Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında önemli açıklamalar yaptı. Erdoğan, CHP kontrolündeki İş Bankası için de, "İş Bankası, hazinenin malı olacak" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de düzenlenen AK Parti Grup Toplantısında gündeme dair çok önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
"AK Parti seçimden seçime millete giden değil, her gün milletle birlikte olan bir partidir. Bizim için esas olan milletimizin gönlünü kazanmaktır. 16 yılda yaptığımız çalışmalarla ülkemize sınıf atlattık.
Türkiye’ye diz çöktürmeye çalışanlara meydanın boş olmadığını gösterdik. Mahalli seçimleri atlattıktan sonra önümüzde 4.5 yıllık kesintisiz bir icraat dönemi olacak. Bu yılın sonunda satın alma paritesine göre ülkemizi 13. Sıradan 12. Sıraya yükseltmiş olacağız. Milletimizin bu fırsatı 31 Mart’ta bize bir kez daha tanıyacağına inanıyorum. 31 Mart seçimleriyle ilgili hazırlıklarımızı tamamladık, sahaya indik.
"Bu takvimi 1994'ten başlatacağız"
Seçim kampanyamızı resmen başlatmış olduk. Ana fikri milletimizin gönlüne girmek oluşturuyor. AK Parti’nin geleceği ile ülkemizin geleceğini asla farklı görmediğimizi anlatacağız. Türkiye büyürse gelişirse, zenginleşirse bizim de daha büyük hayaller kurmaya cesaret bulacağımızı tüm kalplere nakşedeceğiz. Ayrıca AK Parti’nin 16 yıllık birikimine sahip çıkacağız. Belediyecilik söz konusu olduğunda bu takvimi 1994’ten başlatacağız. Tevazu ile samimiyetle milletimizin hizmetine talip olduğumuzu ortaya koyacağız. Kibrin, büyüklenmenin, efelenmenin, hizipçiliğin, arsızlığın, yolsuzluğun, israfın, adaletsizliğin yeri olmadığını kendi yaşantımızla milletimize göstereceğiz. İnsana ve tüm canlılara, çevreye, tarihe, sanata, vicdana uygun şehircilik anlayışıyla belediyeleri nasıl yöneteceğimizi paylaşacağız.
Seçim manifestosu
Şehir planları uzun vadeli hazırlanacak. Birilerinin siparişi üzerine değil adaletli şekilde hazırlanacak. Altyapı ve ulaşım sorunları tüm şehirlerimizde kökten çözülecek. Kentsel dönüşüm çalışmaları bölgelerin özelliklerine göre gönüllülük esasına göre yapılacak. Şu anda büyükşehirlerimizi devasa ihtiyaçlarının olduğunu açık, net gördük. İzmir’de Karabağlar için çok güzel bir yer diyebilir miyiz. Orada bir kentsel dönüşüme ihtiyaç yok mu? Bugüne kadar gelenler buna çanak tuttular.
Yatay şehirleşme ile örnek yerleşim alanları kurulacak. 50 kat binalarda yaşayanların birbirinden haberi var mı? Komşuluk hukuku var mı? İnanın yan dairedeki ölüyor haberleri yok. Peki bizim tarihimiz böyle mi?
Bu tür yerlerde terör yaygınlaşıyor. Biz bunlara fırsat veremeyiz. Modern şehircilik anlayışı ile bu adımları atarsak şehirleşme anlayışını hakim kılacağız. Benzersiz şehirler anlayışı ile şehirlerimiz kendi hikayelerine uygun şekilde geliştirilecek. Akıllı şehirler uygulamaları ile teknolojinin tüm imkanları sunulacak. Çevreye saygılı şehirler… Sosyal belediyecilik… Doğrudan insana dokunan hizmetler yaygınlaştırılacak.
"Yan dairedeki ölüyor haberleri yok..."
