Rifat Sait

Rifat Sait

Mail: [email protected]

Sırbistan-Kosova arasındaki anlaşmanın analizi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ABD’nin (Trump’ın seçim şovu) siyasi oyunları ile Kosova ve Sırbistan temsilcileri başkent Washington’da bir araya getirilerek adeta bir oldubitti ile görünürde bir ekonomik anlaşma imzalatılma gayesiyle İsrail’in sinsi planlarının oyuncağı yapıldılar.

Tarihte Uluslararası boyutta böyle bir traji- komik sinsi anlaşma vuku bulmamıştır. Evet, komik ve trajik. Hatırladıkça hem gülüyor hem ağlıyorum desem yeridir. Gülüyorum zira tarihi kadim iki düşman millet olan ve asla bir araya gelmeyen Arnavut ve Sırp temsilcileri oldubitti ile bir araya getirildi. Bu arada bir ekonomi anlaşması imzalandı. Daha doğrusu imzalanır gibi yapıldı. Aslında karşılıklı imzalar atılmadı, Kosova’nın imzaladığı belgede sadece Kosova tarafının imzası, Sırbistan’ınkinde sadece Sırp tarafının imzası var. Nasıl bir anlaşma ise artık?

Kosova ve Sırbistan temsilcileri, ABD Başkanının karşısında adeta fukara insanlar gibi mahzun bir şekilde oturtulmuşlar. İndirimli alışveriş merkezinden alınmış ucuz birer sandalye (Elektrikli sandalye daha kalitelidir) üzerinde mahcup ve ezik bir durumda imza attırıldılar. Açıkçası yakışmadı.  

Bu arada Sırbistan devleti,  Cumhurbaşkanı seviyesinde Kosova ise Başbakan seviyesinde temsil edilmesi hem ilginç hem de adil olmamıştır.

 

Sırbistan Cumhurbaşkanının canlı yayında imzayı atarken, etrafına bakarak “Bu ne ya “ dercesine daha neyi bile imza attığını bilmemesi komik ve trajikti. Kosova tarafı ise sanki dünden razı. Bu da diğer traji-komik taraf.

 

Oval Ofis'teki söz konusu görüntülerle ilgili olarak Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova da sosyal medya hesabından yorum yapmıştı. Zaharova, Vucic'in Trump'ın karşısında oturduğu bir fotoğraf ile "Temel İçgüdü" filminden bir sahnenin fotoğrafını paylaşarak, "Eğer Beyaz Saray'a çağrıldıysanız ve oturacağınız sandalye adeta sizi sorgulayacaklarmışçasına yerleştirildiyse kim olursanız olun 2. fotoğraftaki gibi oturun. İnanın bana." ifadelerini kullanmıştı.

Zaharova'nın paylaşımı, Sırbistan'da tepkiye neden olmuştu.

 

Kosova ve Sırbistan’ın İsrail’in başkentini Kudüs’e taşımasını kabul edip Kudüs’te Büyükelçilik açmaya karar vermeleri tarihi bir utançtır. Bir Müslüman ülke olarak Kosova ise daha fazla tarihi bir hataya girmiştir. Kendileri için altın değerindeki bu jesti gören İsrail Başbakanı Netenyahu bu durumu kaçırmıyor hemen açıklama yapıyor ve diyor ki;

“ Kosova, Kudüs’te büyükelçilik açan nüfusunun büyük bölümü Müslüman ilk ülke olacak”

Ya hu Neten-yahu, bir kere Kosova Cumhuriyeti, nüfusunun büyük bölümü değil tamamına yakını Müslümandır, önce bunu doğru bil. Ayrıca bu açıklamaya Kosova dışişleri ve İslam Birliği neden itiraz etmiyor, anlamıyorum? Ama esas gelelim traji-komik’in finaline. Beni de en çok üzen taraf orası aslında. Kosova, tarihinin en utanç verici anlaşmasına imza atıyor, bundan utanılması ve sıkılınması lazımken, sanki Karadeniz’de doğal gaz bulmuşlar gibi başkent Priştine sokaklarında Arnavut ve Amerika Bayrakları ile arabalar korna çalarak konvoylar yapıp olayı kutluyorlar.

