Milat gazetesi yazarı Selahattin Gezer'in köşe yazısı
Keşke yüreğimize kardeşlik Aksa;
Anlayış aksa, merhamet aksa, cesaret aksa…
Üç elif gibi omuz omuza versek,
Biz öyle dağınığız ki ve zulüm devam ediyor…
Cezamız bir olmamak, boyunduruğu kabul etmek…
Ah bir kendimize gelsek, ölümün cesaretlisini seçsek…
Öyle toparlansak ki; tüm zalimler ortadan kalksa…
Sevgili Psikoloğum Bediüzzaman: “Evet, tevhid-i imanî, elbette tevhid-i kulûbu ister. Ve vahdet-i itikad dahi, vahdet-i içtimaiyeyi iktiza eder.” diyor. Gel gör ki kalplerde birliği bozmak için imanda birliği zehirlediler… İmanda birlik olmayınca kalpler bir olmuyor ve katil devlet İsrail, milyonlarca Arap dünyası önünde, bir avuç Filistinliye tarifi imkânsız zulüm yaşatılıyor…
Asr-ı Saadetin torunları, saadeti, huzuru unutsun diye, dessas İngiliz, dessas planlar ile ırkçılık ve mezhepçilik tuzağına düşürmüş… İran aynı mezhep hastalığı ile Ehl-i Sünnete ve kendisini Müslüman eden Hz. Ömer'e düşman edilmiş. Selahaddin Eyyubi'nin torunları ise başka türlü türlü oyunlar ile meşgul edilmiş, geriye Asrı Saadetin çocuklarına ve Evladı Resul'e gereken muhabbeti ve hürmeti duyan ve Kürtler ile kardeş olmaktan hoşnut ve razı olan bir Osmanlının çocukları kalmış; Filistin'i dert edinen ve İslam birliğini arzulayan. Oysa Asr-ı Saadetin çocukları, Selahattin Eyyübi'nin çocukları ve Alpaslan'ın çocukları imanda birliği ve kalplerde birliği sağlamış olsa (İnşallah sağlanacak) Haçlı ve Siyonizm'in haddine mi Filistin kan ağlasın, Filistin domuzlara oyuncak olsun.
Evet, imanda birlik, kalp birliğini, itikat birliğini, sosyal ve duygu birliğini ve peşine zaferleri getirir… Niye birlik olmayalım ki? Bakın nasıl devam ediyor Bediüzzaman: “Meselâ, her ikinizin Hâlıkınız bir, Malikiniz bir, Mâbudunuz bir, Râzıkınız bir—bir, bir, bine kadar bir, bir.
Hem Peygamberiniz bir, dininiz bir, kıbleniz bir—bir, bir, yüze kadar bir, bir.
Sonra köyünüz bir, devletiniz bir, memleketiniz bir—ona kadar bir, bir.
Bu kadar bir birler vahdet ve tevhidi, vifak ve ittifakı, muhabbet ve uhuvveti iktiza ettiği ve kâinatı ve küreleri birbirine bağlayacak mânevî zincirler bulundukları halde, şikak ve nifâka, kin ve adâvete sebebiyet veren örümcek ağı gibi ehemmiyetsiz ve sebatsız şeyleri tercih edip mü'mine karşı hakikî adâvet etmek ve kin bağlamak, ne kadar o rabıta-i vahdete bir hürmetsizlik ve o esbab-ı muhabbete karşı bir istihfaf ve o münasebât-ı uhuvvete karşı ne derece bir zulüm ve i'tisaf olduğunu, kalbin ölmemişse, aklın sönmemişse anlarsın.”
Bu birliğe her Müslüman'ın ihtiyacı var; ileride Filistin olmamak için, Suriye, Irak ve Myanmar olmamak için… Madem Allah'ımız bir, kitabımız bir, Peygamberimiz bir parçalamak ve bölmek için ırkçılığı ve mezhepçiliği kullanan alçaklara inat, sadece bu üç önemlimiz ne diyor, ona bakıp, sağlamca toparlanıp Mescid-i Aksa ve tüm yaralarımızı onunla tedavi etmeliyiz... Allah, Kur'an ve Efendimiz bir olmamızı emrediyor, uyanık olmamızı emrediyor… Yetmez mi?
Biz birlik olmayınca; katil İsrail, terörizmle mücadele bahanesi ile Müslüman katlediyor... Asıl kendisiyle mücadele etse ya; çünkü kendisi terörist, kendisi dünyanın başına bela!
Yine biz birlik olmayınca; hırsız Avrupa, hırsız Amerika, Afrika'yı sadece talan etti ve sömürdü... Geride kan ve gözyaşı bıraktı… Bu alçakların zulmünü ve tahribini ise sadece Türkiye tamir ediyor…
Yorum Yazın