Yatay şehirleşme ile tabiatla bütünleşen örnek yerleşim alanları kurulacak. 50-60 kat binalarda yaşayanların birbirinden haber var mı? Yan dairedeki ölüyor haberleri yok. Peki bizim tarihimiz öyle mi? Biz sokağımızda karşımızdaki komşularımız ben kirlendiğim zaman yıkıyor beni, giydiriyor anneme teslim ediyor. Komşuluk böyleydi. Çocuklar arasındaki hukuk da böyleydi. Dev rezidanslarda, binalarda çocukların birbiri ile hukuku var mı? Hepsi birer kibir abidesi. Birbiriyle tanışmak konuşmak yok. TOKİ başta olmak üzere yatay şehirleşme anlayışı ile oluşan binalarda yaşayanların birbiriyle hukukunu zenginleştireceğiz.
Halkla birlikte yönetim ilkesi… Ne yapılıyor ne ediliyor bundan oradaki muhtarlar, STK'lar hepsi haberdar olacak, adımlar ona göre atılacak. Tasarruf ve şeffaflık hassasiyeti. Değer üreten şehirler… Her alanda hayat kalitesini yükseltecek yaklaşımlar geliştirilecek. Kupon yerleri süpürmek suretiyle değil, değer üreten yapılaşmalar ister istemez kendisindeki değerle alıcısını da bulacak.
Artık süreç kısalıyor. 55 günümüz var. Bu süre içinde tüm belediye başkan aday arkadaşlarımız, belediye meclis üyesi olarak belirlenecek arkadaşlarımız sokakta halkımıza bunları anlatmalı. Belediyecilik deyince akla AK Parti gelir bunu anlatacağız. Biz gerçekleri anlatacağız. İlk defa oy kullanacak genç evlatlarımız nereden neler yapıldı bunlardan haberleri yok. Bilsinler ki oylarını kullanırken ben böyle bir belediyecilik arıyordum işte bunu bulduk dedirtelim.
"Türkiye büyük bir saldırıya maruz kalmıştır"
Ekonomide her dönemde AK Parti iktidarlarının nasıl başarı grafikleri çizdikleri ortada. Bugün de milletimizin başta gelen sıkıntıları arasında ekonomik konuların geldiğini biliyoruz. Ekonomik dalgalanma ülkemizin kendi iç dinamiklerinden değil Türkiye bir büyük saldırıya maruz kalmıştır. Türkiye bu saldırı dalgasını da kısa sürede etkisiz hale getirmiştir. Ekonomideki kayıplarımız terör gibi can kaybı değil para kaybıdır. Biz de Ağustos ayından beri yaşadığımız ekonomik dalgalanmanın günlük hayattaki olumsuzluklarını azaltmak için çalışıyoruz. Fiyatı dövize bağlı olduğu için faturaları yükselten elektrik ve doğalgazda yılbaşından itibaren yüzde 10 indirime gittik. Muhataplarımız bunları konuşuyor mu? Neyi konuşuyor? Çarşıda pazardaki domatesi, biberi… Harcamaya baktığınız zaman hangisinin daha yüksek olduğu ortada… Asgari ücreti 2020 TL’ye yükselttik. Yatırımı ve istihdamı teşvik etmeye yönelik daha önce başlattığımız uygulamaları uzattık.
"Bunlar kıyamet alameti..."
İhracatta tarihi bir rekora geldik. Bay Kemal bunları bilir misin? Nereden nereye geldik haberin var mı? Ocak’ta yıllık ihracatımız 168.8 milyar dolara çıkarken dış ticaret açığımız da 48.5 milyar dolara indi. Bunları konuşmak, anlatmak bizim görevimiz. Bunu bay Kemal anlatmaz. Onunla dirsek temasında olanlar anlatmaz. Hele hele Kandil’le iş tutmuş olanlar anlatmaz. Kandil’le iş tutanlarla CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi iş tutuyor. Bunlar kıyamet alameti. Nereden nereye geldik.
