Ulusal Kalkınma ve toplumsal Barış Hareketi Konseyi
Kalkınma Model Projesi 14
ELEKTRİKLİ ARAÇ PROJESİ
Yeni teknolojilerin tamamına yakını gelişmiş ülkelerde doğmaktadır. Bu yenilikler zamanla gelişmekte olan ülkelere yayılmaktadır.
Özellikle üretim teknolojisinin değiştiği zamanlarda, geri kalmış ülkeler yeni teknolojiye daha hızlı uyum sağlayabilmektedir.
Bu durum bu ülkeler için gelişmiş ülkeleri yakalama fırsatı doğurmaktadır. Havacılık alanında insansız hava aracı, otomotiv alanında da elektrikli otomobil üretimi teknolojik bir kaymayı temsil etmektedir.
Her iki sektörde teknolojik yakalama için birer potansiyel fırsatı teşkil etmektedir. Türkiye insansız hava aracı üretimi fırsatını kaçırmamış, yaklaşık on yıllık bir zaman diliminde yerli insansız hava aracı ihraç eden bir ülke konumuna gelmiştir.
YERLİ ELEKTRİKLİ OTOMOBİL üretim sürecinin de başlamış olması Türkiye’nin bu fırsatı da avantaja dönüştüreceğini göstermektedir. Türkiye fırsatları avantaja çevirecek teknolojik yeteneklere sahiptir.
Küreselleşen dünyada şehirlerin kalabalıklaşması ve buna bağlı olarak motorlu taşıtların artması, petrol rezervlerinin azalması, çevre tahribatı ve iklim değişikliği gibi birçok sorunu beraberinde getirmiştir. Bu noktada Elektrikli Otomobil piyasasında yaşanan teknolojik yenilikler ulaşım sektöründe sera gazı emisyonunun azaltılması ve Ekoloji-dostu akıllı şehirlerin inşasında önemli bir etken olarak görülmektedir.
Teknolojik yeniliklerin AR-GE harcamalarında, üretimin yapılacağı yerin belirlenmesinde, uluslararası ticarette ve sürdürülebilir kalkınma üzerinde birtakım küresel etkileri bulunmaktadır.
Ulaşım sistemlerini sürdürülebilir bir şekilde geliştirmek için, ekonomik büyüme, toplum talepleri ve çevresel etki faktörleri dikkate alınmalıdır.
Bu çalışma teknolojik yeniliklerle sürekli değişen ve gelişen elektrikli otomobillerin sürdürülebilir kalkınma üzerindeki rolünü ele almıştır.
Buna göre, gelecekte HİBRİT otomobillere kıyasla menzil uzunluğu ve düşük maliyeti ile birlikte, daha çevreci araçlar olması saf elektrikli otomobil olarak da tabir edilen bataryalı elektrikli
otomobillerin (BEV) üretim ve satışında dinamik bir büyüme beklenmektedir.
Elektrikli otomobil piyasası henüz başlangıç seviyesinde olmasına rağmen, 21.yüzyılda elektrikli otomobiller daha iddialı bir şekilde yeniden gündeme gelmiş bulunmaktadır. Bu araçların piyasada tutunmasını etkileyen faktörleri üç ana başlık altında toplamak mümkündür.
Bunlar Teknolojik, Politik ve diğer faktörler olarak sıralanabilir,
• TEKNOLOJİK FAKTÖRLER :
Sürüş mesafesi, şarj süresi, pil ömrü, üst hız limiti
• POLİTİK FAKTÖRLER :
Vergi indirimleri, sübvansiyonlar, şarj ve park etme izinleri,
finansal kolaylıklar,
• DİĞER FAKTÖRLER :
Petrol fiyatları, şarj istasyonlarına erişim, tüketici karakteri (eğitim,
cinsiyet, çevreye duyarlılık vb.)
1.) NBBTC ve Kore'nin Dünya'nın en büyük Markası ile yaptığımız anlaşma ile ülkemizde Elektrikli Araç Fabrikası kurulacaktır.
2.) Ana Fabrika ile Birlikte Yan sanayi ürünlerinin de başka bir ilimizde Fabrikası kurulacaktır.
3.) 81 il ve 957 ilçede Elektrik ŞARJ Üniteleri tesis edilecektir.
