Türkiye’de başta devlet kurum ve kuruluşları olmak üzere diğer bir çok özel sektör ve iş kolu son yıllarda 2023 vizyonu kapsamında yerli ve milli üretimin ne kadar önemli olduğu bilinciyle hareket ettikleri herkesçe bilinmektedir.
Bu bilinç ile hareket edilince Yerli ve Milli Üretim sözü artık hayatımızın her alandı yer almaktadır.Ülkenin gelişmesi,dışa bağımlılıktan kurtulması ve güzel yarınları için başlatılan bu seferberlik son derece yerinde ve stratejik açıdan da büyük önem arz etmektedir.
Küreselleşen ekonomik sistem, son dönemde gelişen ticaret savaşları ile birlikte Aralık 2019’da ilk olarak Çin’de ortaya çıkan, dünyayı şaşkına çeviren ve tüm dünyayı etkisi altına alıp milyarlarca insanı eve hapseden koronavirüs (Covid-19) başta sağlık sistemleri olmak üzere bir çok alanı olumsuz etkileyen bu süreç ülkelerin ve toplumların kalkınmasında önemli rol oynayan tarımı daha önemli hale getirmiştir. Koronavirüs salgını sonrası toplumlar gıda güvenliği ile birlikte, tarımsal ürünlerin milli gelire katkısı, biyolojik çeşitlilik ile ekolojik dengeye sağladığı katkının üzerinde proje üretmeye başlamış durumdalar.Şimdilerde ülkelerin gelişmesinde büyük rol oynayan yerli tarım, yerli ürün, yerli üretim gibi kavramların hikayesi bizim için pek yeni değil aslında.
Çünkü hikayesi çok eskilere dayanan ‘yerli malı yurdun malı herkes ondan kullanmalı’ sözünü hükümetimiz daha önceleri yılda bir kez ilkokul sıralarında ‘Yerli Malı Haftası’ olarak kullanmaktan çıkarmış, her gün,her an ülkemizin 784.000 km2 yüzölçümündeki alana yaymıştır.Türkiye bulunduğu coğrafi konum itibarı ile elde ettikleri kazanımlar sadece ulaşım,stratejik,siyasi,askeri kazanımlar değil bunlarla birlikte bereketli toprakları ve su kaynakları ile de yer kürede eşsiz bir konuma sahiptir.
Dünya da çok az ülkede bulunan iklim çeşitliliği sayesinde pek çok bitkinin yetiştiği Türkiye’de; uçsuz bucaksız arazilerinde buğday ,arpa başta olmak üzere , çavdar, yulaf, mısır, çeltik,darı gibi hububat ürünlerinin yanı sıra pek çok sebze ve meyvenin yetişmektedir.Edirne'den Kars’a ,Rize’den Hatay'a pek çok ilde ekim ve hasat için çiftçilerin adeta karınca gibi çalıştığı bu verimli tarım arazilerini daha ileri teknoloji ile daha verimli hale getirmek için yerli ve milli imkanlarla tarımsal teknolojilerin geliştirilmesi için her geçen gün projeler geliştiriliyor.
Bu kapsamda milli tarımsal mekanizasyon kavramı önem kazanmıştır.Bunun sayesinde birim alandan elde edilen verim artması ile birlikte tarımsal üretim hızlanmış ve tarım ürünleri sadece geçimlik olarak tüketimden sıyrılarak ulusal ve uluslararası ekonominin önemli bir ihracat kalemi olmuştur.Tarım sektörünün bu denli gelişmesi ile birlikte; ülke nüfusunun daha iyi beslenmesi için her türlü gıda üretimi sağlanmıştır.Ayrıca tarım sektöründe üretilen her ürün milli gelire ve istihdama katkı sağladığı gibi ,sanayi sektörünün hammadde ihtiyacını karşılaması, sanayiye sermaye aktarması, ihracata doğrudan ve dolaylı katkıda bulunması, ödemeler bilançosu üzerindeki olumlu etkileri gibi nedenlerden dolayı da vazgeçilemez stratejik bir sektör haline gelmiştir.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu eylem planları maddelerinden olan "YERLİ VE MİLLİ TOHUMCULUĞUN GELİŞTİRİLMESİ VE YAYGINLAŞTIRILMASI " ve "YEREL TOHUM ÇEŞİTLERİNİN KORUNMASI, GELİŞTİRİLMESİ VE TİCARETE KAZANDIRILMASI" ile devam eden milli basınçlı sulama projeleri, lisanlı depolama, arazi toplulaştırma çalışmaları, su ürünlerinde üretim ve verimlilik, alternatif türler ile sürdürülebilirlik, hayvan sayısının artırılması gibi daha bir çok eylem planı hayatta geçmiş milli ve yerli üretiminde iyi bir seviyeye gelmesini sağlamıştır. Bu gelişmeler ışığında yerli üretim konusunda dünyanın gelişmiş ülkeleri ile başa baş bir yarış haline geldiğimizi kolaylıkla söyleyebiliriz. Özellikle Koronavirüs sonrası dünyadaki güç dengelerinin sadece milli silah,milli savunma verileri ışığında değil; milli tarım, milli üretim alanındaki ekonomik veriler ışığında belirlendiğine bir kez daha tanıklık etmiş olduk.
Bu nedenle yerli tarıma,yerli üretime önem veren ülkeler sanayi ve ekonomi anlamında güçlendiğinden ancak küreselleşen dünyada süper güçler arasında yer alarak söz sahibi olabilirler.Bu sebeplerden dolayı ülke hem ekonomik alanda güçlenmekte hem de kendine olan öz güvenini artmasını sağlayacak olguların ortaya çıkmasını sağlamaktadır.
Yerli ve milli üretim sayesinde küresel ekonomi anlamında güçlü olan ülkelerin yaptırımlarına karşı direnç kazanılması sağlanabiliyor. Bu nedenle bir ülkenin her alanda güçlü olması üreten ve ürettiğini sistematik bir çalışma ile yerine getirmesi ile sağlanıyor. Yerli ve milli üretim politikaları her ne kadar ekonomik bir unsur olarak görülse de olumlu etkileri bakımından bir ülkenin tüm dinamiklerini etkiliyor.Bir ülkenin diğer dünya devletleri arasında itibar kazanması yine yerli ve milli üretim ile gerçekleşen bir durumdur. Günümüz şartlarında ülkelerin güç unsurları sadece askeri ve savunma konularında değil tamamı ile ekonomik güçleri ile ölçülebilen bir durum olarak ortaya çıkıyor.
Dışa bağımlı bir ülkenin tam anlamı ile bağımsız olduğundan söz etmek mümkün değildir. Bağımsız olmayan bir ülke de dünya arenasında söz hakkına sahip olmamasından dolayı itibarsızlaşması kaçınılmaz bir durum olarak görülüyor…Tam bağımsızlık ve yarınlara güzel umutlarla başlamak için yerli ve milli tarım üretimi şart……
Dr.İmbat MUĞLU
Yorum Yazın