Babası Kosovalı olan Arnavut şairimiz Mehmet Akif bir şirinde şöyle diyor:

 “Hey sıkılmaz, ağlamazsan, bari gülmekten utan! ..

Öyle bir buhrana sapmıştır ki, zira halimiz, Zevke dalmak söyle dursun, vaktiniz yok mateme! Davranın zira gülünç olduk bütün bir âleme. .. Kahraman ecdadınızdan sizde bir kan yok mudur? Yoksa istikbalinizden korkulur, pek korkulur.

 

Kosova’da ilginç olaylar yaşandı. Son seçimlerde Albin Kurti’nin liderliğindeki Vet Vendojse (VV) partisi seçimleri kazandı ve koalisyon ile iktidara geldi. Başbakan olan Albin Kurti, düşünce olarak ABD’ye ve AB’ye karşı bir siyasetçi olduğundan pek kabul görmüyordu. Nitekim Başbakanlığı da kısa sürdü. Kosova’da adeta siyasi bir ihtilal yapılarak Albin Kurti koalisyon hükümeti devrilerek, oldu bitti ile Başbakan Abdullah Hoti’nin kurduğu hükümet işbaşına getirildi. Bu nasıl oldu hala anlamış değilim. Pandemi sürecinin de etkisi ile halkın eve kapandığı bir dönemde böyle bir siyasi hokus pokus yapıldı. Böylece ABD’ye hayır denmesinin de önüne geçildi. Nitekim 6 Eylül’de Beyaz Saray’da Trump’ın önüne hayır demeyecek bir Abdullah Hoti çıkarıldı.

 

Anlaşmaya Tepkiler

 

ABD’deki Sırbistan-Kosova anlaşması ve bu iki ülkenin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyarak buraya Büyükelçilik açma kararlarına değişik yerlerden tepkiler geldi.

Filistin yönetimi, Kudüs'e büyükelçilik açacak veya Tel Aviv Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıyacak ülkeyle ilişkilerini keseceğini duyurdu. 

Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Konseyi Genel Sekreteri Saib Ureykat, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, isim vermeden Tel Aviv Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararı alan Sırbistan ve İsrail'i tanıyarak Kudüs'te büyükelçilik açacağı belirtilen Kosova'yı uyardı. 

Tüm ülkeleri uluslararası hukuka saygı duymaya davet eden Ureykat, "Filistin, Kudüs'te elçilik açacak veya da elçiliğini buraya (Kudüs'e) taşıyacak ülkeyle ilişkilerini kesecek. Uluslararası hukuku ihlal etmek güçlülük değil aksine zayıflık göstergesidir." ifadelerini kullandı. 

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Konseyi Genel Sekreteri Saib Ureykat, Filistin'in ABD Başkanı Donald Trump'ın seçim hırslarının kurbanı olduğunu söyledi.

 

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Sırbistan'ın İsrail'deki büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararının ardından Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ile telefonda görüştü.

Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Lavrov'un Vucic ile telefon görüşmesinde Kosova meselesini ele aldığı belirtildi.

Açıklamada, "Kosova meselesine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1244 sayılı kararı çerçevesinde kalıcı ve sağlam çözümün bulunması konusunda Rusya'nın pozisyonunun değişmediği vurgulandı." ifadelerine yer verildi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova da sosyal medya üzerinden Trump-Vucic görüşmesinden görüntüler paylaşarak Vucic'in "sorgulandığı" yorumunda bulunmuştu.

 

Türkiye’nin tepkisi

 

T.C. Dışişleri Bakanlığı da tepki de gecikmedi.

Dışişlerimizden yapılan açıklamada - "Kosova liderliğine, (BM tarafından alınan) kararlara riayet ederek, Kudüs'ün tarihi ve hukuki statüsüne halel getirecek ve gelecekte Kosova'nın başka devletlerce tanınmasına da engel olabilecek bu tür adımlardan (Kudüs'te büyükelçilik açma) kaçınması çağrısında bulunuyoruz" - "Uluslararası hukukun açık bir ihlalini teşkil edecek böyle bir adımın Kosovalı yetkililerce düşünülmesi dahi hayal kırıklığı yaratmaktadır" denildi.

 

Ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Thaçi ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ile ayrı ayrı telefonda görüştü.