4.) Bu Proje ile doğrudan 10 bin kişi yan sanayi, şarj üniteleri, istasyonları ve şubeleri ile birlikte minımum 100 bin kişiye istihdam sağlanacaktır.
5.) Afrika'nın ilk 20 ülkesine yapılan anlaşmalar gereği her ay minumum 5.000 adet doğrudan ihracat yapılacaktır
6.) Ülkenin en büyük ihracat kalemi buradan çıkan araçlarla yapılacaktır.
7.) Artan çoklu-yöntem, yani kullanıcıların gereksinimlerine en uygun gelişen ulaşım türü çoğu kısa şehir içi seyahat bir veya iki kişi ile yapıldığı için küçük bir araç ile olacaktır ve BULAK E-CAR Projemiz buna göre dizayn edilecektir.
8.) Ulaşımdan kaynaklı sera gazı emisyonlarının güçlü bir şekilde azaltılmasını gerektiren iklim politikasına uygun üretilecektir.
9.) Yenilenebilir enerji ile “yakıtlanan” elektrikli araçlar gibi fosil olmayan bir itici gücün tercih edilmesine ön ayak olan artan petrol fiyatları göz ününde bulundurulacaktır.
10.) Yeni elektrikli araç konseptlerine ve satın alınabilir güçlü bataryalara vesile olan teknik ilerlemelere uygun olarak Kore'deki fabrikamızla entegre olarak dizayn edilecektir.
11.) 1,6 Milyon metrekare açık alan içerisinde 2 Adet Fabrika Tesisi yapılacaktır.
12.) Ayrıca 320 bin metrekare kapalı alan Otomobil, Kamyonet ve Minibüs fabrikası,
• 320 bin metrekare kapalı alan Otobüs fabrikası
• Enerji Merkezleri
• Yakıt Depoları
• Arıtma Tesisleri
• Depolama Tesisleri
• Stok Alanları
• Test sürüş yolu
• Yükleme İstasyonları bulunmaktadır.
13.) Kaynak ,Boyama Yüzey Hazırlama ,Yağ alma, Asit ile Temizleme Durulama, Aktivasyon ,Kaplama, De İyonize su Durulama,Kataforez Kaplama ,Astar Boyama vernikleme gibi işlemlerin departmanlar tesis edilecektir.
14.) Endüstri 4.0’ın Yenilikçi Teknolojileri tatbik edilecektir. Endüstri 4.0 ’la birlikte adından söz ettiren on teknoloji faktörünün sanayinin geleceğini şekillendirmesi beklenmektedir.
Bu faktörler şu şekilde belirtilebilir;
Üç Boyutlu (3D) Yazıcılar,
Nesnelerin İnterneti,
Büyük Veri,
Otonom Robotlar,
Simülasyon,
Sistem Entegrasyonu,
Bulut Bilişim Sistemi,
Arttırılmış Gerçeklik,
Akıllı Fabrikalar,
Siber Fiziksel Sistemler.
Belirtilen faktörler arasında özellikle bulut bilişim, siber güvenlik, Büyük veri teknolojilerinin otomotiv Endüstrisinde kilit rol oynaması beklenilmektedir.
15.) Otomotiv sanayi sahip olduğu yapı nedeni ile birçok sektörle bağlantısı olan bir sektördür. Bu sektörler üzerinde oldukça fazla etkisi olması; otomotiv sektörünün, bulunmuş olduğu ülkenin
ekonomisi üzerinde büyük bir etkiye sahip olmasına neden olmaktadır. Otomotiv sanayi demir-çelik, hafif metaller, petro-kimya, lastik, plastik gibi temel sanayi dallarının başlıca ürün alıcısıdır ve otomotiv sektöründeki teknolojik gelişmelerin paralelinde bu sektörleri de teknolojik gelişmeye zorlayan ve katkı sağlayan bir sektördür
16.) Otomotiv pazarının genel durumu ;
Turizm, alt yapı ve inşaat ile ulaştırma ve tarım sektörlerinin gerek duyduğu her çeşit motorlu araçlar otomotiv sektörü ürünleri ile sağlanmaktadır. Bu nedenle sektördeki değişimler, ekonominin tümünü yakından ilgilendirmektedir.
