Rifat Sait

Rifat Sait

Mail: [email protected]

SİYASETTE ÖMER (RA) GİBİ HARBİ VE HASBİ OLMAK

 

 

 

 

 

“AK Parti halka tepeden bakan siyasetçilerin yeri değildir.. Aksini düşünen varsa yanlış yerde olduğunu bilmelidir.. “

“Her düzeyde kapsamlı çalışmalar yürüteceğiz. Bambaşka bir AK Parti olarak çıkacağız. Kendimizi sürekli yenileyerek, tazeleyerek maziden-atiye kurduğumuz köprüyü güçlendireceğiz.”

“Kendi teşkilatına, teşkilat mensubuna vefa göstermeyen, şehrine, ülkesine ve milletine vefa göstermez”

“Öncelikle AK Parti’nin kuruluşundan beri bu davaya emek vermiş hasbi ve harbi şekilde koşturmuş her kardeşime şükranlarımı sunuyorum. “

Yukardaki sözler Cumhurbaşkanımız ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti il başkanları toplantısında söylediği sözler.

Hepsi çok güzel, harika, mükemmel… Kulağa hoş geliyor, kalbi ferahlatıyor.

Biraz endişem var ama söylenenlerin gerçekleşmesi için dua edeceğim. Çünkü bunlar çok ama çok önemli şeyler.

Allah için daha önce de milletin mesajı alındı diye söylenmişti. Ama kazaya bırakıldı. Şimdi bu söylenenler farz hükmündedir ve derhal ve mutlaka yerine getirilmelidir.

Ben hakikaten Reisi çok seviyorum. Ona saygısızlık haddime düşmez. Ama soruyorum.

1-AK Parti’de halka tepeden bakan siyasetçiler var mı? Evet, hem de en yukarıda var. Bunlar gücünü nerden alıyor?
2-İçimizde kendi teşkilatına, teşkilat mensubuna vefa göstermeyen insanlar var mı? Var tabiki. Bunları böyle değiştiren nedir?

Dün benimde ikamet ettiğim İzmir’in Menderes ilçesinde ilçe başkanlığı için temayül yapılıyor. Bize davet falan yok. Hatta bunu da sosyal medyadan bir kardeşimizin paylaşımından duyuyoruz. Ayrıca taaa Kahraman Maraş’tan bir milletvekilimiz ilçemize gelmiş, kendisi İzmir’in koordinatörü, hoş gelmiş sefa gelmiş, ama Menderes’te eski bir vekil mi var, ona da bir şey sorsak fena mı olur mu? Diyen yok.
Ya daha da önemlisi Sayın Cumhurbaşkanı buyuruyor , “- Sizlerden şehirlerinize döner dönmez 2001 yılından bu yana partinizde görev almış her kardeşinize ulaşmanızı istiyorum. Gönüllerini almanızı, sıkıntılarına çözüm aramanızı, irtibatı kesmemenizi talep ediyorum. “
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu desek canınız turşu çeker mi bilmiyorum.
Bu arada şunu da belirtmek isterim ki; fanatiklik ve siyasi milliyetçilik yanlıştır. Bizi birleştiren İslam’dır. İslam çerçevesinde Liyakat, Adalet, İnsani değerler, ilim gibi basamaklar bizi doğruya götürür. Siyasi düşünce bunların dışına çıkarsa doğru değildir. İslam’ın pusulasında Devlete, millete, insanlığa ve hatta bütün yaratılanlara hizmet ve yararlı şeyler yapmak uğruna hedef belirleriz. Bu hedefin dışında olmayız. Farklı düşünenlere saygılı oluruz. AK Partili olmayanlara da saygılı olmak, insani değerlerimizi korumak ama her şeyden önce bizi birleştiren en güzel değer olan İslam bağını unutmamak gerekir. Bugün birilerine hain dersek yarın onları nasıl kucaklayabiliriz? Bunları söylerken kimse yanlış anlamasın ve anlam çıkartmasın. Bu gemideyiz ve asla gemiyi terk etmeyiz. Ama kimseyi de kaybetme lüksümüz yok.

CHP ve yandaşlarını çok iyi tanıyoruz. Onların maazallah iktidar olması durumunda ülkeye ve davaya Allah korusun çok büyük zarar vereceklerini de gayet iyi biliyoruz. Ancak unutulan bir şey var. Esas konuşulması gereken konu buna sebep olan kişi ve kurumların yaptıklarıdır. Yani CHP ve HDP birlik olmuş, Saadet onlara destek vermiş, onlara oy verenler haindir demek yerine, onları AK Partiden kim küstürdü, nasıl küstürdü onu sorgulamak gerekiyor. Merak etmeyin siz doğru olduğunuz müddetçe millet sizinle olacaktır. Ama liyakat, adalet, paylaşım, sevgi, inanç gibi değerleri bitirdiğinizde millet kötüler arasında ehveni şeri seçerek seçim yapmaya kalkar ki bu en vahim olanıdır.

