Markar ESEYAN'ın bugünkü köşe yazısı
Perşembe gecesi yaşanan büyük kaybımız hepimizi derinden sarstı. 33 şehidimize Allah’tan rahmet, yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum. Dün Milli Savunma Bakanı Akar’ın ifade ettiği üzere ciddi bir askeri cevap söz konusu. 309 rejim askeri ve birçok askeri hedef etkisiz hale getirilmiş durumda.
***
Sayın Akar’ın ifade ettiği bir diğer önemli konu, askerimizi hedef alan hava saldırısı esnasında birliklerimizin etrafında hiçbir silahlı unsurun olmadığı idi. Yani Rusya’nın iddia ettiği gibi aslında HTŞ’nin hedef alındığı, ancak TSK’nın koordinat vermemesi nedeniyle bir “yanlışlık” yaşandığı iddiası yalanlanıyordu. Hatta Akar’ın verdiği bilgiye göre ambulanslar dahi hedef alınmıştı. Kalleşlik böyle bir şey…
***
Belli ki ne Şam’ın, ne Tahran’ın ne de Moskova’nın Türkiye’nin reaksiyonlarını ölçme öngörüsü var. Türkiye gibi bir ülkenin sinsi ayak oyunları ile ürkütebileceğini düşünmek bönlüktür. Rusya’nın “Biz Şam’ı ateşkes için ikna etmeye çalışıyorduk” gibi açıklamaları da oldukça gayriciddi.
***
Mülteciler konusunda yaşanan gelişmeler ise Dışişleri’nin yaptığı açıklamada olduğu gibi İdlib ile ilgiliydi. Avrupa Birliği’nin Suriye ve İdlib krizini sadece kendisine gelecek mülteci sayısı kadar önemsediği ortadayken, AB ile Başbakan Davutoğlu döneminde yapılan “Geri Kabul Anlaşması”nın ne kadar yanlış olduğu da ortaya çıkmıştır. Türkiye’nin bu yükü artık tek başına çekmeyeceği mesajı daha ileri boyutta verilmiştir.
***
33 canımızı kaybettik. Daha önce de sekiz canımızı yitirmiştik. Tabii ki tek bir insanımızın bile ayağına taş değmesini istemeyiz. Ama Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve İdlib operasyonları öncesi bu kayıplardan çok daha fazlasını şehir merkezlerimizde verdiğimizi, bizi sokmak istedikleri terör tünelinden Suriye’deki varlığımız sayesinde kurtulduğumuzu unutmamak gerekir. PKK, PYD, FETÖ, DEAŞ ve diğer irili ufaklı terör örgütleri içeride kılını kıpırdatamıyorsa, bu TSK ve dost unsurların Suriye alanındaki mevcudiyeti ve fedakârlıkları sayesindedir.
***
Yani biz Suriye’de olmasaydık, “onlar” burada olacaktı. Zaten gelmişlerdi. Bu işin zirzopluk kaldıracak hiçbir tarafı yoktur.
Yorum Yazın