CHP ve onun uyduları haline dönüşmüş kimi çevreler bu onurlu duruşu sergileyemedi, alçak bir fırsatçılık peşine düştüler. IMF’ye gidenlerin kim olduğu belli. Türkiye 2013 yılı Mayıs ayında IMF defterini kapatmıştır ve bir daha da açmayacaktır. O SSK genel müdürü iken SSK’yı nasıl batırdıysa Allah onlara böyle bir fırsatı vermez zaten. Türkiye IMF defterini kapatmıştır ve bir daha da açmayacaktır.
İş Bankası mesajı
Hayatı yalan. Cezalar arka arkaya geliyor. Kendisi ödeyemiyormuş. İş Bankası masada bunu unutmayın. Gazi Mustafa Kemal’in İş Bankası’nı CHP’ye değil Hazine’ye tahsisi vardır. Bu İş Bankası Hazine’nin malı olacaktır. Bu parlamento bu tarihi kararı da alacaktır. CHP oradan para almıyormuş. 4 tane üyen onun yönetiminde. Orada ne yapıyorlar, sadece ellerini mi kaldırıp indiriyorlar.
CHP iktidara gelse ilk yapacağı iş ülkemizi götürüp IMF’ye teslim etmek olacaktır. Venezuela'da ülkenin seçilmiş başkanının görevden uzaklaştırma girişimine içten içe destek verirler. Aynı şeyin ülkemizde yaşanmasını isterler. Bay Kemal saat 23.15’de Atatürk Havalimanı'nda darbecilerle anlaşıyor, konuşuyor doğru tankların arasından Bakırköy Belediyesi’ne gidiyor.
Bunlarda millilik yok, yerlilik yok, dayanışma diye bir şey yok. Bunlar Bölmek, parçalamak yutmak anlayışının bu ülkedeki varisleridir. Sayın Bahçeli ile birlikte o birliği bizler de Cumhur ittifakı ile daha da geliştirdik. Özellikle cumhur ittifakını daha da güçlendirmemiz gerekiyor. Cumhur ittifakı pazara kadar olmasın, mezara kadar olsun.
"İYİ Partililer mutlaka görüyorlardır"
CHP ve onunla aynı kayığa binerek bir meçhule doğru yelken açan diğer partiler adına da üzüntü duyuyorum. İYİ Partililer 12 Eylül’ün zalim başsavcısına yapılan güzellemeleri mutlaka görüyorlardır. Karşımızdaki muhalefetin vizyonu geçen seçim soğan patatese, bu seçimde patlıcana umut bağlayacak kadar kısırdır.
Vatandaş 'biraz daha bağır' diyor...
Vatandaş, bu marketlerin fiyatları birbirini tutmuyor, bunlara bağırıp çağırdınız ama biraz daha bağırın diyor. Dün kabine toplantısında bunları konuştuk. Bazı çalışmalar geliştireceğiz. Ama buradan da yine söylüyorum. CHP ve avanesi başta olmak üzere Ağustos ayındaki sıkıntının ardından ellerini ovuşturarak ülkemizin yere düşmesini bekleyenler hüsrana uğramıştır.
Niye? Üreticiden tüketiciye kadar aradaki komisyonlar var ya vurgunu bunlar vuruyor. Arada bir tane komisyoncu yok, bir iki üç dört beş. Her istasyonda bu fiyatlar artıyor. Herkes kârını alıyor. Bu işte çok farklı adımlar atmak suretiyle inşallah üreticiden çıktığında, üretici halinden alıp, tüketici haline gelen süreçte direkt aracı koymadan halka ulaşmasını sağlamak ve en uygun fiyatla vatandaşımıza ulaştırmak gayreti içerisinde olacağız.
"Fiyatlara ayar çekme kararı aldık"
Ben buradan söylüyorum. Aynı şey biberiydi, patlıcanıydı, domatesiydi, patates de her şeyde bu fiyatlara gerekirse ayar çekme kararını aldık, adımlarımızı atacağız. Ben şimdi bir şey söyleyeyim, tanzim satışlar kurulmuştu. Belediyelerimiz vasıtasıyla bu adımları da atabiliriz, atacağız. Vatandaşımıza ucuz, sağlıklı ürünler vermeye mecburuz.
