Rifat Sait

Rifat Sait

Mail: [email protected]

Allah’tan(CC) ve insanlıktan umudunuzu kesmeyin

Allah’tan(CC) ve insanlıktan umudunuzu kesmeyin

 

Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile...
Âdem aldatmaksa maksat, aldanan yok, nafile!
Kaç hakiki Müslüman gördümse, hep makberdedir;
Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir

 

Mehmet Akif Ersoy

 

 

Pazar günü, gece saat 02.30 civarları…

Kızım Zeynep telaşla çalışma odama geldi ve sosyal Medya’daki bir yazıyı gösterdi. Yazı,  İzmir Bayraklı ’da yaşanan depremde evlerinden apar topar çıkan bir bayan kardeşimizin yardım çağrısıydı. Deprem sonrası korku ve telaşla 7.kattaki evlerinden kaçarken kedilerini bulamıyorlar, kedi binada kalıyor. Binaya giriş izni olmadığı için geri dönemiyorlar. Kedi 3 veya 4 gündür binada aç ve susuz kapalı bir şekilde duruyor. Kedinin sahibi olan kızın feryadı, ne olur kurtarın kedimi şeklinde. Ben abartı vardır diye önce inanmadım. Kızım Zeynep ısrar edince saat geç olmasına rağmen kedinin sahibini aradık. Telefondaki kızcağız hüngür hüngür ağlıyordu. Bizden ısrarla kedimi kurtarın diye adeta yalvarıyordu. Tamam dedik, merak etme yarın sabahtan itibaren inşallah gerekeni yapacağız.

 

Sabah olunca yoğun bir telefon trafiğine girdik. Vali özel kalem müdürü, Bayraklı kaymakamı, itfaiye müdürü, AFAD müdürü ve vali yardımcısı ve bazı siyasiler…

 

Belki sizlerden birileri şöyle düşünebilir. Yahu milletvekilliği yapmış bir kişi, depremde insanlar varken kedi için bu kadar sayıda önemli zat-ı niye arıyor? Nitekim arayıp yardım istediğim bu zat-ı muhteremlerden bazıları da bana yarım ağız bunu ima ettiler. Bu arada bazı zat-ı muhteremler o anda telefonumuzu açmadılar. İsimleri bende gizli. Sağlık olsun.

 

(Yaptıklarımız için bizi küçümseyen veya eleştiren birileri olabilir onlar için yazımızın en sonunda eklediğim bir dipnot var. Burada Peygamber efendimiz (SAV)’in kediler için yaptıklarını ve söylediklerini okumanızı tavsiye ederim*)

 

Bu arada Allah var,  itfaiye müdürü arkadaşımız Allah razı olsun derhal itfaiye aracını ilgili binanın önüne çekti. Hazırız, ancak polis izin vermiyor, çıkamıyoruz, dedi.

 

Kedinin sahibi kızcağızın annesi de orada. Feryat figan polislere dert yanıyor, apartmanda bir can var, kurtaralım diyor.

 

Ben de o sırada ilgili vali yardımcısını arayıp izin için rica ediyorum. Bakın diyorum sayın valim, haklısınız bina tehlikeli ama binaya girilmeyecek, itfaiye merdiven uzatacak, kedi cama çıkarsa alıp kurtaracağız, yok çıkmazsa yapacak bir şey yok olayı kapatırız diyorum ama vali yardımcısı bir türlü izin vermiyor.

 

Baktım netice alamıyorum, Kadını aradım; kendisine maalesef olmuyor, izin vermiyorlar dedim. Kadıncağız neredeyse ağlayacak. Lütfen diyor, sesi kesilmiş belli ki etrafa çok haykırmış. Ne olur başkanım izin alın, ben çıkayım, oradaki bir can, lütfen kurtaralım diyor, adeta yalvarıyor.

 

 Bu ısrarlara dayanamadım, ne olursa olsun deyip tekrar vali yardımcısını aradım. Bakın dedim sayın valim, birkaç gün önce TRT’de Abdülhamid’in dizisini seyrediyorum. Orada biri Abdülhamid Hana gelip falanca yerde birisi hayvanlara eziyet ediyor, onları kurtarın deyince, koskoca Osmanlı sultanı cennetmekân Abdülhamid Han kalkıp bizzat oraya gidiyor ve hayvanları kurtarıyor, eziyet eden kişiyi de cezalandırıyor… Bunları devletin televizyonunda gösteriyoruz. Bunlar kurgu mu yalan mı? Yalansa bir şey yapmayın ama eğer doğruysa Allah rızası için izin verin deyince dayanamadı ve tamama tamam alın, dedi.

 

Sevinçle kedi sahibini aradım. O da çok sevindi. Ancak polisler hala direniyordu. İzin vermiyorlardı. Söyle onlara milletvekili telefonda, vali yardımcısı izin verdi, gereğini yapsınlar diyorum. Kabul etmiyorlar. Oradaki polislerden birini telefona istedim, gelmediler. Ardından AFAD müdürünü de devreye koyunca polislerin inadını kırdık.

 

Kadın itfaiyeci arkadaşla birlikte itfaiye aracının merdivenlerine binip, taaa  7.kata çıkmışlar. Evin camını kırıp kediyi çağırmışlar ama kedi gelmemiş. Bu sefer kadın içeriye kedinin mamasını atıyor. Sonra merdivenden iniyorlar. Bu arada itfaiye merdiveni ile 7.kata çıkmak o kadar da kolay değil belirtmek isterim. Kadının kediye olan sevgisini burada görüyoruz.

 

Ardından kadın beni aradı. Durumu anlattı. Üzüntülü ve bitkindi. Sanırım, dedi kedim melek olmuş, ölmüş. Gelmedi. Ama olsun sizin sayenizde son bir kere denedik. Olmadı. Keşke daha önce gidebilseydik belki kurtarırdık. Allah sizden razı olsun. En azından içeriye mamasını attık. Kim bilir eğer yaşıyorsa yer kurtulur. Sonra başladı ağlamaya. Başkanım dedi bana hitap ederek, 3 gündür buradaki görevlilere yalvarıyorum. Kimse bizi dinlemiyor. İçeride Allahlın (CC)  yarattığı bir can var, onu nasıl ölüme terk edersiniz diyorum. Burada bir insan olsa onu da bırakabilir miydiniz diye soruyoruz? Kimse dinlemiyor.

 

Kadın anlatmaya devam ediyor: Dün Cumhurbaşkanı yardımcısı buradaydı.  Gittim kendisine rica ettim. Sağ olsun o da yanındaki vali yardımcısına gereğini yapın dedi. Vali yardımcısı da o anda tamam dedi ama olay öyle kaldı. Yalvardım, ağladım, haykırdım ama polisler dinlemediler. İnanır mısınız bir an insanlardan ve insanlıktan umudumu kestim. Sonra siz çıktınız ve  bizi dinlediniz ya, Allah razı olsun. Kedim belki öldü ama olsun son bir kez elimizden geleni yaptık, ne yapalım kaderi buymuş, dedi.

 

Kadın umudunu kaybetmişti. Ben kadınla konuşurken baktım bizim kız Zeynep eline Yasin kitabını almış, okuyor. Bu kadın, kızı ve kedisi için dua ediyor. Bunu görünce kadına dedim ki, üzülme, kızım şu anda karşımda sizin için Yasin okuyor. Kadın ağlamaya başladı. Çok sevindi. Ben de kızınız için dua edeceğim dedi. Telefonu kapattı.

 

Ben kızıma döndüm, ne yapıyorsun dedim. Güldü ve Baba dedi ilk kez Yasin (Türkçesini)  okudum, zor değilmiş.

 

Aradan 2-3 saat geçmişti. Telefonum tekrar çaldı. Arayan kedinin sahibi kadındı. Açtım, karşımda mutluluktan haykıran bir kadın sesi. Ayy Başkanım, kedim yaşıyor, kedim yaşıyor. Pencereye çıkmış, ona attığımız mamayı yemiş.  Kızınıza söyleyin, duaları kabul oldu. Allah ondan razı olsun. Yanınıza gelip Zeynep’i görmek istiyoruz. Ben de buyurun dedim, bekleriz.

 

Evet, Allah’tan (CC) ve insanlıktan asla umudunuzu kesmeyin. Birileri yanlış yapabilir. Allah onları da ıslah etsin ama iyi insanlar her zaman var ama daha önemlisi Allah var Allah (CC) !!!

 

Sonra kızım Zeynep’e döndüm, müjde kedi kurtulmuş, sana gelecekler, hadi artık onlarla bir selfi çekersin, deyince gülmeye başladık.

 

Kedinin sahibi ertesi gün bizi tekrar aradı ve başka bir müjde dedi, kedimi kurtardık. Şu anda yanımızda, sizlere fotoğraflarını gönderiyoruz.

 

 -----------------------------------------------------------------------------------------------

Kedi beslemek sünnettir. Ancak bir kedi vardır ki, tüm İslam âlemindeki kedilerin kaderini değiştirmiştir. Belki de değiştirmesi görevi ona yüklenmiştir. O’nun adı Muezza’dır. Çünkü o, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (SAV)  kedisidir. Muezza, birden fazla kedisi olduğuna inanılan Peygamberimizin en sevdiği, bazı kaynaklarda karamel rengi bazılarında da siyah beyaz olduğu söylenen Habeş kedisidir.

 Hz. Muhammed (SAV) , Uhud seferinde, ordunun önüne yavrularını emziren bir kedi çıkınca, kedinin başına ezilmemesi için bir nöbetçi dikip koca bir orduyu o kedinin etrafından dolaştırmış. Ve seferden döndüğünde o nöbetçiden kediyi istemiş ve sahiplenerek adını Muezza koymuş. Ağzının içinde üst damağında lekeleri varmış. Bu sık rastlanmayan damağında leke olan kedilerin Muezza’nın soyundan geldiği kabul edilir.

Hz. Muhammed (SAV) , kedisi Muezza’yı o kadar çok severmiş ki, Muezza bir gün sedirde oturan Hz. Muhammed’in (SAV) giysisinin ucunda uyuya kalmış. Her kedi dostu gibi uyuyan bu güzelliğe kıyamayan Hz. Muhammed (SAV) , Muezza’yı uyandırmaktansa giysisinin ucunu usulca keserek kalkmayı tercih etmiş. Hz. Muhammed (SAV) , kedisi Müezza içtikten sonra kapta kalan su ile abdest alacakken Sahabe-i Kiram Ebu Nuaym “Ya Resul o sudan kedi içti” deyince, Resulullah “Onlar en temiz ağıza sahiptirler” buyurmuş ve abdest almıştır.

( Hz. Aişe)

*Sahabeler içinde en fazla (5374 adet) hadis rivayet eden Abdurrahman bin Sahr ed-Devsî‘ye (RA) kedilere düşkünlüğü sebebiyle Peygamberimiz (kedicik babası anlamına gelen) Ebû Hureyre (RA)  lakâbını vermişti.

Evliyâ Çelebi, Ebû Hureyre (RA)  için der ki: “Sağlığında binlerce kedisi vardı. Kabri (aslında makamı) Mısır’da Giza şehrinde olan bu sahabenin mezarının (makamının) etrafında da nice yüz bin kedi vardır”

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar