Türkiye’nin yıllarca kapısında bekletildiği AB’nin çöküşünü Avrupalı kalemler böyle yazdı…
On yıllardır Türkiye’nin kapısında bekletildiği Avrupa Birliği’nden İngiltere’nin çıkması Avrupa medyasında son günlerin en önemli gündem maddesi… İngiltere’nin birlikten ayrılmasını İsviçre gazetesi Neue Zürcher Zeitung için yazan Alman diplomat Rudolf G. Adam, “Brexit, AB'yi varoluşsal bir sorunla yüz yüze getirdi” dedi. “Avrupa'nın birleşme tarihi, yetmiş yıl boyunca bir başarı öyküsü olageldi. AB her geçen gün daha da büyüdü, işbirliği derinleşti. Bu sürecin durdurulamaz ve geri döndürülemez olduğu düşünülüyordu. Britanya'nın birlikten çıkışı, bu yolda alınan ilk büyük darbe oldu” diyen Adam, “Britanya, Brexit'le beraber ülkeler arasındaki bu bağı ilk kez sorgulamış oldu. Öte yandan AB'nin cazibe ve geri dönülemezliği miti de darbe aldı. AB artık yaşlı kıtanın 'açık kaderi' değil. Tüm bunlar ışığında AB'ye ilişkin nihai sorular da tekrar gündeme geldi: AB bir kurum olarak hangi yönde ilerlemeli? Bu sırada hangi siyasi hedefe hizmet ediyor?” ifadelerini kullandı.
Duygular mantığı yendi
İngiltere’nin önemli gazetelerinden The Times’ta Philip Collins imzasıyla çıkan yazıda ise “Brexit bir kurtuluş hareketiydi; nitekim başarısının sırrı da burada gizli. Aristoteles'in 'Retorik' adlı yapıtında vurguladığı, duygulara yapılan çağrının, akla seslenmekten daha etkili olduğu görüşünü destekler nitelikte. Brexit'i, Avrupa'nın boyunduruğundan kurtulmak olarak tanımlamak, projenin asla başarısızlık olarak yorumlanamayacağının da kanıtı. Çünkü Brexit Britanya hukukunu, Avrupa hukukundan ayırmak demekse salt AB'den ayrılabilmek bile başarının ta kendisi olacaktır” değerlendirmeleri yer aldı.
Avrupa'nın yeni bir rakibe ihtiyacı yok
Fransa’da yayımlanan Les Echos gazetesinden Lucie Robequain de “Avrupa Birliği şeytana uyup Brexit yüzünden Büyük Britanya'dan intikam almak gibi bir düşünceye kapılmamalı” görüşüne yer verdi. İngiltere’nin çıkışı sonrası AB’ye tavsiyelerin yer aldığı yazıda şu satırlar yer aldı:
“Büyük Britanya'yı yalnızlaştırarak ya da ihracatına ek vergiler koyarak onu güçsüzleştirmeye çalışmak, bizi zayıflatacaktır. Londra yönetiminin gücünü ve BM Güvenlik Konseyi'ndeki daimi üyeliğini kaybetmesi durumunda Paris'in üyeliğini devam ettirmek için bir nedeni kalmayacağını hatırlatmak mı gerekiyor? Ümit ediyoruz ki, 2020 yılı başlarken 27 üye ülkenin tamamı Büyük Britanya'nın şimdiye kadar olduğu konumda kalması için ellerinden geleni yapacaktır. Britanya toplumsal ve çevresel konularda bizim normlarımıza uyan ve Avrupa değerlerini ışıldatan bir ülkedir. Çin'in tehdit ettiği, ABD'nin kötü davrandığı Avrupa'nın, kapısının hemen önünde yeni bir düşmanın doğmasına izin verme lüksü yok.”
Yorum Yazın