Gazetecilikle ilgili literatüre bakıldığında çokça tanım bulunmaktadır. Büyük bir kitle tarafında genel kabul görmüş ya da başka bir ifade ile en çok kullanılan birkaç tanımı yazdıktan sonra gazetecilik mesleğinin kısa tarihini, ilkelerini, sorumluluklarını ve omurgalı gazeteciliğin ne olduğunu bu makalede dile getirmek isterim. En basit tanımı ile gazetecilik haberleri toplama, onu doğrulamak ve bu haberleri gerekli uygun araçları kullanarak kitlelere ulaştırmaktır. Diğer bir ifade ile gazeteci; haberleri dürüst, etik ve tarafsız bir şekilde araştırma, belgeleme, yazma ve sunma ile görevli meslek profesyonellerine verilen unvandır. Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde: ‘‘Günlük yahut süreli, yazılı, görüntülü, sesli elektronik veya dijital basın ve yayın organında, kadrolu, sözleşmeli ya da telif karşılığı, haber alma, işleme, iletme veya görüş, fikir belirtme görevi üstlenen ve asıl işi ile başlıca geçim kaynağı bu olup, çalıştığı işletme ile ilgili yasalar karşısındaki konumu bu tanıma uygun olanlar gazetecidir.’’ Gazeteci – Yazar Murat Yetkin ise gazeteciliği; ‘‘Gazetecilik ya da habercilik güncel ya da geçmişteki gelişmeleri yasalar, doğrulama kuralları ve etik ilkeler çerçevesinde işleyip okura, izleyiciye sunma işidir. Kitle iletişimi anlamıyla Sanayi Devrimi ile birlikte ortaya çıkmıştır, bir endüstriyel faaliyet sayılır ancak kamuoyunu aydınlatma ve bilgilendirme yoluyla toplumun denge-denetleme ihtiyacına yanıt vermesi nedeniyle kamu hizmeti yönü de vardır. Bu bakımdan işleyen demokrasilerde yasama, yargı ve yürütme kuvvetleriyle birlikte “dördüncü kuvvet” sayılagelmiştir. Gazetecilik ya da habercilik faaliyetinin kalitesi, ülkedeki demokrasinin kalitesiyle düz orantıdadır. Bu çerçevede ifade ve basın özgürlüğünün daha rahat kullanılabildiği ülkelerde, habercilik de kamuoyunu bilgilendirme ve yanlışlıklara karşı toplumu uyarma görevini daha iyi yerine getirebilir.’’ şeklinde tanımlamıştır. Gazetecilik mesleği iletişim mesleklerinin en eskisi olmanın yanında, kendisine duyulan ihtiyaç hiç bitmeyecek olan mesleklerden birisidir aynı zamanda. Çünkü gazetecilik, özellikle demokratik toplumlarda yurttaşların doğru kararlar verebilmeleri için gerekli olan enformasyonu, haberi sağlayan bir meslektir. İlk gazeteler 17. yüzyılda Avrupa'da ortaya çıkmıştır. 18. yüzyılda dünyada gazete çıkaran ülke sayısı artmış, 19. yüzyılda ise gazetecilik gelişmiş ve kurumsallaşmaya başlamıştır. 14. yüzyıldan itibaren kullanılan haber kağıtları ve haber mektupları ilk gazetelerin öncülleridir. Çoğu araştırmacıya göre dünyanın ilk gazetesi 1609’da Bremen yakınlarında yayımlanan Avis Relation Oder Zeitung’dur. 18. yüzyılda gazetenin ve gazeteciliğin yönünü değiştiren iki önemli olay Amerikan Bağımsızlık Savaşı ve Fransız İhtilalidir. 18. yüzyılda «basının özgür olması anlayışı» Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’ne ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne yazılı olarak girmiştir. (Kısa Gazetecilik Tarihi;Öğr. Gör. Gül KEÇELİOĞLU) 19. yüzyılda endüstri devriminin başlaması gazete ve gazeteciliğin gelişmesi ve kurumsallaşması bakımından pek çok köklü değişikliği beraberinde getirmiştir. Ülkemizde, gazete ve dolayısıyla da gazetecilik kavramı 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Gazeteciliğin meslek olarak görülmeye başlaması ise, Batı'ya oranla çok daha geç olmuştur. Yine de günümüzde, görsel-işitsel ve yazılı basın tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de toplumsallaşma sürecinde önemli rol üstlenmiştir. Yeni yüzyılla birlikte gazeteler ve gazetecilik kurumsal ve teknolojik anlamda kendini topluma kabul ettiren saygın bir kitle iletişim aracı