Bugün Şanlı tarihimizdeki kahramanlık destanlarından biri olan Çanakkale Zaferinin 104. yıldönümüdür. Bu zaferin milletimizin tarihinde ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bu büyük olay, âdetâ bu gün meydana gelmiş gibi hafızamızda taze ve canlıdır.
Yıl 1915. İngiltere'nin başını çektiği İtilaf kuvvetleri, Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul’u işgal etmek, Rusya’ya Yardım sağlamak ve savaşı kısa yoldan bitirmek amacıyla harekete geçerler. 18 Mart 1915’teki deniz Harekâtında hüsrana uğrayan İtilaf Devletleri bu kez 25 Nisan günü Gelibolu Yarımadası’na asker çıkarırlar ve böylece Çanakkale Savaşlarının sekiz buçuk ay sürecek kara muharebeleri başlamış olur. Savaşlar, hem denizde hem de karada devam eder. Bu arada Nusret Mayın Gemisi’nin gece döktüğü 26 mayın, İtilaf donanmasının bir bölümünün sonu olmuştur.Çanakkale Savaşlarının en kahramanca sayfalarını süngü savaşı ve cepheden hücum oluşturur. Gerek ordumuzun 19 Mayıs 1915 tarihinde Anzak Cephesi’ni yarmak için başlattığı gece saldırısı gerekse Avusturyalıların Boyun mevkiini ele geçirmek için 7 Ağustos 1915 tarihinde yaptıkları karşı saldırı, savaşların en fazla can kaybına sebep olan olaylardır. Tarihin belki de en kanlı, en dramatik ve Türk kahramanlık destanlarıyla dolu bu savaşları, İngiliz, Avusturyalı, Yeni Zelandalı ve Fransız Birliklerin amaçlarına ulaşamayıp geri çekilmeleriyle son bulur.
Çanakkale Zaferi, Birinci Dünya Savaşında kahraman askerlerimizin, cihanı hayrete düşüren bir îman ve kahramanlık destanıdır. Bu zafer, milletimizin, iman ve azminin, metanet ve gücünün açık bir göstergesidir.
Çanakkale Zaferi; ırkları, renkleri ve dilleri değişik çeşitli milletlerden oluşan; haçlı ordularının Müslüman milletimizi yok etmek amacıyla karadan, denizden ve havadan üzerimize saldıran bir iman-küfür mücadelesidir. Dünya tarihi, metre kareye altı bin merminin düştüğü böylesi bir savaşı ne görmüş ne de tanımıştır. Kahraman ecdadımız, bu öldürücü silahların tehdidine karşı iman dolu göğsünü siper etmiş, bir gül bahçesine girercesine din ve vatan uğruna şehit olmayı şeref bilmiştir.Çanakkale destanı, rakamların ve makamların değil, imanın destanıdır.
Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,
Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,
Cehennem olsa gelen bağrımızda söndürürüz,
Bu yol ki hak yoludur, dönme bilmeyiz yürürüz.
diyerek bütün gücüyle düşmana karşı koyan milletimizin destanıdır.
Çanakkale Zaferi, vatan topraklarını korumak için şahlanan bir milletin bağımsızlığının ve egemenlik aşkının ibret verici kahramanlık destanıdır.
Çanakkale savaşı, Yüce Rabbimizin "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın" (Bakara, 190) emrine uyarak cepheye atılan kahraman askerimizin destanıdır.
Çanakkale Zaferi, vatanı , bayrağı, milleti, dini ve devleti için canını Allah yolunda feda eden, böylece Allah rızasına eren şehitlerin destanıdır.
Çanakkale Zaferi, anaların biricik evladını, şefkat ve muhabbetle bağrına basıp;
Oğul, seni yetiştirdim, hizmet eyle vatana Ak sütümü helal etmem saldırmazsan düşmana diyerek cepheye uğurladığı; oğulun da anasının elini öperek;
Hakkını helal et şefkatli ana
Canım feda olsun kutsal vatana
diyerek karşılık verdiği, cefâkâr analar ile yiğit ve kahraman Mehmetçiklerin destanıdır
Milli şairimiz Mehmet Akif in, Çanakkale şehitleri için yazdığı destansı şiirinden ne güzel ifade etmiş…
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor!
Bir hilal uğruna yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker,
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı, değer,
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhîdi,
Bedr'in aslanları ancak bu kadar şanlı idi,
Ey şehit oğlu şehit! İsteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış, duruyor Peygamber.
Şehitlerimizi Rahmetle Anıyorum…
Dr.İmbat MUĞLU
Yorum Yazın