Otomotiv sektörü kendi bünyesi dışında, hammadde ve yan sanayi ile nihai ürünlerin tüketiciye ulaşmasını sağlayan pazarlama, bayii, servis, akaryakıt, finans ve sigorta sektörleriyle de yakından
ilişkili olup savunma sanayinin gelişmesine de en önemli desteği veren sanayi dalı niteliğindedir.
Gelişmiş pazarlardaki çevreye ve güvenliğe yönelik yüksek standartlar ve tüketici istekleri, otomotiv sanayinde yoğun bir teknolojik gelişmeye yol açmaktadır.
Türkiye’de otomotiv sanayinin güçlü sermaye yapısı, yabancı ortaklıklar, güçlü yan sanayinin varlığı, nitelikli işgücü, coğrafi konum, esnek üretim yapabilme yeteneği, kalite sisteminin
sağlanmış olması rekabet açısından sektörün güçlü yanlarını oluştururken; düşük kapasite kullanım oranından kaynaklanan yüksek üretim maliyeti, dış pazarlarda yaşanan sorunlar, ana -
yan sanayi ilişkilerinin yetersizliği ve yeterli sinerji yaratılamaması gibi unsurlar sektörün zayıf yönlerini oluşturmaktadır.
Günümüzde otomotiv sektöründe uluslararası boyutta çok ciddi bir rekabet yaşanmaktadır. Geçmişte ağırlıklı olarak fiyat rekabeti söz konusu iken, günümüzde fiyatla beraber kalite, ürün çeşitliliği ve geleceğe yatırım rekabet açısından önemli unsurlar halini almıştır
17.) Otomotiv pazarının genel durumu 2
Özellikle doymuş pazarlarda, satışları müşteri tercihleri belirlemekte ve dolayısıyla ürün geliştirme, marka ve model yaratabilme gibi unsurlar önem kazanmaktadır. görülmektedir. Bugün gelinen
noktada, üretim ve pazarlama alanlarında küresel entegrasyon büyük oranda tamamlanmıştır.
Otomotiv sektörü, üretimde kalite yönetimi ve verimlilikteki yetkinliğini, küresel ve gelişmiş pazarlara yaptığı ihracat ile kanıtlamıştır. Otomotiv sektöründe gerek ithalat anlamında gerekse ihracat anlamında birçok ürün dış ticarette yer almaktadır.
Bu sektörde ithalat ve ihracat dengesi oldukça önemlidir. İthal ve ihraç edilen mamullerin mali yükü oldukça fazladır. Bu yükün dengede tutulması ülke ekonomisi için oldukça önemlidir. Otomotiv sektörü piyasadaki değişimlerden çok hızlı etkilenmektedir.
Bu nedenle yıldan yıla bu sektörde dalgalanmaların fazla oluşu son derece normal karşılanmaktadır. Diğer taraftan, otomotiv sanayisinde teknolojinin gelişim gösterdiği elektrikli araçlar konusu da üzerinde stratejik planlar yapılması gereken bir konudur.
Hem çevreye duyarlı olması hem de yakıt maliyetini azaltması bakımından otomotiv sektörünün elektrikli araçlara doğru yöneleceği tahmin edilmektedir.
18.) Otomotiv pazarının genel durumu 3
Özellikle, binek araçlarının yüksek miktarda karbon salınımlarına neden olduğu düşünülürse, Kyoto Protokolünün getirdiği yükümlülükler konusunda hassas davranan ülkeler açısından bu konu önem taşımaktadır. Bu doğrultuda, birçok ülke bu araçlara yönelik satın alma vergisinde indirim ve yol vergisinden muafiyet başta olmak üzere çeşitli teşvikler uygulamaya başlamıştır.
Bu noktada, ülkemizde bu yeni teknolojiye sahip araçların teşviki konusunda da çalışmalara başlanmış, ilk etapta ülkemizde motorlu araç satın alımlarında uygulanan ÖTV’de indirime gidilmiştir.
Bu çerçevede, Bakanlar Kurulu’nun 2011/1435 sayılı kararı ile değiştirilen ÖTV uygulamasına göre; sade elektrikli otomobiller motor güçlerine göre sınıflandırılmış ve en düşük yüzde 3 ile en fazla yüzde 15 olmak üzere bir ÖTV uygulanmıştır.
Bu uygulamanın elektrikli araçlara olan rağbeti artıracağı öngörülmektedir.
