Mültecileri almayarak denizlerde boğulmalarını seyreden Avrupa, doğal olarak yaşanan sığınmacı sorunları üzerinden Türkiye’ye operasyon çekmeye kalkıyor. Son 4 yılda 14 bin 281 göçmen hayatını kaybetti. Mülteciler geçmesin diye Macaristan-Sırbistan sınırına 175 kilometrelik jiletli tel örgü çektiler. 3.5 milyon Suriyeliyi kabul eden Türkiye’ye ders vermek ise kimsenin haddine değil.
Müslüman coğrafyada savaş ve kaosu körükleyen ülkeler bir yandan Türkiye’deki sığınmacılara ilişkin devlete akıl vermeye çalışıyor. Oysa ABD ve Avrupa’nın mültecilere nasıl davrandığını herkes çok iyi biliyor. Kimileri göçmen teknelerini kasten batırıyor, kimisi din değiştirmeye zorluyor; çocuklar ise ya organ tacirlerine satılıyor ya da fuhşa zorlanıyor.
İçişleri Bakanlığının düzensiz göçle mücadele kapsamında İstanbul başta olmak üzere çeşitli illerde başlattığı çalışma, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıları kendileri için tehdit gören bazı batılı devletlerin algı operasyonuna dönüştürüldü.
Mültecileri sınırlarından sokmamak için türlü yöntemler deneyen batılı ülkelerin geçmişi mazlum cinayetleriyle dolu. Suriye’ye asker ve istihbaratçı gönderip istikrarsızlığı körüklerken oldukça hevesli olan bu ülkeler, savaştan kaçan masum insanlara kapılarını daha ilk günden kapattı. İnsan haklarına dair ilkeleri hiçe sayanlar, kapılara yığılan mültecilere insanlık dışı davranmakta oldukça rahat davrandı.
Aylan bebek unutulmadı
Her yıl yüzbinlerce insan, Avrupa’ya ulaşmak için yeterli personeli ya da güvenlik donanımı olmayan bakımsız, eski teknelerle, ölümü göze alarak tehlikeli deniz yolculuklarına çıkıyor. Dünya, o botlardan birinde umuda yolculuğunu tamamlayamayan Aylan bebeğin yürek dağlayan fotoğrafını unutmadı.
Aylan Bebek’ten sonra da çok sayıda bebek aynı sona maruz bırakıldı. Sözde ‘daha iyi bir gelecek’ için Avrupa’ya doğru yola çıkan mülteciler daha karaya çıkamadan engellerle karşılaştı. Çoğu hayatını kaybetti. Sağ kalanlar ise yakalandıkları sınırlarda geldikleri ülkelere geri gönderildiler.
Tespit edilen 14 bin
Tespit edilebilen rakamlara göre son 4 yılda 14 bin 281 göçmen hayatını kaybetti. Lastik botlarla Avrupa’ya gitmek isteyen mülteciler Yunanistan tarafından ölüme terk edildi. Sığınmacıları taşıyan botlardan bazıları Yunan güvenlik güçlerince kasten batırıldı. 2015 yılında Avrupa’ya botlarla ulaşmaya çalışan 1 milyonun üzerinde mülteciden en az 3 bin 771 kişi boğularak can verdi.
2016 yılında bu sayı 5 bin 96 olarak kayıtlara geçti. 2017 yılında ise Avrupa’ya ulaşmaya çalışan 172 bin 301 kişiden 3 bin 139’u hayatını kaybetti. 2018 yılında 2 bin 275 göçmen öldü. ABD de batıdan farklı davranmadı. Meksika’daki Tijuana sınırını geçmeye çalışan bir grup göçmeni engellemek için Amerikan güvenlik görevlileri mermilerle müdahale etti; göçmenlerden 376’sı bu sırada can verdi.
Jiletli tel çektiler
Mülteciler ölüm yolculuğunu atlatarak Avrupa ülkelerine ulaşabilseler de burada saldırılara maruz kaldı. Sığınmacıların Batı Avrupa’ya geçmek için en önemli güzergahlarından biri olan Macaristan, sığınmacı akınını durdurmak için Macaristan-Sırbistan sınırına 175 kilometrelik jiletli tel örgü çekti. Macaristan-Sırbistan sınırından ülkeye girişi sırasında oğlunu sırtında taşıyarak polislerden kaçmaya çalışan bir babaya çelme takıp çocuğu tekmeleyen Macar gazetecinin insanlıkdışı muamelesi hafızalara kazındı.
Çocuk değil organ
Dünya genelinde birçok mülteci çocuk kayıplara karıştı. AB ülkelerinde kaybolan mülteci çocuk sayısı 2015’ten bu yana 100 bine yaklaştı. Çocukların en çok kaybolduğu ülke ise Almanya. Almanya’da 10 binden fazla Suriyeli sığınmacı çocuk kayıp. Kayıp çocukların çoğunun organ ticareti ve fuhuşta kullanıldığı iddia ediliyor.
Fransa’da kaydı bulunup kendisinden haber alınamayan çocuk sayısı binlerle ifade edilirken, yüzlerce sığınmacı çocuk da kışın soğuktan donarak öldü. Yunanistan’daki kamplarda bulunan çocuklar ise çok kötü şartlarda kaderlerine terk edildi. Bu çocukların cinsel ve psikolojik şiddete maruz kaldıkları ortaya çıktı. İtalya da bunlardan geri değil. Ülkede son 5 yılda 62 bin 672 ‘refakatsiz mülteci çocuk’ sınır dışı edildi.
(Yeni Şafak)
Yorum Yazın