Çakal Carlos (Salim Muhammed), Baran dergisindeki yazısında çok konuşulacak açıklamalarda bulundu.Carlos, “Yahudiler mağlup edilinceye kadar dünyanın hiçbir yerine barış gelmeyecek” ifadelerini kullandı.
İşte Çakal Carlos’un Baran dergisindeki yazısının çarpıcı bölümleri:
(…) Korsika’yı bir açıdan Katalonya’ya benzetebilirsiniz. Bu iki bölgede de bazı hadiseler yaşanıyor. Malum Katalonya’da asla tasvip etmediğim bir saldırı gerçekleştirilmişti ve bu saldırının mücahitler tarafından yapıldığı söylenmişti. Bir enteresan mesele de Korsikalıların II. Dünya Savaşı sırasında korumasına rağmen bugün Korsika etrafında yaşanan hadiselerde de Yahudilerin dahli var. Anlayacağınız, Yahudiler mağlup edilene kadar dünyanın hiçbir yerine barış gelmeyecek.
(…) Dünyayı yönetenler idarenin ellerinde kalması için tahribat ve savaştan başka hiçbir şey üretmiyorlar. Bunun bedelini ödeyenler ise masum siviller oluyor.
(…) Bugün beden olarak hapis edilmiş olsam da ruhum hür. Fiziksel olarak esir bir vaziyette olsam da, ruhum ve aklım hür olarak öleceğim.
(…) Cezaevlerindeki mahkum sayısı her geçen gün artıyor ve şartlar daha da kötüleşiyor. Toplum için tehlike oluşturacağı düşünülen herkes tutuklanıyor ve bu da cezaevlerinde bu tip problemlerin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Oysaki bu insanlar toplum için zararlı ve tehlikeli canavarlar değiller. Fransa’da ağır bir polis kontrolü var; yollarda, evlerde aramalar, operasyonlar yapılıyor. Bu durum cezaevlerindeki sorunları besleyip büyütüyor ve patlama noktasına getiriyor.
(…) Fransa ekonomik açıdan zengin sayılabilecek ülkelerden birisi. Her fırsatta insan haklarından bahsediyorlar, hatta insan hakları için saldırılar ve bombalamalar dahi yapıyorlar. Fakat ne işse, kendi cezaevlerinde kalan insanlara uyguladıkları muameleyi insan haklarına uyduramıyorlar.
(…) Cezaevlerindeki şartlar sebebiyle buradaki insanlar daha fazla nefretle doluyorlar. Nefret ve ırkçılık artıyor. Elbette bu söylediklerim Baran okurlarını pek de alakadar etmiyor olabilir; fakat insani olarak bunlar herkesin ilgilenmesi gereken meseleler.
(…) 1949 senesinde dünyanın en zengin ülkesi olan Venezüella’da doğdum. Hiçbir yeri sömürmeyen Venezüella bu zenginliğe rağmen bugün dış müdahaleler sebebiyle sefalet çekiyor. Amerikan sömürgeciliğini, Fransızların Karayipler’e kadar neler yaptığını, dünyanın gördüğü en büyük sömürge imparatorluğu olan İngiltere’yi herkes biliyor. Ben bir devrimciyim ve bu sistemin değişmesini istiyorum. Hep insanların daha iyi bir dünyaya yaşaması için çalıştım.
Yorum Yazın