‘İzmir, direniştir, ilk kurşundur, Hasan Tahsin’dir…’
20.yüzyılın uluslararası ilk büyük savaşı olan 1.Dünya Savaşı 1914-1918 seneleri arasında dört sene boyunca devam eden bu savaşta sivil ve asker olmak üzere pek çok insan hayatını kaybetmiştir. Savaşı sonrası Asya ve Avrupa’da bulunan ülkelerin bütün düzenleri bozulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu, Çarlık Rusya ve Avusturya-Macaristan imparatorluğu parçalanması sonrasında birçok yeni yeni ülkeler kurulmuştur. Savaşta yenilen ülkeler çok ağır antlaşmalar imzalamak durumunda bırakılmıştır. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’ndaki yenilgisini belirleyen Mondros Ateşkes Antlaşması’nın (30 Ekim 1918) 7. maddesine göre, “İşgal güçleri, kendi güvenliklerini tehlikede hissettiklerinde, stratejik önemi olduğunu düşündükleri bölgeyi derhal işgal edebileceklerdi.” [1] Antlaşmasının hemen ardından ülkenin dört bir yanında işgaller başladı. Yunanlılar kendilerine vaat edilen Ege Bölgesi’ni ele geçirmek üzere, İngiliz, Amerikan ve Fransız savaş gemilerinin koruması altında, 15 Mayıs 1919’da İzmir’e girdiler.İzmir'e çıkartma yapan, seçkin askerlerden oluşan Yunan Efzon Alayı işgal askerine, Kordonboyu'ndan ilk kurşunu sıkarak Türk direnişini başlatan gazeteci Hasan Tahsin oracıkta Yunan askerin süngüsü ile Şehit edildi. Hasan Tahsin'in işgal askerlerine sıktığı ilk kurşun, Türk Kurtuluş mücadelesinde diğer yerlere de örnek teşkil etti. Millî mücadele kahramanı Mustafa Kemal işgalden bir gün sonra duygularını şöyle dile getirmiştir: “İzmir’in Yunan askeri tarafından işgali hadisesi, yakından temasta bulunduğum milleti ve orduyu gayri kabili tasavvur ve tasvir derecede dilhun etmiştir. Ne millet ve ne ordu mevcudiyete karşı yapılan bu haksız tecavüzü hazm ve kabul etmeyecektir… [2] Yunan birliklerinin İzmir’i işgal etmesi ve Anadolu içlerine ilerlemeye başlaması Kuvay- ı Milliye’nin doğuşunu ve Milli Mücadele’nin yani Kurtuluş Savaşı’nın başlamasını sağladı. “… sabahın erken saatlerinde Yunan askerleriyle dolu beş gemi İzmir Rıhtımının önüne geldi. Askerlerin geminin güvertesinde “Zito” (Yaşa!) bağırışları ayyuka çıkıyordu. Askerler güvertede naralar atarken, onların bu çığlıklarına güverteye yığılmış Rumlar katılıyor; çığırtkanlıkta onlardan geri kalmıyorlardı…”[3]İzmir harap, bitkin ve yangın yeri gibidir. Yüzyıllarca Osmanlı tebaası olan Rumların yardım ve yataklığı vasıtasıyla Yunan askerleri çoluk, çocuk, genç, yaşlı, kadın ve erkek demeden daha ilk günde yüzlerce Türk’ü acımasızca süngüden geçiriyor ve katlediyorlardı. Türklere ait pek çok işyeri ve ev soyulmuş sonrasında yakılmıştır. İtilaf Devletleri tarafında Anadolu’nun dört bir yanında başlayan işgal girişimine karşı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK öncülüğünde başlayan Kurtuluş Savaşı tüm zorluk ve çaresizliklere rağmen cesaret ve büyük bir inanç ile devam etmektedir. İşgal kuvvetlerine karşı birçok cephede milletimiz vatan savunması için tek yürek, tek yumruk olmuştur. Şanlı ordumuz tarafından 26 Ağustos 1922'de başlatılan Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı'nın son safhası idi. 30 Ağustos'ta Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ordulara bir bildiri yayımlayarak tarihî "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!” emrini verdi ve 2 Eylül'de Uşak'a girildi. Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde kendisinin de haberdar olmadan Yunanistan Küçük Asya Ordusu'nun Başkomutanlığı'na getirilmiş General Nikolaos, Trikupis Afyonlu Ahmet Çavuş tarafından tutsak edildi. Şanlı birliklerimizin İzmir'e doğru ilerleyişini gören Yunan birlikleri ve Rum siviller Anadolu'dan çekildiler. 9 Eylül 1922 sabahı Ahmet Zeki Bey komutasındaki 2. Süvari Fırkası, ardından Mürsel Paşa komutasındaki 1. Süvari Fırkası birlikleri İzmir şehrine girdi. Ardından 5. Süvari Kolordusu Komutanı Mirliva Fahrettin Paşa, komutasındaki birliklerle saat 10.00'da İzmir'e girdi. Yüzbaşı Şerafettin Beyin komutasındaki süvari birliği, Hükümet Konağı'nın önüne giderek şanlı Türk bayrağını göndere çekti. Şanlı Türk bayrağını göndere çeken kişi ‘Kürt Reşo’ lakaplı Diyarbakırlı Süvari Çavuş Reşat Nazlı'dır. 15 Mayıs 1919'da başlayan ve 3 yıl 3 ay 24 gün süren İzmir'in işgaline son verildi. Zaferin haklı gururunu yaşayan İzmir halkıMustafa Kemal Paşa ve askerlerini bağrına bastı. Şanlı ordu, çiçek yağmuruyla karşılandı. Şanlı ordumuz İzmir'e girerken Yunan askerleri bütün silah ve teçhizatlarını bırakarak kaçtı. Cephedeki hezimetin acısını, kaçarken birçok yerleşim yerinde yaptıkları gibi İzmir'i de yakıp yıkarak çıkarmaya çalıştı. Atatürk, yanında komutanlarla 10 Eylül 1922 günü İzmir Hükümet Konağı'na gitti. Tarihi konağın balkonundan, Konak alanını hınca hınç dolduran İzmirlileri selamladı ve "Bu başarı milletindir" dedi. İzmir'in kurtuluşu, Lozan Barış Antlaşması'na uzanan tam bağımsızlığın yolunu açtı. İşgal edilen Anadolu'nun kurtuluşunun da simgesi oldu. 9 Eylül 1922’de İzmir’i Yunan işgalinden kurtaran Atatürk ve silah arkadaşlarına, milli mücadeleye destek olan herkese selam olsun.
Dr.İmbat MUĞLU
Yorum Yazın