Anayasa Mahkemesi’nin PKK’ya destek bildirisine imza attıkları için yargılanan akademisyenlerle ilgili verdiği “hak ihlali” kararını değerlendiren Gazeteci Yazar Ardan Zentürk, AYM’nin millete karşı işlenmiş olan bir suça ortak olduğunu yazdı. Zentürk, “Savaşın ortasında Türk milletine karşı yayınlanmış, ülke topraklarını savunan ulusal güçleri katliamcı olarak yaftalayan bir metnin imzacılarına gösterilen bu “liberal şefkat” bir kırılma noktasıdır.” dedi.
Anayasa Mahkemesi (AYM)’nin PKK bildirisine imza atan akademisyenlerle ilgili verdiği “hak ihlali” kararına yönelik tepkiler sürerken,Gazeteci Yazar Ardan Zentürk AYM’yi sert şekilde eleştiren bir yazı kaleme aldı. Zentürk bugünkü makalesinde, “Emperyalist işbirlikçiliğinin eline silah tutuşturulmuş teröristten ibaret olduğunu mu sanıyorsunuz, 70 yıllık vesayetin el altında tuttuğu çok adam var bu ülkede” derken, “Bu, yeniden Kuvvayı Milliye ruhuyla sürdürülen istiklal mücadelesinin hançerlenmesinin kolaylığını göstermesi bakımından önemlidir.” ifadelerini kullandı.
Emperyalizmin zaman ayarlı hedefi belliydi
Zentürk makalesinde, “Emperyalizmin planı, iyi hazırlanmış, detaylandırılmış, zaman ayarlı ve hedefi belliydi: Rojava diye adlandırdıkları Haseke-Cerablus hattında şekillendirilmiş ‘terör koridorunu’ Türkiye topraklarına taşımak. Bu Cizre-Kilis hattının tamamının Suriyelileşmesi, vatan topraklarının ‘özyönetim’ lafı altında Siyonist bağlantılı başka bir iradenin eline geçmesi demekti. Kobani dedikleri Ayn el-Arab, planın başlangıç noktasıydı, DAEŞ kuşatmasına karşı yürütülen ‘sözde efsane’ direniş (!), ancak Türkiye’nin aktif katkısı ve Peşmerge’nin oraya intikaline izin vermesiyle bir noktaya varabilmişti.”ifadelerini kullandı.
FETÖ’nün ihaneti sonradan anlaşıldı
Siyonist plan doğrultusunda Selahattin Demirtaş’ın Kobani için ayaklanma çağrısı yaptığını ve 7-12 Ekim 2014 tarihleri arasında 50’den fazla masumun ölümüne neden olduğunu hatırlatan Zentürk, şöyle devam etti:
“Aynı dönemde, Amerika’nın PKK’ya verdiği silah, mühimmat ve bombaların Türkiye’ye girdiğini, FETÖ’cü subay ve emniyet amirlerinin gözleri önünde ‘mevzilere yerleştirildiğini’ çok sonra fark ettik. Hendekler-barikatlar hazırdı. Amerikan silahları ellerindeydi. Batı’dan gelmiş paralı askerler bile yanlarındaydı, Türkiye’ye içerden saldırdılar. Devlet, 2015 Temmuz sonu itibariyle, PKK’nın ucuz savaşçı olarak kullanıldığı bu emperyalist saldırıyı püskürtme kararlılığıyla harekete geçti.
Tam 793 vatan evladını “hendek-barikat savaşları”nda şehit verdik. Bu vatan evlatlarının önemli bir bölümünün, planlanmış işgal amaçlı askeri darbeye psikolojik zemin hazırlama emri almış alandaki FETÖ’cü subaylar tarafından resmen ateşe atıldığı sonradan anlaşıldı.”
Bir ihanet belgesi ve akademisyenler (!)
PKK’nın hendek saldırıları sürecinde 1.128 sözde akademisyenin imzaladığı sözde barış bildirisiyle karşılaşıldığını belirten Zentürk, yazısını şöyle sürdürdü:
“Emperyalist işbirlikçiliğinin eline silah tutuşturulmuş teröristten ibaret olduğunu mu sanıyorsunuz, 70 yıllık vesayetin el altında tuttuğu çok adam var bu ülkede…
Mideniz kaldırır mı, bilmem, o bildiriden kısa notlar:
Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte (…) Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını…
Savaşın orta yerinde PKK’ya tek kelime etmeden, vatanını savunanları katliamcı ilan eden bir metin… Savcılar gereğini yaptı, ama Anayasa Mahkemesi, adlarına nedense “barış akademisyeni”(!) denilen aslında emperyalist savaşın işbirlikçisi olan bu şahısların başvurularını haklı buldu, ‘hak ihlaline’ karar verdi!..”
AYM bu kararıyla millete karşı işlenmiş bir suça ortak oldu
Zentürk, AYM’nin verdiği bu kararlar millete karşı işlenmiş bir suça ortak olduğunu vurgulayarak, makalesini şöyle tamamladı:
“Mahkeme Başkanı Zühtü Arslan’ın (kendisini FETÖ’nün emniyete hakim olduğu dönemde Polis Akademisi’nin Başkanı ve FETÖ’cü yayın organı Zaman’da yazıları yer alan, Fetullah Gülen’in internet sitesinden de ‘Polis Akademisi’ne Liberal Başkan’ başlıklı yazıyla övülmesiyle tanıyoruz, bu portreye rağmen, 2012’de Abdullah Gül tarafından üyeliğe atandı) 2 oyunun ağırlığıyla bu kararın alındığı biliniyor.
Savaşın ortasında Türk milletine karşı yayınlanmış, ülke topraklarını savunan ulusal güçleri katliamcı olarak yaftalayan bir metnin imzacılarına gösterilen bu “liberal şefkat” bir kırılma noktasıdır.
Bu, yeniden Kuvvayı Milliye ruhuyla sürdürülen İSTİKLAL MÜCADELESİNİN hançerlenmesinin kolaylığını göstermesi bakımından önemlidir.
Örnek, emperyalizmin kuşatmasına karşı sürdürülen kararlı mücadelenin tüm alanlarda örgütlü olması gerektiğini bir kez daha gösterdi.
FETÖMETRE’yi sivil bürokrasi ve yargıya uygulayın diye yıllardır tepinip duruyoruz...
Buyrun…”
Yorum Yazın