Sedat Peker'in köşe yazısı
Kıymetli dostlarım,
Fetocuların ülkemiz ve insanlık için hizmet hareketi değil de tam aksine bir zehirleme hareketi olduğunu maalesef ki ilk anlayan insanlardan biri ben olamadım.
İlk anlayanlar; Bedrettin Dalan, Cennetmekan Salih Mirzabeyoğlu, Cennetmekan Necmettin Erbakan Hoca, Sayın Semih Tufan Günaltay, Sayın Doğu Perinçek ve bazı başkaca insanlardı. Birçok konuda ilk öngörü sahibi şahsım olabilse de maalesef ki bu konuda o şerefe nail olanlardan biri olamadım.
Aksine o yıllarda bana sorulsaydı, ‘’İyi insan tanımına örnek hangi grupları gösterirsin?’’ diye. Vallahi Türk ülkelerinde açtıkları okullardan dolayı fetocuları da gösterirdim herhalde. Herkese oluşturmaya çalıştıkları sahte alçak gönüllülük imajı için abi diyen, dünya malıyla işleri olmayan, görüntülerinin altında aslında bir iyilik hareketi değil asrın en büyük kötülük hareketi olduklarını en başta anlayabilenlerden birisi maalesef ki ben olamadım.
Bir dostum bana; ‘’Bu insanların tehlikeli olduklarını ne zaman anladın Reis? Bunlarla her ne pahasına olursa olsun mücadele etmek gerektiğine ne zaman karar verdin?’’ diye sorduğunda ona şöyle bir cevap vermiştim; ‘’Bunlarla ilgili 1999 yıllında, iç dünyamda çok ciddi sorgulamalar yapıyordum. Bu sorgulamalarımı yakın çevremdeki bazı arkadaşlarımla da gizli gizli paylaşıyordum. 2003 yılında Cennetmekan Necip Hablemitoğlu’nu şehit ettiklerinde artık kararımı net olarak vermiştim.’’
Son olarak; ‘’Vatanseverim diyorsak, milliyetçiyim muhafazakârım diyorsak bunlarla ölümüne mücadele etmeliyiz!’’ dememe sebep olan şey ise Mavi Marmara gemisinde 17 yaşında şehit edilen Furkan kardeşimizin şehadetidir. Öyle ya bizler 17 yaşında çocuğumuzu bir yere yollarken; ‘’Falanca abin de seninle gelsin.’’ deriz. Bunu dememizin sebebi; ‘’Olur ya sokaklarda iti var kopuğu var.’’ gerçeğidir. Biz 17 yaşındaki çocuğumuzu gece dışarı yalnız yollayamazken Cennetmekan Furkan kardeşimiz bir başına bir gemiye binerek Gazze’de Müslümanların uğradığı sıkıntıları aşmak, ambargoyu delmek amacıyla başka bir kıtaya giderek şehit oldu. Tüm dünya da buna şahit oldu. Ülkemizin neredeyse tamamı yeşil kart almak için birçok şeyi yapmaya razıyken bu kardeşimizin ek olarak da Amerikan vatandaşlığı vardı. Ancak o Miami’deki gece kulüplerini değil mücadeleyi seçmişti.
O dönem cezaevindeydim ve bu olayı televizyonda seyrederken ruh dünyam çok ama çok üzüntülüydü. Ancak dünyanın her yerinde Mavi Marmara Şehitleri için yürüyüşler başlayınca; ‘’Belki de başta Furkan kardeşimiz olmak üzere diğer şehitlerimizin şehadeti bunun içindir. Dünyadaki uyuyan 1,5 milyar Müslümanı uyandırmak içindir.’’ dedim.
Bir taraftan böyle düşünüp kendimi sakinleştirmeye çalışırken, fetönün televizyonlardaki açıklamalarını gördüm. ‘’Otoriteden izin almadan oraya gidilmemesi gerekirdi!’’ diye üst perdeden bir çıkış yapıyor, dünyanın her ülkesindeki okulları ve kuruluşlarıyla da yükselen Müslümanların tepkisini yavaş yavaş söndürüyordu.
Tüm bunları anlattıktan sonra soruyu soran arkadaşa şu cevabı verdim; ‘’İşte bu olay bana bu dünya var olduğu sürece fetoculerle savaşmam gerektiğini öğretirken zamanla da adeta beynimin içine silinmeyecek bir şekilde nakşetti.’’
Mescid-i Aksa davamız için, Ortadoğu bataklığında ne işimiz var diyen Muharrem İnce ve İyi Partililere inat Cumhur İttifakını ölümüne destekleyerek, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı ilk partili Cumhurbaşkanı olarak seçtirmeliyiz.
BİR UMUTTUR YAŞAMAK
REİS SEDAT PEKER
Yorum Yazın