FETÖ'nün 15 Temmuz kanlı darbe kalkışmasının planlayıcı olduğu iddiasıyla hakkında soruşturma yürütülen CIA eski danışmanı Henry Barkey'in, İstanbul'da kaldığı otelde "Pensilvanya" yazısının olduğu bir masa zili bıraktığı ortaya çıktı. Zilin otelin işletme müdürü tarafından polise teslim edildiği öğrenildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde planlayıcı olduğu iddiasıyla hakkında soruşturma yürütülen CIA eski danışmanı Henry Barkey'in, İstanbul'da kaldığı otelden 17 Temmuz'da ayrılırken resepsiyon bankosunun üzerine, "Pensilvanya" yazısının olduğu bir masa zili bıraktığı ortaya çıktı. Otel görevlisinin zili önce dolaba kaldırdığı, daha sonra otelin işletme müdürü tarafından zilin polise teslim edildiği öğrenildi.
15 Temmuz darbe girişiminde Büyükada'da otelde kaldığı, darbeden sonra Türkiye'den ayrıldığı tespit edilen CIA eski danışmanı Henry Barkey ile ilgili, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada çarpıcı bilgilere ulaşıldı. Barkey'in kaldığı otelin işletme müdürü S.J.'nin 26 Temmuz 2016'da alınan ifadesinde, Barkey'in otelden ayrılırken resepsiyon bankosuna üzerinde Pensilvanya yazılı bir zil bıraktığını anlattı.
Rezervasyon yaptırdılar
Otel işletmecisi S.J. ifadesinde, Henry Barkey ve eşi olduğunu belirttiği Ellen Laibson'ın da aralarında olduğu 17 kişinin C. Group Travel adlı seyahat acentesi tarafından Mayıs ayında 15-17 Temmuz tarihleri için rezervasyon yaptırdığını söyledi. S.J. ifadesinde şunları anlattı:
"Bu grubun hotelimize C. Group Travel seyahat acentesinin Mayıs ayı içerisinde, satış pazarlama müdürü F.Y. ile irtibata geçerek rezervasyon yaptırdıklarını, hazırlanan dosyayı kontrol ettiğimde öğrendim. Bu seyahat acentesi ile ben geçmişte hiç çalışmadım. F.Y.'ye sorduğumda daha önce kendisinin çalışmadığını söyledi. Gelen grup 15 Temmuz 2016 tarihinden itibaren ikişerli üçerli gruplar halinde peyderpey hotelimize gelerek, kendileri için hazırlanan odalarına yerleştiler. Yalnız yine dosyayı kontrol ettiğimde 17 kişilik gruptan bir kişinin 'No show' (listede ismi olmasına, hatta parasının ödenmiş olmasına rağmen misafirin giriş yapmaması) yazılı olduğunu gördüm. Hotelimize 15-17 Temmuz 2016 tarihleri arasında gelen grup ile ilgili şu an hatırladığım biri beni arayarak Soner Yalçın isimli gazetecinin makalesinde hotelimizin adının geçtiğini söyledi. Ben de bunun üzerine Henry Barkey hakkında araştırma yaparak, bu kişiyle ilgili bilgi edindim"
Darbe akşamı canlı yayın yapacaktı
15 Temmuz 2016 günü saat 16.30 sıralarında resepsiyondaki görevlinin 14 numaralı odada kalan misafirin internete girmekte problem yaşadığını kendisine ilettiğini söyleyen S.J. şunları anlattığı öğrenildi:
"Ben de konuyu çözmek için 14 numarada kalan misafirin yanına gittim. Daha sonra Ellen Laibson olduğunu öğrendiğim kişi İngilizce konuşarak, internet bağlantısının olmadığını söyledi. Kontrol ettiğimde bağlantının olmadığını gördüm. Ben odadayken adının daha sonra Henry Barkey olduğunu öğrendiğim bey odaya geldi. İnternet kullanmak zorunda olduğunu, saat 18.00'de canlı yayına bağlanmak zorunda olduğunu, internete bağlanacağı sessiz bir yer istediğini söyledi. Ben de onu otelimizin toplantı salonunu, arzu ederlerse kendi ofisimi de kullanabileceğini söyledim. Teşekkür etti. Ben de resepsiyona 14 numaralı misafirin saat 18.00'de canlı yayına bağlanmak için ofisimi talep ederse açmalarını söyledim. Ben saat 17.30 sıralarında otelden ayrıldım. Ülkemizde olayların çıktığını ve darbe söylentilerini duydum. Saat 23.00 sıralarında otele geri geldim. Otelin diğer birçok misafiri teras kısmında oturuyorlardı."
"Barkey sürekli hareket halindeydi"
Darbe gecesi otel müşterileriyle ilgilendiğini anlatan S.J., Henry Barkey, eşi ve yanlarındaki kişilerin otelin lobisinde oturduğunu, kendisinden içki istediklerini söyledi.
S.J.'in "Henry Barkey, eşi ve adını bilmediğim, fotoğrafını görsem tanıyabileceğim şahıslara hal hatırlarını ve bir şey isteyip istemediklerini sormak için yanlarına gittim. Benden içki istediler. İçkilerini beklerken Henry Barkey'in eşi olan Ellen Laibson bana İngilizce bu yaşanan olaylarla ilgili ne düşündüğümü sordu. Ben de 'Bence dünyada bu tür yaşanan olaylar Amerika ve CIA'nin bilgisi olmadan gerçekleşmez' dedim. Henry Barkey de bana 'Komplo teorileri' dedi. Bu arada Henry Barkey'in oturduğu yerin biraz ilerisinde sehpada laptopu vardı. Bir laptopunun yanına gidip bir kanepeye geliyordu. Devamlı bir hareket halindeydi." dediği kaydedildi.