Kusura bakmayın. Hatasız kul olmaz. Hata yaptıysak bile bunun farkında olup yol yakınken dönmek gerekir. Zira bu hatalar küskünleri çoğaltıyor. CHP’ye yöneltiyor. Biz ehveni şeri değil Ala nur Alayı istiyoruz. Merak etmeyiniz Millet CHP’nin ne olduğunu çok iyi biliyor. Ama milleti kızdırmamak gerek. Yıllar önce bir tanıdığım babasına çok kızdığı için alelacele çok yanlış birisiyle evlenmişti. Hayatı karardı ve sonra boşanmak zorunda kaldı. Ama babası da kahroldu ve ailesi de büyük zarar gördü. Oysa baba kızına sahip çıkıp, sabırlı olsa ve baba gibi davransaydı hiç biri olmayacaktı. Baba olduğumuz unutmamak ve ona göre hareket etmek gerekiyor.

Erken Seçim ağızlarda konuşuluyor ama siyasiler erken seçimi ağzına almıyor. Ekonominin mevcut durumunda erken de orta vadede seçim sıkıntıdır. İnşallah olmasın da. Ama siyasetteki denge ve görünmez elin baskısı her şeyi değiştirebilir. Normalde seçimlerin ne zaman olacağı biliniyor zaten. Buna rağmen durmadan seçimler şu tarihte olacak merak etmeyin ya da sürekli erken seçim yok, gibi laflar edilirse denize karpuz kabuğu atmış oluyorsunuz ve millete acaba sorusunu sorduruyorsunuz. Zira daha öncede erken seçim sorulduğunda millet seçim değil geçim derdinde deniyordu, bir baktık ki erken seçim oluverdi.

Şimdi Reis büyük bir değişimden bahsediyor. Olabilir mi? Hayırlısı…İnşallah

Normal şartlarda AK Parti’de değişim olur muydu? Hayır olmazdı tabiki. Bazı yanlışlar yerel seçimleri ciddi biçimde etkileyince parti içinde değişim baskıları otomatikman gelmeye başladı.
Değişim güzeldir. Ancak doğru zamanda ve doğru kişilerle olursa.

Artık herkes farkında. Ciddi bir sorun var ve değişim zaruridir. Ancak çok ama çok önemli iki nokta var.
1-) Değişim becayiş şeklinde olmamalı. Birini bir yerden alıp başka bir yere, onu da oradan alıp boşalan yere olursa zülfikara dokunmaz. Köklü değişiklik ilaç gibidir.
2-) Değişiklikler yapılırken sadece makam protokol değişmemeli yetki devri de açık bir şekilde verilmeli, işi ehline vererek liyakate önem verilmeli, doğru bildiğini söyleyebilen dik durabilen ama diklenmeyen kişilere görev verilmeli, tek başına karar verilmemeli ve görev verilen kişilerle istişare yapılmalı.

Naçizane söylüyorum, lütfen kimse beni yanlış anlamasın ve kızmasın. Bu iki değişim olmaz ise net söylüyorum değişim yeni değişimleri mutlaka getirir.

Bütün bunlar olurken kimse Reise kül kondurmuyor. Meselenin çözümünü dışarda arıyor.

Hep deniyor ki; Reis yalnız bırakılıyor, Reisin etrafında büyük bir duvar var, Reis’ten bazı şeyler gizleniyor…

Oysa hakkınızı helal edin ama farklı düşünüyorum.

Gelin bakın İslam ülkesinin reisi Hz. Ömer ne yapmış?
Hz. Ali anlatıyor: “Bir gün Ömer’i, telaş içinde, hızlı hızlı giderken gördüm; “Ya emire’l-müminin nereye gidiyorsun?” diye sordum. “Devlete ait develerden biri kaçmış, onu aramaya gidiyorum” diye cevap verdi. O zaman ben: “İnan ki, senden sonra bu milleti idare edecek olanlara ağır bir yük bırakıyorsun! Herkes senin yaptığını yapamaz!” dedim. Bunun üzerine şöyle konuştu: “Hz. Muhammed’i (SAV) hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, Fırat kenarında bir oğlak kaybolsa (yahut bir kurt bir koyunu kapsa) korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı Ömer’den sorulur!”

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar