Allah (CC) burada ne buyuruyor: “Kesinlikle Allah (C.C) size; emanetleri (devlet yönetimi ve milletin idaresiyle ilgili görevleri), mutlaka ehil ve emin kimselere vermenizi ve insanlar arasında (karar verirken ve tercih yaparken) hükmettiğiniz zaman, adalet ve hakkaniyetle hükmetmenizi emretmektedir. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor!.. Doğrusu Allah, (her şeyi tüm ayrıntılarıyla) İşitendir, Görendir.
Bu arada konu ile alakalı olarak son günlerde birçoğunuzun yaşadığı ve şikâyet ettiği şeyler var. En alttaki memur adeta Genel Müdür gibi, üstünü takmıyor. Onun üstündeki bir üstünü takmıyor. Bu olumsuzluk yukarı doğru aynı şekilde devam ediyor. Bazen öyle oluyor ki; bir kurumun bölge müdürü geleneksel göstermelik saygısını gösteriyor gibi yapsa da iş icraata gelince milletvekilini dahi artık takmayabiliyor. Zira en alttakinin bile sağlam bir siyasi dayanağı var.
Hiyerarşik dengede bozulma
Ayrıca son dönemde bir hiyerarşi karmaşası da yaşanabiliyor. Bu da hizmeti etkileyebiliyor. Zira bu kişi yanlış yaptığında kendisini şikâyet edeceğiniz bir üst makam olmayabiliyor. Makam var da o göreve gelene etkisiz kalabiliyor. Üst düzey siyasi bir makamda görev almış biri, örneğin Büyükelçi yapıldığında onun normalde üstü olan dış işleri bakanlığındaki bir genel müdür ile durumu ilginç olabiliyor. Ya da yine üst düzey siyasi bir görevden Rektörlüğe getirilen biri onun üstü olan YÖK Başkanından talimat alması beklenirken, bu olmayabiliyor. Bu aslında çok doğal bir şey. Çünkü yıllarca bakan, Genel Başkan yardımcısı, milletvekili olarak görev yaparken talimat verdiği birinin altında görev yapmaya başladığında bu karmaşa oluşabilir. Hatta siyasi bir rütbe silsilesi dahi karışabiliyor. Mesela bir şehrin il başkanı Genel Başkanı temsilen yetkilidir. Ama o şehirde göreve gelen bir bürokrat eski bir siyasi büyüğü ise ona karşı nasıl davranacak? Hiyerarşiyi nasıl uygulayabilir? Bu da ampulün yanmasında gerekli olan elektriğe direnç gösteren bir örnek olaydır. Gidin bakın bu yerlerin ekseriyetinde maalesef sıkıntılar vardır ve bir şekilde AK Partiye ve tabiki dolayısıyla Reis’e de zarar vermektedir.
AK Parti’nin ampulü Reis’in elektriği ulaşırsa yanar
Bu bütün kamu için değil belki ama sıkıntı ve şikâyetlerin olduğu yerlerde genelde böyle bir durum vardır. Bu olay da (Doğru olanları tenzih ederim) liyakatsiz kişilerin siyasi tercihle görevlendirmesinden kaynaklanabilir. Tenzih ederek söylüyorum, Genel Başkan yardımcısı, milletvekili, Belediye Başkanı, meclis üyesi, vali, kaymakam, Genel müdür, daire başkanı, il başkanı, bölge müdürü, il müdürü, şefi, memuru, ilçe başkanı, yönetim kurulu üyesi… Bütün hepsi devletin veya hükümetin hizmet verirken kullandığı iletken tellerin birer parçasıdır. Bunlardan biri yanlış ise iletken değil aksine yalıtkan olur ki hizmet orada aksar. Lamba yanmaz. İşte bu yüzden bu iletkenleri seçerken doğru olması için üç önemli unsuru sürekli yazdım ve söyledim: Liyakat, Sadakat, Bereket…
Reis’in yaydığı elektrik aradaki iletkenlik görevi yapması gereken ama aslında yalıtkan olan yanlış bürokrat ve siyasiler yüzünden son nokta olan halka ulaşamıyor ve ampulün ışığı yanarken aksayabiliyor. Bu olay da AK Partiye son dönemde büyük zarar veriyor. Birilerini eleştirmek ve kötülemek için yazmadım. Ülkemi ve Reisi çok sevdiğim için yazdım. İnşallah okunur ve gerekli adımla atılır. Selametle.
Rifat Sait
24.Dönem İzmir milletvekili
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı
Yorum Yazın