Suriye’de Irak’ta, Libya’da haktan ve haklıdan yana olduk. Arakan’da, Türkistan’da Kırım’da haktan ve haklıdan yana olduk. Hamd olsun bu duruşu sergileyebilecek imkana, birliğe, askeri, ekonomik güce sahibiz.
Ülkemize yönelik her ekonomik hamlenin bzie olduğu kadar karşımızdakilere de .çok ciddi maliyetleri çıkıyor. Tüm bu tartışmaların gerisinde çok daha büyük bir oyun ve hesaplar var. Suriye bu büyük dönüşümün en kritik yeridir. Suriye meselesini hayati bir yere oturtuyoruz. Türkiye’yi bu yeni emperyalist düzene boyun eğdirmeye çalışanlar taammüden ülkeye düşmanlık yapıyorlar. Ülkeye yabancılaşmış olanlara sadece yazıklar olsun diyoruz. Şu anda Venezuela'da olanlar. Venezüella senin eyaletin mi? Seçimle işbaşına gelmiş bir insanı nasıl burayı terk et git diyebilirsin. Hani demokrasi? Bu ne iştir? AB’nin de ne olduğu ortaya çıktı.
Bir taraftan demokrasi, sandık diyeceksiniz ondan sonra da cebren ve hile ile kalkıp hükümet devireceksiniz. Güçlünün haklı olduğu bir dünyayı biz kabullenmiyoruz. Haklının güçlü olduğu bir dünyayı kabulleniyoruz. Bu anlayışla yolumuza devam etmemiz lazım. Güçlülerin egemen olduğu yapı medeniyet anlayışımızın yapısı değildir. Türkiye, Suriye’nin toprak, siyasi bütünlüğüne saygılıdır. Yeni anayasa yağımı sürecini destekliyoruz. DEAŞ’a ve PKK, YPG’ye karşı çıkmamızın tek sebebi terör örgütleri olmasıdır. Meşruiyeti olan Suriyeli muhaliflerle oturup görüşüyor kendilerine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Güvenliğimizi sağlamanın tek yolu Suriye’de terör örgütlerinin kaynaklarını kurutmak. Onun için Cudi’de varız, Kandil’de varız ve olacağız. Suriyeli kardeşlerimize huzur ve güven içinde yaşayabilecekleri bir iklim sağlamış olacağız. Fırat’ın doğusu ve Münbiç Suriye gündemimizin en önemli konularıdır. ABD’nin bize verdiği sözlerin yerine getirilmesini bekliyoruz. Münbiç meselesi ortada bırakıldıkça rejimin bu bölgeye yönelik hevesi de kabarıyor. Bu bölgenin halkı Türkiye’nin güvencesinde kendi geleceklerine kendileri sahip çıkmak istiyor. Bize güveniyorlar bize. PKK, YPG’nin bölge halkına uyguladığı zulüm nedeniyle ülkemizdeki Suriyeliler evlerine dönemiyor. Askeri hazırlıklarımızı da sürdürüyoruz. ABD bize verdiği sözü tutmazsa kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.
"Teröristler çıkarılmazsa bekleme süremiz sona erer"
Sayın Trump’la bu konularda verimli, ve ümit verici görüşmeler yapıyoruz. Alt düzeydeki görüşmelerde aynı verimi elde edemiyoruz. Şu ana kadar önümüzde konulan somut bir plan yok. Sabrımız sınırsız değildir. Birkaç hafta içinde teröristler Münbiç’ten çıkarılmazsa bekleme süremiz sona erer. Kendi planlarımızı hayata geçirme hakkımız doğacaktır. Bıçak kemiğe dayandığında yapacağımız işler için kimseden izin almak ya da kimseye hesap vermek mecburiyetinde değiliz. Yaptırım listesi dahil hiçbir tehdit bizi bu yoldan çeviremez. Bölgedeki tüm aşiretler ne zaman geliyorsunuz bunu soruyorlar. Görüşmeleri yürüten arkadaşlara tüm bu talimatları açıkça verdim.
Yorum Yazın