haline gelmiştir. Teknolojiler hem gazete okurlarına hem de onlara enformasyon sağlayan gazetelere etkileşimli (interactive), yani iki yönlü haber ve bilgi akışı sağlayacak yeni olanaklar, yeni ortamlar sunmaya başladı. Gazetecilerin bugün karşılaştıkları önemli sorunlardan biri de geleneksel gazetelerin haber (yazı işleri) odalarından, etkin ve başarılı bir mültimedya haber odasına nasıl dönüşecekleri konusudur. İnsanlık tarihi boyunca ortaya çıkan her yeni teknoloji, beraberinde insanlara habere ve enformasyona ulaşmak için yeni olanaklar sunarken, habere ve enformasyona ulaşma alışkanlıklarının da doğal olarak değişmesine yol açmıştır. Davul sesleriyle, ıslık diliyle, duman işaretleri ve güvercinlerin taşıdığı mesajlarla başlayan, atlı posta servisiyle devam eden iletişim ve haberleşme süreçleri, yeni teknolojinin sunduğu olanaklarla gelişmiştir. Zaman içinde Telgraf, Radyo, Televizyon, Internet ve Mobil Teknolojilerin hayatımıza girmesi, bugün insanları çoklu ortamda, farklı iletişim araçlarıyla haberleşme noktasına getirmiştir. Doğal olarak gazeteler ve gazetecilik de bu değişimden etkilenmişlerdir. Ancak bu gelişmeleri onların “yok olacağı” şeklinde yorumlamak doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Haberi, kâğıt üzerine mürekkeple basılmış bir araç olarak geniş kitlelere ulaştıran bu araçlar ve o aracı hazırlayan gazeteciler, kendilerini yeni ortamlara hazırlamaya başlamışlardır. Kendilerini yeni araçlara dönüştürmekte, içeriklerini zenginleştirmekte ve erişim alanlarını tüm dünyayı saran iletişim ağlarıyla genişletmektedirler. Yeni medya, geleneksel medyanın sunduklarını geliştirerek, onların değerini arttıran bir yönde ilerlemektedir; onu yok etmemekte, yeniden üreterek, ona yeni özellikler ve içerik zenginliği kazandırmaktadır. ( dergi13.qxp (dergipark.org.tr) Teknolojinin her alanda olduğu gibi medya alanında ki etkisi tartışmasız fazladır. Bu gelişimin mesleki açıdan olumlu yöne devşirmesi için mesleki ilkeleri yeniden hatırlamak gerekir. Bazı ilkeler vardır ki anayasa maddesi gibidir, bunlardan asla taviz verilmemelidir. ‘‘Gazetecinin temel görevi, gerçekleri nesnel bir biçimde, çarpıtmadan, sansürlemeden aktarmaktır. Gazeteci, demokratik değerlere ve insan haklarına aykırı yayın yapmamalıdır. Haber, yorum ve görüşler okur ve izleyicinin yayının niteliğini anlayabilmesini sağlayacak biçimde, açıkça birbirinden ayrılmalıdır. Basın yayın organları masumiyet karinesine saygılı olmalı, suçluluğu yargı kararıyla sabit olmadıkça herhangi bir kişiyi suçlu ilan edecek yayın yapmaktan kaçınmalıdır. Yargı süreci devam eden davalarda iddialar ve savunmalar adil ve dengeli biçimde aktarılmalıdır. Çocuklarla ilgili suçlarda, zanlı, sanık, mahkûm, tanık, mağdur ya da maktul statüsünde olan 18 yaşından küçüklerin açık isimleri ve fotoğrafları yayımlanmamalı, bu çocuklarla, ebeveynlerinin veya hukuken çocuktan sorumlu olan diğer kişilerin izni olmadıkça röportaj yapılmamalıdır. Kısaca gazeteci kimliğini taşıyan herkes, gazeteciliğin evrensel ilkelerine uymaya özen gösterir.’’ Bunla birlikte gazeteci yalnız çalıştığı kuruma karşı değil, devlete ve millete karşı da sorumlu olduğunun bilincinde olmalıdır. Koşullar ne olursa olsun milletin sesi olmalı. Savaş çığırtkanlığından uzak durmalı, hakkı, hukuku, barışı savunmalıdır. Son yıllarda menfaati uğruna kalemini satanlar ile güçlü tarafın ağzıyla gazetecilik yapanlara inat ilkeli gazeteciler çizgilerini bozmadan yoluna devam etmektedirler. Düşünce ve ifade zenginliği sağlıklı bir demokrasinin de olmazsa olmazıdır. Gazeteler ve gazetecilik, habere, enformasyona erişim anlamında, insanlık var olduğu sürece devam edecektir.
Dr. İmbat MUĞLU
Yorum Yazın