Bugün, Müslüman Türk milletinin emperyalist kâfirlere boyun eğmeyeceğini tüm dünyaya deklare eden İstiklal Marşı’nın TBMM tarafından kabul edilişinin 99. yıl dönümü. Akit’e konuşan araştırmacı yazar ve edebiyatçılar, İstiklal Marşımızın idrak edilmesinin İslam’ın son kalesi Türkiye’nin ebediyete kadar ayakta kalması için de büyük önem taşıdığını söylüyor.
Bundan tam 99 yıl önce TBMM çatısı altında defalarca okunarak büyük bir heyecan teşekkül ettiren ve Müslüman Türk milletinin ruh köküne hitap eden İstiklal Marşı kabul edildi. Her kıtası Müslümanca yaşamın deklarasyonu niteliğinde olan İstiklal Marşı, bir asra yakındır aziz milletimize yol gösteriyor ve en zor zamanlarında manevi bir şuur aşılıyor. İstiklal Marşı’nın kabul yıl dönümünde Akit’e konuşan araştırmacı yazar ve edebiyatçılar, önemli değerlendirmeler yaptı.
Bu toprakların sesi
İstiklal Marşı’nın bu toprakların sesi olduğuna dikkati çeken Sebilürreşad Genel Yayın Yönetmeni Fatih Bayhan, “İstiklal Marşı’nın her satırında bu coğrafyanın tadı, tuzu, enerjisi vardır. İstiklal Marşı bu coğrafyanın bir terennümüdür. Bu toprakların ruh ve maneviyatına saygı içerisinde satırlara dökülmüştür. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın diyen Akif’i ve o ruhu iyi anlamak lazım” dedi. İstiklal uğruna şehadete yürüyenlere çok şey borçlu olunduğunu da söyleyen Bayhan, “Evvela bu coğrafyanın bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini veren şehitlerimize ve gazilerimize minnet duyuyoruz. Rahmet diliyoruz. Onlara çok şey borçluyuz. Mehmet Akif’i rahmetle anıyoruz” ifadelerini kullandı.
Sömürgecilere inen tokat
İstiklal Marşı’nın bir marş olmaktan öte bir kimlik ilanı, bir fikir ve aksiyon hali olduğunu söyleyen araştırmacı yazar Ercan Çifci ise “Marşımız, bir milletin varoluş harcının yoğrulduğu bir zamanda Mehmet Akif tarafından şiirleştirilmiş aşk ve vecd örgüsüdür. Türk’ün ruh köküne zincir vurulmak istendiği bir zamanda Türk’e ne olması gerektiğini hatırlatan ve her daim bunu taze tutan bir inancın dile getirilmiş şeklidir” dedi. İstiklal Marşı’nın sömürgeciliğin suratına tokat gibi indiğini kaydeden Çifci, “İçeriden ve dışarıdan bunu yıkmak ve yedi düvele meydan okumuş Anadolu insanından bu manayı çalmak isteyenler oldu. Onca darbeye ve saldırıya rağmen İstiklal Marşı’na dokunamadılar. Çünkü bu marş sadece emperyalizme karşı direnişin heyecanını değil bu toprağın ruhunu taşıyordu” dedi.
Direnişin sembolüdür
İstiklal Marşı’nın direniş sembolü olduğunu ifade eden Çifci, “İman öfkesi yanında İslam davasını yüceltiyor, al sancağı her daim gönderde istiyordu. Batı ve Batılılaşmış beyinler tarafından Anadolu’ya pranga vurulmayacağını söylüyor, arzuları olanlara meydan okuyordu. Ezan dinmemeli, bayrak inmemeli, vatan bölünmemeli idi. Bu özelliklerinden dolayı bütün darbelere direnişin temel dinamiği olmuştur. Siyonist ve Emperyalist Batı’ya direnişin de sembolüdür” ifadelerini kullandı.
Yorum Yazın