Abdurrahman Dilipak'ın köşe yazısı
Mart sonunda seçim var. Yerel yönetim seçiminden AK Partinin oy kaybederek çıkacağını düşünen çevreler, kolları sıvamış bekliyorlar. Parti içi ve dışı muhalefet, en azından AK Partinin bu seçimlerden oy kaybederek çıkmasını sağlamak için her türlü işbirliğine açıklar. İstanbul ve Ankara’nın AK Partiden alınması psikolojik açıdan çok önemli. Ardından büyük şehirlerde AK Partiye yüklenecekler..
AK Parti seçimi kazanmak istiyor, diğer partiler kendi adlarına bir zafer beklemiyorlar, onların tek bir zafer hayalleri var o da AK Partinin seçimden zayıflayarak çıkması. Yani kendi zaferleri diye bir beklentileri yok.
Nitekim sırada başkanlık ve milletvekilliği seçimi var. Tabi bu seçim için 2023’ü beklemek gerek. Yani yeni bir seçim sürecinin başlaması için 4 yıl gibi bir zaman var. Ve 2025! Dijital devrim.
Birileri AK Partinin yerel seçimlerden güç kaybederek çıkması durumunda, ekonomik, sosyal, siyasal baskılarla seçim tarihini erkene aldırabileceklerini düşünüyorlar..
11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, yerel seçimlerden sonra bir durum değerlendirmesi yaparak 55 milletvekiliyle yeni bir parti kuracağı ileri sürülüyordu. Gül ve çevresi bu iddiaları yalanladı. İddiaya göre yeni oluşum AK Parti, CHP, İyi Parti ve MHP’den milletvekili transferleri yapabilirdi. Hatta HDP’den de.. Bu durum da tabi ki parlamento aritmetiği altüst olacaktı.
Ocak başında yeni bir iddia gündeme geldi. Yeni haber, yalanlanan iddianın sıcaklığını koruduğunu ve gerçek olabileceğini gösteriyor. Haber şöyle: “Gündemi sarsan iddia! ‘MHP’den ihracı istenen milletvekili, Abdullah Gül’ün partisine katılacak’. İYİ Parti’nin, Emeklilikte Yaşa Takılanlar önergesine destek verdiği için, MHP Grup Başkanvekili görevinden alınan MHP Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Abdullah Gül’ün 55 milletvekili ile birlikte kuracağı iddia edilen yeni partiye geçeceği öne sürüldü.”
İddia sahiplerinin kapalı kapılar arkasında dile getirdikleri iddialar şöyle: Deniyor ki, Gül seçim sonuçları ve toplumdaki rahatsızlık konularını öne çıkartarak Anadolu turuna çıkacak. Eski yol arkadaşları, eski bakanları da yanına alıp dert dinleyecek, çözüm taleplerini toplayacak. İşlerin niye ve nasıl bu hale getirildiğini anlatacak. Ve dün Erdoğan’ın en yakınındaki bazı isimler, geçmişte yaşanan “yanlışlar”ın nasıl olduğunu, niye bazı sorunların çözülemediğini anlatacaklar. Bu iddialar yalanlansa da, birileri ısrarlı. Kapalı kapılar arkasında bu iddialar dillendirilmeye devam ediyor. AK Parti içinde birkaç gruptan söz ediliyor.
Bu çevreler diyorlar ki, kademe kademe Davutoğlu da, Babacan da, dün Erdoğan’ın yanında olup da, daha sonra ayrılan / ayrılmak zorunda bırakılan siyasiler, bürokratlar, iş adamları da bu kervana katılacak. Sadece “gayrimemnunlar ordusu” olması diye yeni isimler de eklenecek bu kervana. Bazı kanaat önderleri, STK liderleri, akademisyenler de destek verecek bu çıkışa.
Ardından halktan gelen talepler, eleştiriler, memlekete sahip çıkma çağrıları, medya desteği ile yola devam edilecek. Daha önce Ankara’da oluşturulan PAMbenzeri bir oluşumla, birkaç eğilimi bir araya getiren bir anlayışla, dışarıdan da destek alarak yola revan olunacak. Hareket 2019 ortalarında bir aksiyon olarak başlatılsa da, Anadolu’daki örgütlenme çabalarının ardından 2019 sonuna doğru ete kemiğe bürünebilir.
Bakın bunlar şimdilik sadece bir iddia. İddianın muhatapları bu iddiaları doğrulamıyor. Ama bu “söylentiler”in toplumda bir karşılığı da yok değil.
Bu arada, FETÖ’cüler de boş durmuyorlar. Onlar da suret-i haktan gözükerek bu konuda yangına körükle gidercesine bu tartışmaları körüklemeye devam ediyorlar.
Talat Atilla, 17 Aralık 2018’da Milliyet’te “Abdullah Gül’ün, önemli bir siyasetçinin lojistik desteği, bir medya patronunun yol göstericiliği, tanınmış iki STK başkanının mıntıka temizliği ve bakanlık yapmış vekillerin de olduğu grupla Erdoğan›a ‘siyasi operasyonlara› hazırlandığı bilgisini aldığını” yazdı.
Bu anlamda yurt dışı temasları için bir grup eski ve muvazzaf diplomat da devrede olacak.
Gül “ağır abi” rolünde ortaya çıkabilir. Yeni oluşum bütün partilerden oy alsa da, mesela CHP erken bir seçim için Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığını destekleyebilir ve yanında CHP ve diğer eğilimlerden yakın çalışma arkadaşları seçebilir.
Tabi burada MHP’nin durumu kilit bir role sahip. Eğer yeni oluşum, daha ilk günden 55 milletvekilini yanına alırsa ki, bugünkü kabine de bile, grupta ciddi ağırlığa sahip bakanların olduğu ve bunların varlığının parti içinde rahatsızlıklara sebep olduğu iddialarını da aklınızda tutacak olursanız, bu konuda Mecliste dengelerin altüst edilmesinin zor olmadığı hemen anlaşılacaktır.
Mesela seçimden sonra Cumhur İttifakı dağılır, MHP bu yeni oluşuma yaklaşırsa ne olacak? AK Partideki gayrimemnunlar ve kendilerine yeni bir sığınacak yer arayanlar, küfesini doldurup, korunaklı bir mekân arayanlar için bu yeni oluşum cazip hale gelebilir.
Ben Erdoğan’ın besleyip semirttiği o adamların böyle bir durumda kendine vefa göstereceklerinden çok emin değilim.
Kuşkusuz geleceği yalnız Allah bilir. Gün doğmadan neler doğar. Herkesin bir hesabı var, Allah’ın da bir hükmü var. Galip olacak olan da O’nun hükmüdür. Mekerallahu!
Ama birilerinin böyle bir hesapları olduğunu bilelim. Bu planları yapan içeride ve dışarıda önemli merkezler var. Tek senaryo da bu değildir eminim. Bütün ihtimallere göre senaryolar hazırlamışlardır.
Hele şu seçimler zamanında, doğru düzgün bir yapılsın, sonuç ne onu bir görelim. O zamana kadar görelim hele, kim öle, kim kala.
Birilerine göre, Abdullah Gül, bu süreçte yeniden cilalanıp, parlatılacaktır. Partiden o gitmemiş, gitmeye zorlanmıştır. O bir komplonun kurbanı olmuştur. Mağduriyeti söz konusudur. O kurucusu olduğu partinin kuruluş ilkelerine sadık kalarak yoluna devam etmektedir. Ama birileri partiyi kuruluş ilkeleri doğrultusundan saptırarak sahiplenmeye çalışmıştır. Birileri partiyi ele geçirmeye çalışmıştır. Böyle diyecekler. FETÖ böyle bir oluşumdur işte. “Erdoğan’ın çevresini birileri kuşatarak onu yanlış bilgilendirerek yanlış kararları alınmasına sebep olmuşlardır” diyecekler. Minareyi çalan kılıfını hazırlayacaktır.. Yoksa doğrudan Erdoğan’a karşı cephe alacaklarını sanmam. Erdoğan adı üzerinden tartışmaların yoğunlaşması, giderek artması da bana göre hayra alamet değil.
Durum bu. Bilginiz olsun istedim. Selam ve dua ile.
Yorum Yazın