"Darbe girişimi için 'teğet geçti' dedi"
S.J., Henry Barkey'e "Bu yaşanan olaylar bizim için bir felaket, siz ne düşünüyorsunuz, bu yaşanan olay sizce ciddi mi" diye sorduğunu belirterek, Türkçe olarak aldığı yanıtı şöyle aktardı:
"Bu olay çok ciddiydi ve teğet geçti."
"Toplantılarına ve yemeklerine devam ettiler"
Grubun darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz, 16 Temmuz ve 17 Temmuz yarım gün toplantı halinde olduğunu belirten S.J., şunları anlattı;
"Ancak bunca olayların akabinde bu grubun toplantı salonuna geçerek toplantı yapmaları ve orada kalmaları beni inanın şaşırttı. Çünkü bir ülkede darbe olduğu zaman eğer o ülkede yabancı iseniz benim bildiğim bir an önce ülkeyi terk etmek gerekir. Ben böyle bir durum ile karşılaşsam ilk önce en yakın havaalanına gidip o ülkeyi terk etmeye çalışırdım. Ancak bunlar hiçbir şey olmamış gibi toplantılarına, yemeklerine devam ettiler. Bu beni çok şaşırttı. Bu grup 17 Temmuz 2016 günü saat 13.00'de verilen öğle yemeği sırasında hotelimizden memnun kalıp kalmadıklarını sorduğumda, çok beğendiklerini seneye benzer bir toplantıda tekrar kullanabileceklerini söylediler."
Grup içerisinden birinin Sabiha Gökçen Havaalanı'nda bir problemin olduğunu söylediğini, Henry Barkey'in de kendisine dönüp gülümseyerek "Ne düşünüyorsun bu olayla ilgili" diye sorduğunu anlatan S.J.'nin, "Ben de ona gülümseyerek 'Ne desem komplo teorisi diyeceksiniz, o nedenle bir şey demiyorum" dedim. O da gülümseyerek başını salladı ve beni onayladı. Karşısında oturan eşi Ellen Laibson 'Bozuk bir saat bile günde iki defa doğruyu gösterir' dediğini kaydetti.
"Pensilvanya yazılı zili bıraktı"
Henri Barkey'e 'Amerika'ya mı döneceksiniz' diye sorduğunu anlatan S.J., bir iki gün daha İstanbul'da Taksim'de kalacağını, eşinin ise başka bir ülkeye gideceğini söylediğini aktardı. S.J. Barkey'in hotelden ayrılırken bıraktığı mesajı şöyle anlattığı öğrenildi:
"Adalar İlçe Emniyet Müdürlüğü'nden gelen görevliler bu grupla ilgili bilgi almak istediklerini söylediklerinde, Henry Barkey'in kendisini tanıtmak için bıraktığı kartviziti görevli arkadaşlara teslim ettim. İlçe emniyet görevlileri kartviziti inceleyince 'Pensilvanya imzası işte' dedi. Kartviziti alıp gittiler. Onlar gittikten kısa bir süre sonra F.Y. yanıma gelerek Henry Barkey'in giderken resepsiyon bankosu üzerinde Pensilvanya yazısı olan bir zili bıraktığını, kendisinin de bu zili dolaba kaldırdığını söyledi. Ben de zili getirmesini söyledim. Pensilvanya yazısını görünce tekrar ilçe emniyet görevlilerini arayarak Henry Barkey'in bıraktığı bir şey olduğunu, teslim etmek için karakola geleceğimi bildirdim."
"Darbe günü iki farklı adrese gittiler"
Öte yandan soruşturma kapsamında Henry Barkey ve eşi olduğu belirtilen Ellen Laibson'un 15 Temmuz 2016 tarihinde saat 10.45 sıralarında Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nden giriş yaparken görüntüleri de dosyaya girdi. Barkey ve Laibson burada bir taksiye binerek havaalanından ayrıldı. Taksi şoförü M.U. ifadesinde Barkey ve Laibson'u farklı adreslere bıraktığını söyleyerek, şunları anlattığı kaydedildi:
"Araca bindikten sonra erkek olan şahıs 'Akatlara gideceğiz' dedi. Yol boyunca benimle hiç konuşmadılar. Aralarında İngilizce konuşuyorlardı. Etiler Akatlar'a geldiğimde erkek yolcu bana yolu tarif ederek Karanfil Köy Mahallesi'nde bulunan bir sitenin önünde otoparkta durmamı söyledi. Aracı durdurarak aşağı indi. Küçük valizi alarak yanımızdan ayrıldı. Kadın yolcu bana hitaben 'Anadolu Hisarı'ndaki bir siteye gideceğini söyledi. Bana yolu kendisi Türkçe tarif etti. Onun tarifiyle siteye gittik. Site içinde önceden telefonla aradığı kadın yardıma geldi ve valizi aldı. Kendisi taksi ücretini ödedi ve oradan ayrıldım. Bu şahıslar kendi aralarında İngilizce konuşuyorlardı. Ancak ne konuştuklarına dikkat etmedim. Kadın bana yol tarifini yaptığında Türkçe konuşuyordu ve iyi derecedeydi. Hatta erkek ve kadın yolcu her ikisinin de Türkçesi çok iyi olduğu için Türk vatandaşı olduklarını düşündüm. Neden araba içinde İngilizce konuştuklarını anlayamamıştım."
Yorum Yazın