Türkiye otomotiv sektöründe uygulanan üretim yöntem ve teknolojileri, uluslararası düzeyde ana firmaların kullandıkları yöntem ve teknolojilerle eşdeğerdedir. Dünyada zamanla kendini
göstermeyi başaran Türk otomotiv sektörü, gelişimini devam ettirebilmek için verimlilik, üretim, ihracat gibi birçok yönden öne geçmek zorundadır.
Bu konuda dünyada hızla gelişen teknolojilerin yakından takip edilmesi, ana ve yan sanayi arasında işbirliği, teşvikler, yatırımların arttırılması gibi birçok unsur ön plana çıkmaktadır.
Olumsuzlukların giderilmesi için gerekli önlemlerin alınması,
sektörün daha da genişleyip güçlenmesini sağlayacaktır.
19.) Otomotiv pazarının genel durumu 4
Türkiye’de de üretim için işbirliği yapılan küresel firmalarla Türkiye’deki ortakları arasındaki yoğun entegrasyonun gerçekleşmesi “ihracata yönelik rekabetçi bir sanayi niteliği” sürecini başlatmış ve geliştirmiştir. Bu nedenle otomotiv sanayinde uygulanan üretim yöntem ve teknolojileri, uluslararası düzeyde ve ana firmaların kullandıkları yöntem ve teknolojilerle eşdeğerdir.
Ayrıca özellikle son yıllarda gelişen Ar-Ge olanak ve kapasitesi ile Türkiye’deki otomotiv sanayi de, üretim yöntemleri ve ürün teknolojisini geliştirme çabalarını arttırmaktadır.
Otomotiv sektörü genel olarak, karayolu taşıt araçları (binek otomobil, otobüs, minibüs, midibüs, çekici, kamyon, traktör vb.) ve bu araçların üretiminde kullanılan parçaları imal eden bir sanayi dalı
olarak tanımlanmaktadır.
Otomotiv sektörü, tüm sanayileşmiş ülkelerde ekonominin lokomotifi olarak kabul edilmektedir. Bunun sebebi, diğer sanayi dalları ve ekonominin diğer sektörleri ile çok yakından ilişkili olmasıdır.
Bu sektörde meydana gelen değişmeler ekonomiyi önemli derecede
etkilemektedir. Otomotiv sanayinde ana sanayi olarak adlandırılan motorlu taşıt aracı üreticileri ile yan sanayi olarak adlandırılan aksam, parça ve sitem üreticileri arasında karşılıklı bağımlılık vardır.
Sektörün Cirosu
2021 yılı Ocak-Eylül döneminde toplam üretim yüzde 8 artarken, otomobil üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1 oranında azaldı.
Bu dönemde, toplam üretim 921 bin 619 adet, otomobil üretimi ise 571 bin 108 adet düzeyinde gerçekleşti.
2021 yılı Ocak-Eylül döneminde toplam pazar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15 artarak 582 bin 83 adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde otomobil pazarı ise yüzde 12 oranında arttı ve 434 bin 800 adet olarak gerçekleşti.
Ticari araç grubunda, 2021 yılı Ocak-Eylül döneminde üretim yüzde 26 seviyesinde artarken, ağır ticari araç grubunda yüzde 38 oranında, hafif ticari araç grubunda yüzde 25 oranında arttı.
2020 yılı Ocak-Eylül dönemine göre ticari araç pazarı yüzde 23, hafif ticari araç pazarı yüzde 18 ve ağır ticari araç pazarı yüzde 63 arttı.
2021 yılı Ocak-Eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 9 oranında arttı, otomobil ihracatı ise yüzde 4 oranında azaldı.
Bu dönemde, toplam ihracat 671 bin 674 adet, otomobil ihracatı ise 401 bin 437 adet düzeyinde gerçekleşti.
2021 yılı Ocak-Eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı Dolar bazında yüzde 25, Euro bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17 arttı. Bu dönemde
toplam otomotiv ihracatı 21,7 Milyar $ olarak gerçekleşirken, otomobil ihracatı yüzde 6 artarak 6,6 Milyar $ seviyesinde gerçekleşti.
Euro bazında otomobil ihracatı ise yüzde 1 azalarak 5,5 Milyar € seviyesinde gerçekleşti
Saygılarımla
N.B
Yorum Yazın