Kemal Kılıçdaroğlu'nun tartışmalı adaylarından Ekrem İmamoğlu ve İstanbul için proje yerine slogan üretme üzerine kurduğu seçim stratejisi bugün Engin Ardıç'ın köşesinde kendine yer buldu. Ardıç, CHP'nin yerel seçim söylemlerinin satır aralarına indi ve çarpıcı tespitlerde bulundu. İşte Ardıç'ın "İçi Boş" başlıklı yazısından öne çıkanlar;
Ekrem İmamoğlu'nun şu "yürü be İstanbul" uygulamasını bekliyorum, henüz benim telefonuma gelmedi.
"Nasıl olsa bu herif bana oy vermez" diye mi düşünüyor (haklıdır!), yoksa bizi İstanbullu'dan mı saymıyor?
Hani bunların elektronik altyapıları çok sağlamdı? Seçim geçesi seçim sonuçlarını ancak bizim gibi televizyondan izleyebilecek kadar...
Yoksa bu "application" numarası da, CHP'nin birçok iddiası gibi balon mu? Aslında böyle bir şey yok mu, "temenniden" mi ibaret? Becerip de yapamadılar mı?
Trafiğe çözüm bulmuşlardı ya...
Bütün İstanbul yürüyecek, örneğin insanlar Kadıköy'den Yeşilköy'e, Sultanbeyli'den Avcılar'a yürüyerek gidecekler, trafik rahatlayacaktı...
Haksızlık ediyorum, bütün bunları belediyeyi ele geçirdikten sonra yapacaklar. Yok öyle seçim öncesi bedavadan "application"... Oyunu ver, gerisini merak etme sen.
Bunların seçim bildirgeleri de var.
Bildiriyorlar: Huzurlu yaşam için halkçı belediyecilik...
Peki neymiş bu?
Belli değil.
Vatandaşın geçimini ucuzlatacaklar.
Yani "belediye tanzim satışı" mı yapacaklar? O zaten var. Üstelik iktidar daha da yaygınlaştırmaya çalışıyor.
"Üreten kent" yapacaklar...
Yani belediye şirketlerinin sayısını mı arttıracaklar?
Üreten kent ne demek, bu ülkede sanayi köylerde mi kuruldu yoksa uzay istasyonunda mı?
"Ülkedeki huzurun sağlanması için öncelikle hanelerin, sokağın, mahallenin ve kentin huzurunun sağlanması" gerekiyormuş...
Karı-koca kavgasının arasına mı girecekler? Hanede huzur nasıl sağlanır? Sınıfını geçerse oğlana bisiklet mi alacaklar?
Babacan komiser mahallenin kabadayısına iki tokat mı çekecek? (Eskiden komiseri Hulusi Kentmen oynardı, artık o da yok.)
Yorum Yazın