Bu telefon görüşmelerinin nasıl geçtiğini ve neler söylendiğini bir nebze tahmin edebiliyoruz.

Bu da yetmedi, önce Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ardından Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Taçi sırayla Türkiye’ye çağrıldı. Cumhurbaşkanımız Erdoğan Edi Rama ile Marmaris’te, Haşim Taçi ile İstanbul’da bu konuları görüştü. Birçok yorumcuya göre ayar verildi. 

 

Kosova’daki Türklerin siyasi temsilcisi olan ve Kosova’da çok partili Abdullah Hoti koalisyon hükümetinin kurulmasına stratejik destek vererek adeta can simidi olan Kosova Demokratik Türk Partisi (KDTP), Kosova'nın Kudüs'te büyükelçilik açması ihtimalinden endişe duyduğunu açıkladı.

KDTP'den yapılan açıklamada, 4 Eylül’de Washington’da imzalanan Kosova ile Sırbistan arasındaki ekonomik normalleşme anlaşmasının iki ülke arasında uzun süredir devam eden diyalog sürecinin en önemli aşamalarından biri olduğu belirtildi.

Hükümet tarafından kendilerine anlaşma ile ilgili ayrıntılı bilgi verilmediği kaydedilen açıklamada, anlaşmanın medyaya yansıyan ayrıntıları ve devlet yetkililerinin sosyal medya hesapları üzerinden yaptıkları değerlendirmelerden Washington Anlaşması’nın "kaygı verici maddeler içerdiğinin" anlaşıldığı belirtildi.

KDTP, bunla da kalmadı ve daha açık ve sert bir açıklama ile Kosova hükümetinin dikkatini çekti. Kuşkusuz bu açıklamalar, Türkiye ile istişareler yapılarak verilmiştir.

Kosova Demokratik Türk Partisi (KDTP) Genel Başkanı ve Kosova Meclis Başkan Yardımcısı Fik­rim Damka, Kosova'nın Ku­düs'te büyükelçilik açması ihtimaline ilişkin  açıklamalarda bulundu. Damka, Kosova'nın Kudüs'te büyükelçilik açması durumunda koalisyon ortaklı­ğından çekileceklerini açıkladı. 4 Eylül'de Washington'da im­zalanan Kosova ile Sırbistan arasındaki ekonomik normal­leşme anlaşmasına ilişkin ko­nuşan Damka, "Uzun zamandır Kosova ile Sırbistan arasında devam eden bir mü­zakere var. Bazen AB bazen de ABD'nin girişimiyle Sırbistan ve Kosova devleti aynı masaya oturup bazı konularda uzlaşı ve bazı konularda anlaşmalara imza atıyorlar" dedi.

Fikrim Damka çok net konuştu ve şunları söyledi: Ortağı olduğumuz bu hükü­mette KDTP'nin tutumu çok nettir. Hükümet tarafından olası bir adım atılırsa bir bü­yükelçi atandığı takdirde KDTP koalisyon ortaklıktan çekilecektir. Bunun başka izahı yoktur ve olmayacaktır. Ben başbakanla da önümüzdeki günlerde görüşeceğim zaten Meclisteki konuşmamda da bunu söyledim. Kendisine bunu bizzat partimizin tu­tumu olduğunu ifade edece­ğim."

KDTP’nin koalisyondan çekilmesi, Kosova’da hükümetin düşmesine neden olur.

KDTP’nin bu açıklaması çok cesaretli ve saygın bir tutum olarak dikkat çekiyor. Belli ki bu karar Türkiye ile birlikte alınmış.

 

Diğer yandan başka bir ilginç açıklama da Sırbistan’dan geldi.

İsrail'in Kosova'yla ilişkileri normalleştirme anlaşmasına varması halinde Sırbistan yönetiminin Tel Aviv'deki büyükelçiliğini Kudüs'e taşımayacağı bildirildi. 

