Türk Diplomasisinin Soft Power’ları

Rifat Sait

AK Parti 24.Dönem İzmir milletvekili

BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı

Öncelikle yazımın başlığında Türkçe yerine yabancı kelimeler kullandığım için üzgünüm. Diplomasi, İngilizce diplomacy kelimesinden gelmiş ve Türkçeleştirilmiş. Anlamı ise Uluslararası müzakere sanatı veya bilimi. Diğer yandan “Soft Power” ise Yumuşak güç olarak çevrilse de aslında bir jargon. Savaşarak, kavga ederek değil, müzakere ile ilmi siyaset ile taktikle, ikna etmek ya da ettirmek, sevdirmek, düşmanlığı yok etmek, tanıtmak ve tanınmak diyebiliriz.

Günümüzde artık savaşlar bile farklılaştı. Topla tüfek kullanmak yerine, kalem, kâğıt, internet veya sosyal medya kullanılabiliyor. Kimilerine göre 3.Dünya savaşının tam ortasında olmamıza rağmen silah sesi değil klavye sesleri daha fazla duyuluyor.

Peki, ama Türk diplomasisinin Soft Power’ları kimlerdir?

Bu gazetede, başta Balkan ülkeleri olmak üzere Dünyanın pek çok yerinde yaptıkları eser ve hizmetleri duyurmaya çalıştığımız kısa adı TİKA olan Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı gibi kuruluşlarımız Türkiye’nin Soft Power (Yumuşak Güçleri) olarak medarı iftiharlarıdır.

Çok değil 20 yıl kadar önce bu kurumlar ya yoktu ya da şimdiki gibi etkin değildi. Bugün yurtdışında Türkiye adına önemli hizmetler veren bu kurumlarımızı sayfamızda yazmak yerine gidip yurtdışında yaptıklarını bizzat görmenizi isterim.

Türk kültürüne, tarihine, edebiyatına, akraba ve ecdadına, geleceğine, imajına, tanınırlığına, reklamına verdikleri büyük hizmetlerden dolayı TİKA’ya, Yunus Emre Enstitülerine, Maarif Vakfına, Yurtdışı Türkler Başkanlığına teşekkür etmek istiyorum. İyi ki varsınız ve iyi ki güzel hizmetler veriyorsunuz. Ataları Balkanlardan gelen bir kardeşiniz olarak biz sizlerle gurur duyuyoruz.

Bu kurumlarımızın yanında, diğer önemli kurumlarımız da var ki onları da anmadan geçmek haksızlık olur. Bu vesileyle TRT’ye, THY’ye, Anadolu Ajansına, MİT’e, Dışişleri Bakanlığımıza, Ekonomi Bakanlığımıza, Diyanet İşleri Başkanlığımıza ayrı ayrı teşekkür etmek isterim. Hepsi de sağ olsunlar var olsunlar.

Ancak asıl teşekkür Türkiye Cumhuriyeti devletinedir. Bütün bu kurumların arkasında olan Ay yıldızlı şanlı devletimizdir. Allah devletimize birlik ve beraberlik, güçlü bir ekonomi, milli ve manevi duyarlılık ve de kıyamete kadar var olmayı nasip eylesin.

Bu gazetede başta TİKA olmak üzere bu kurumlarımızın yaptığı ve kazandırdığı hizmet ve eserleri yazıp tanıtmaya devam edeceğiz.

Son paragrafta bir İzmirli olarak 9 Eylül Güzel İzmir’imizin düşman işgalinden kurtuluşunun 97.yılında bu vatan için canlarını veren şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anmak istiyorum.