Yıllardır sürekli kullandığın, doğru bildiğin ve örnek verdiğin doğrular vardır ya. Hani güvendiğin, inandığın örnek gösterdiğin, rol model aldığın, hayranı olduğun doğrular ve onları söyleyen doğru bildiğin insanlar.
Hayat aslında ortalama 70-75 yıllık bir zaman içinde, bu doğrular üzerine var olur ve sona erer. İnandığın ilkeler mi dersin, kırmızı çizgi mi yoksa dava mı? Ne dersen de onun üzerine kurduğun bir yaşam biçimi ve mantaliten vardır. Yıllardır doğru bildiğin ve üzerine canını verebileceğin şeyler veya doğru zannettiğin hayaller.
O doğruları kullanamadığın, yok saydığın, reddettiğin, terk ettiğin, örnek gösteremediğinde hayat anlamsızlaşır, hedefler şaşırır, kişilik bozulur, yaşam sevincin azalır. Başka türlü bir yaşam yaşamaya başlarsın ki o zaman sen olmazsın. Başkalarının sana ve hatta kendinin bile kendine saygın azalır.
Kimileri bulunduğu mevkii kaybetmekten, kimileri ailesine bir şey gelmesinden, kimileri gelirinin veya geçiminin kaybolabilmesinden, kimileri başına bir şey gelmesinden korkar. Tüm bu korkular içinde esas korkulması gereken tek varlık olan Allah (CC) nedense yoktur.
15 Temmuz’da tankın altına iki defa giren, tankın çelik paletinin buz gibi soğuğunu sırtında duyup korkmayan bir 15 Temmuz gazisinin aileme zarar gelmesinden endişe duydum ve geri çekildim demesi not edilmesi gereken çok özel bir örnektir korku için.
Bazen bazı büyüklerimizin söylediği doğru sözleri söylemeye çekiniyoruz mesela. Yanlış anlaşılır veya hatta tam tersine doğru anlaşılır diye. Bir büyüğümüzün yıllar önce söylediği bir sözü yine kendisine söyleyip, bak sen bunları söylemiştin ama şimdi tam tersini yapıyorsun desek sonumuz olur.
Üstat Bediüzaman hazretlerinin bir sözü aklıma geldi. “Söylediklerin doğru olacak ama her doğruyu her yerde söyleyemezsin”
Peki ya yıllardır kullandığımız sözcükler. Mesela Ergenekon bizim unutulmaz destanımızdı değil mi? Ama bir ara kullanmaktan korkar olmuştuk. Şimdi bile çok kullanılmıyor. Cemaat deyimi Fetocuları çağrıştırır diye kullanmaktan korkar olduk.
Ülke olarak hakikaten önemli evreler geçiriyoruz. Doğrular ve yanlışlar içinde bazen neyin doğru neyin yanlış olduğunu karıştırdığımız zamanlar oldu. Hatta öyle şeyler oldu ki bu da mı dedik.
Mesela, geçenlerde Ankara’da yabancı bir misyonda çalışan birini soruyorum. “Fetocu olabilir” diye şüphelendiğini söylüyor. Neden diye soruyorum. Sorduğum kişinin verdiği cevap oldukça garip: ”Arkadaş Cuma namazlarına gidiyor” !!!
Diğer yandan siyasette apayrı bir durum yaşıyoruz. Bugün söylenenlerin 15 yıl sonra da teyit edileceğini ve tekrarlanacağını Allah için söyleyebilir misiniz?
Yaşamda doğru zannedilenlerin yanlış olduğunu görmek çok acı. Kim bilir belki biz yanlış biliyoruz olamaz mı? Ya da suizan mı ediyoruz acaba?
Kim ne derse desin bir asır sonra biz olmadığımızda bizler için ne söylenecek, ne yazılacak? Merak ediyorum doğrusu.
Doğrular bize ne zaman gerçek olacak, gerçekleri ne zaman kimse alınmadan rahatlıkla söyleyebileceğiz?
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar ya, şimdi başka köy kalmadı diye şehre mi göç etmek gerekiyor? Hayırlısı bakalım.
Selametle…
Yorum Yazın