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic'e yakın olduğu söylenen ve adı açıklanmayan bir yetkili, Jerusalem Post gazetesine verdiği demeçte, İsrail'in Kosova'yı tanıyacağı şeklindeki açıklamalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Sırp yetkili, İsrail'in Kosova'yı tanımasının Belgrad ile Tel Aviv arasındaki ilişkilere zarar verebileceğini belirterek, "İsrail, Kosova'yı bağımsız bir devlet olarak tanırsa Sırbistan, büyükelçiliğini Kudüs'e taşımayacak. Ayrıca bu adım İsrail ile Sırbistan arasındaki ilişkilere zarar verebilir ve asla aynı şekilde olmaz. Bu kadar basit." ifadelerini kullandı. 

 

Bütün bu gelişmelerden sonra söyleyebilirim ki; Kosova oldukça zor bir durumda olacak ve Kudüs’te Büyükelçilik açamayacak gibi görünüyor. Diğer taraftan da aksi bir durumda daha önce Kosova’yı tanıyan bazı ülkeler bu kararlarını gözden geçirebilir ve hatta tanıma kararından vazgeçebilirler.

 

Kosova’nın Sırbistan ile anlaşma sonrası Kudüs’e Büyükelçilik açma kararı Türkiye’de çok büyük tepkilere neden oldu. Kosova’nın bu kararına şaşıran ve üzülen çok sayıda insan var. Bazı Arnavut yorumcular, olaya böyle bakmayın, olayın başka bir yüzü de var diyorlar. Tamam, şimdi de onların penceresinden de bakalım.

 

Bazı Arnavut kardeşlerimizden, Sırbistan’a ses çıkartmayıp sadece Kosova’yı eleştiren Boşnak derneklerine ve bazı Rumeli Derneklerine tepkiler var. Bu arkadaşlar, Sırplar, Balkanlarda en büyük zulmü Boşnaklara yaptılar ancak Boşnak Dernekleri neden Sırbistan’ı eleştiremiyorlar, diye soruyorlar?

 

Evet, Sırbistan’a da tepki gösterilmeli ancak bir Hıristiyan ülke olarak Sırbistan’ın Kudüs’te Büyükelçilik açmasıyla bir Müslüman ülke olarak Kosova’nın Büyükelçilik açması aynı şey değil. Nitekim İsrail Başbakanı akabinde hemen şu açıklamayı yapması manidar.

“ Kosova, Kudüs’te büyükelçilik açan nüfusunun büyük bölümü Müslüman ilk ülke olacak”

Netenyahu, Sırbistan’ın Kudüs’te Büyükelçilik açmasına değinmiyor ama Kosova’yı özellikle belirtiyor.

Bazı Arnavut kardeşlerimiz, Filistin bize destek vermedi, zamanında Saddam Sırplara uçakları için yakıt verdi ve onlar bizi bombaladılar, Kaddafi de aynı şekilde Sırplara destek vermişti, bunlara tepkimiz var deyip bir yönüyle Arap dünyasına tepki gösteriyorlar. Nitekim, 2018 yılında Dubai’de yapılan toplantıda Kosova’nın İnterpol üyeliği az bir farkla kabul edilmedi. Bu toplantıda Filistin’in de red kararı verdiği konuşuluyor. Ayrıca Filistin, Kosova’yı halen tanımadı görülüyor.

 

Kosova halkı, Türk halkı gibi düşünmüyor. Bir Kosovalı olarak onlara zaman zaman kızsam da sonradan çekimser kalıyorum. Bizler, Türkiye’de aldığımız eğitim ve yaşam şekliyle Kudüs’ü ikinci kebemiz olarak manevi bir saygıyla ayrı bir şekilde seviyoruz. Ya da Filistinli kardeşlerimizi İsrail tarafından yapılan zulme karşı bir mağdur edilmiş İslam kardeşimiz olarak görüp seviyoruz. Ama Kosova halkı bu şeklide düşünmüyor. Ya da belki onlar farklı düşünüyorlar. Belki Kosova için bundan farklı çıkarlar var. Bu durumu sevmeyebiliriz ama saygı göstermek zorundayız. En azından şimdi. Neden biliyor musunuz? Bakın Peygamber efendimiz ’in şu  (SAV) şu hadisesi çok önemli bir örnektir.

 

Bir gün efendimiz (SAV) Taife gider ve İslam’ı tebliğ eder. Taif halkı ona (SAV) taşlarla cevap verir, mübarek kanını akıtırlar. Bu olayın hemen akabinde Cebrâil aleyhisselam gelir, Rabbimizin selamını getirir ve der ki: "İman etmeyen kavimlerin tamamı helâk oldular. Habibim isterse kendisi ile beraber iman edenler çıksın! Ben dağlara hükmeden meleklere emrederim, etraftaki iki dağı birleştirir ve hepsini yok ederler."

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz buna razı olmaz. Der ki:

"Hayır ya Rabbi! Bunlar bilmiyorlar, bilselerdi böyle yapmazlardı. Belki ileride bu inatlarından vazgeçer ve imanla şereflenirler. Olabilir ki, bunların zürriyetinden dinimize hizmet eden bir nesil meydana gelir..."

O günkü Tariflilerin inadı bugünkü Arnavutların inadından daha etkin olamaz.

 

Bir diplomat ile bu konuyu istişare ediyordum. Kosovalılara kızmayın dedi. Bir zamanlar biz Türkiye olarak Cezayir’de katliam yapan Fransa’yı Cezayir’e karşı desteklemiştik. Cezayir’i tanımamıştık. 

Diğer yanda Kosova’ya gelene kadar İsrail’e direkt destek veren Mısır ve Birleşik Arap emirlikleri gibi Müslüman devletler var.

Bütün bunlar Kosova’yı tabiki haklı çıkarmıyor ama sabretmemize neden oluyor.

 

 

Kosovalıların önce şunu iyi bilmesi gerekiyor. Olayın Filistin’den önce burası önemlidir.  İslam düşmanı Yahudilerin, İslam’ın kutsal gördüğü Kudüs’ü işgal etmeleri ve burayı göstere göstere başkent yaparak tescil etmek istemeleri her Müslüman gibi bizim de üzülmemize neden oluyor. İsrail, bugün Kudüs’ü istiyor yarın Türkiye’deki kendine göre kutsal yerleri, daha sonra  sıra Kosova’ya gelecektir. Hiç merak etmeyin.

 

Bir Kosovalı araştırmacı ile Sırbistan- Kosova arasındaki anlaşmayı analiz ettik. Bu anlaşmaya biz çok kızıyor olsak ta, onların baktığı başka bir kapı var.

 

Sırbistan – Kosova arasındaki anlaşmanın özeti şöyle:

 

Oval Ofis’te imzalanan şey açıkça Trump’ın yeniden seçim amaçlarına hizmet etmeye matuf kısa vadeli bir hedef gibi görünüyor. Eğer gerçekleşirse , bu anlaşmanın Trump’ın Kosova ve Sırbistan Özel Elçisi ve 4 Eylül Cuma günü Was­hington’da imza edilen anlaş­manın mimarı olan Richard Grenell’in bir başarısı olduğu söylenebilir..

Trump yönetimi Beyaz Sa­ray’da Kosova ve Sırbis­tan arasında -en başından beri çarpık bir yapıda olagelen normalleşme sürecini bir so­nuca bağlamak kastıyla iki ül­kenin heyetlerine ev sahipliği yaptı. Oval Ofis’te düzenlenen gösterişli imza töreninde Sırbis­tan ve Kosova, bir dizi taah­hüde imza koyarak münasebetlerini “ekonomik normalleşme” ekseninde iler­letmeyi kabul etmiş oldular. Ne var ki her iki tarafın da imzala­dığı tek bir belge yoktu; Sırbis­tan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç ve Kosova Başbakanı Avdullah Hoti iki ayrı belge imzaladılar. ABD’nin her iki belgeye de imza atma­mış olması ise aynı derecede mühim bir husus. Kısacası, Oval Ofis’te imzalanan şey ikili bir anlaşma değildi.

 

Anlaşma maddeleri

 

1-Sırbistan’ın Denize kıyısı yok. Karadağ deniz limanını kullanıyorlar. ABD ve AB ülkeleri Karadağ’ın bu liman kapısını tam olarak denetleyemiyor. Bu yüzden Belgrad-Priştine- Durse (Arnavutluk’un deniz limanı) arasında demiryolu inşaatı yapılacak. Arnavutluk, AB aday ülkesi ve AB tarafından denetleniyor. Sırbistan’ın Arnavutluk üzerinden limana ulaşacak ve böylece AB ve ABD tarafından denetlenebilecek. Sırbistan bu şekilde Rusya’dan uzaklaştırılmaya çalışılacak.

 

2-Kosova , Balkanlarda mini schengen olarak bilinen  K.Makedonya , Arnavutluk , Sırbistan’dan oluşan ekonomik birliğe girebilecek. Sırplar buna engel oluyordu ama bu engeli kaldıracaklar.

Ancak, Kosova’nın “mini-Schengen bölgesine” katılma konusunda mutabık kalması­nın pratikte bir anlamı bulun­muyor. Zira resmiyette “mini-Schengen bölgesi” diye bir entite yok; bu sadece kurgu­sal bir oluşum. “Mini-Schengen bölgesi” olarak nitelendirilen şey, (Ekim-Aralık 2019 tarihleri arasında Novi Sad, Ohri ve Durres’te toplam üç kez bir araya gelen) Arnavutluk, Kuzey Makedonya ve Sırbistan liderlerinin, aralarında sınırlar arası seyahat ve malların dola­şımı konusunda ifade ettikleri retorik desteğin ötesinde bir şey ifade etmiyor. Dolayısıyla, bu tür işbirliği planlarını resmi­leştirmek için somut adımlar atılmadığı sürece, Kosova’nın “mini-Schengen bölgesine” ka­tılma taahhüdü, Sırbistan ile olan ekonomik ilişkilerini nor­malleştirmek açısından pek bir ehemmiyet taşımıyor. Sonuncu ama son derece önemli diğer bir husus olarak zikredilmeli ki, ABD’nin Kosova ile Sırbistan arasındaki ekonomik ilişkileri geliştirmeyi planlamasının pra­tik neticeleri olsa dahi, küçücük Kosova ekonomisi ile artan ti­caretin Batı Balkanlar’ın ege­men ekonomisi nezdinde pek bir ilgiye mazhar olup olmaya­cağı şüpheli. Sırbistan ile ticare­tin artması, olsa olsa, halihazırda zaten bölgedeki en yüksek ticaret açığına sahip olan Kosova’nın bu açığını iyice müzmin bir hale getire­cektir

 

3-Mitrovica kentindeki Sırbistan-Kosova arasındaki Merdare sınır kapısı  işlerlik kazanacak. Sırbistan, pasaportlardaki Kosova mührüne tepki göstermeyecek. (Daha önce pasaportlarında Kosova mührü olanlar Sırbistan’a girmiyordu, dolaşmak zorunda kalıyorlardı.)

 

4-Mitrovica yakınlarındaki “Ga­zivode/Ujmani “ gölünden enerji üretim tesisleri kurulacak. ABD’den bir grup teknik uzman buraya gelip çalışmalar yapacaklar. Enerji Kosova’ya Sırbistan’dan geliyordu. Kosova kullandığı enerjiyi uluslararası anlaşmalara göre Sırbistan kodlarına göre kullanıyordu. Artık buna gerek kalmayacak, kendi enerjisini üretebilecek. Sırbistan bu konuda Kosova’yı çok tehdit ediyordu, artık edemeyecek.

Ancak her iki tarafın da “Gazivode/Ujmani Gölü’nü güvenilir bir su ve enerji kaynağı olarak paylaşmak” amacıyla bir fizibilite çalışması yapılması konusunda ABD Enerji Bakanlığı ile çalışma taahhüdünde bulunmuş olması, olsa olsa belirsiz bir durum teşkil ettiği gibi Kosova’nın egemenliğiyle uyumlu da değil. Gazivode/Ujmani Gölü, Kosova’nın en büyük yapay gölü ve ülkenin ana su ve enerji kaynağı. Yirmi kilometrekarelik yüzölçümünün yalnızca yüzde 22’si Sırbistan topraklarında yer alırken, Kosova’daki kısmı Sırp nüfus ağırlıklı Zubin Potok belediyesinin sınırları içinde. Bu gölü paylaşma taahhüdü, Kosova’nın Sırbistan tarafından nihai olarak tanınma amacına ancak zarar verebilir ve Priştine’nin toprak/enerji egemenliğini ihlal eder ve bu nedenle sadece sosyalist muhalefet partisi Vete-Vendosja tarafından değil Avdullah Hoti’nin kendi koalisyon ortağı, Ramuş Haradinay liderliğindeki Kosova’nın Geleceği İçin İttifak (AAK) partisi tarafından da sert bir şekilde kınandı.

 

5-Kosova ve Sırbistan’da kaybolmuş kişilerle ilgili her iki taraf bilgi alışverişi yapabilecekler.

 

6-Kosova veya Sırbistan’a giden yolcuların bilgileri karşılıklı olarak paylaşılacak

 

7-Kosova ve Sırbistan’da Eşcinsellik suç olmaktan çıkacak. (Maalesef Kosova’da eşcinsellik zaten uzun zamandır serbest ve legaldi. Sırbistan’da da aynısı olacak) (Ne kadar acıdır ki, Müslüman bir ülke olan Kosova’da eşcinsellik serbest, eşcinsel evlilikler normal) Anlaşma gereği eşcinselliği suç kabul eden 69 ülkeyle birlikte çalışarak eşcinselliği suç olmak­tan çıkarmak için gayret gösterecekler. Bu maddeye  en çok sevinen Sırbistan’ın eş cinsel olarak bilinen başbakanı Brnabiç olacaktır.

2023-2024 yıllarında Balkanlarda doğal gaz girişi olacak. Bu tarihlerden sonra artık Balkanlarda doğal gaz kullanılmaya başlanması planlanıyor. Kosova ve Makedonya’da şimdiden doğal gaz tesisat ve alt yapı çalışmaları yapılmaya başlanacak gibi.

8- Kosova ve İsrail birbirlerini tanıyacaklar. Ardından da İsrail-Güney Kıbrıs-Yunanistan hattındaki Doğu Akdeniz doğal gazının Avrupa’ya taşınmasında Kosova ve Arnavutluk güzergahı kullanılacak. Son günlerde Türkiye’nin de taraf olduğu bu madde bize zarar verebilir. Bu madde Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor.  Kosova ile İsrail arasında karşı­lıklı tanınmayı gerektiren madde yalnızca Kosova Başba­kanı Hoti tarafından imzalanan belgede yer alırken, Sırbistan’ın İsrail’deki Büyükelçiliğini Ku­düs’e taşımayı kabul ettiği madde ise yalnızca Sırbistan Cumhurbaşkanı Vuçiç’in imza­ladığı belgede yer alıyor ve bu, Hoti ve Vuçiç tarafından ayrı ayrı imzalanan iki anlaşma metni arasındaki tek temel fark.

9- Hizbullah’ı “bütünüyle” terör örgütü olarak tanımak ve Hizbullah’ın operasyonlarını ve finansal faaliyetlerini kısıtla­mak için kendi yetki sınırları dahilinde gerekli önlemleri tam olarak uygulamak.

 

ABD’de imzalanan Kosova ve Sırbistan arasındaki bu anlaşma bir yönüyle Sırbistan’ın Kosova’yı tanıdığını gösteriyor. Bu açıdan bir çok Sırp, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandır Vuçiç’i ciddi bir şekilde eleştiriyorlar.

 

ABD, Kosova’ya önemli miktarda para yardımı ve kredi verecek. Kosova bu paraları ancak ABD şirketleri üzerinden kullanabilecek.

 

Bu arada yeri gelmişken Arnavutluk ile Yunanistan arasındaki Korfu adası ve 12 mil olayını da konuşmak istiyorum. Bu olay tıpkı bizim Yunanistan ile yaşadığımız Meis ve diğer adalarla bağlantılı 12 mil sorunu gibi. Daha önce Arnavutluk Başbakanı Salih Berişa, Yunanistan’a bu konuda olur demişti. Ancak şimdiki Arnavutluk Başbakanı Edi Rama buna karşı çıkarak onaylamadı. Yunanistan ile Arnavutluk arasındaki bu anlaşmazlık uluslarası mahkemeye taşındı. Yunanlılar buradan kendi leyhlerine bir karar çıkartıp, Ege denizinde bize karşı bunu kullanmak istiyorlar. Takip etmek gerekiyor.

 

Rifat Sait

24.Dönem Ak Parti İzmir milletvekili

Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (BASAM)  Başkanı

[email protected]

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar