Arkeolog ve Sanat Tarihçisi İbrahim Ufuk Kaynak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomik planının ne olduğunu anlattı.
Türkiye ekonomisindeki dalgalanmayı tarihsel bir süreçle özetleyen Arkeolog ve Sanat Tarihçisi İbrahim Ufuk Kaynak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çok merak edilen ekonomi planını anlattı.
İbrahim Ufuk Kaynak'ın açıklamaları şöyle:
Dünyanın tüm parası 100 trilyon dolar, aslan payı batı ülkeleri, Çin ve Japonya'ya ait. Geriye kalan az miktar para ise onlarca ülkeye ait. Siz istediğiniz kadar çalışıp ekonomisini büyütür ama diğer taraftan parası olan bir düğme ile sizin paranızın değerini düşürür. Çok bilmişler anlatır cari açık var ve üretmiyoruz derler. Rusya hiçbir şey üretmiyor. Cari açık vermez. Otomobilleri, uçakları ve sanayileri yoktur. Silah sanayisi dışında sadece petrol ve gaz satarlar. 2. Dünya Savaşı sonrası Alman teknolojisini ABD ve Rusya bölüştü. Atom bombası dahil hepsi Hitler Almanyasının teknolojisidir. Bu denklem içinde biz beredeyiz. 2003 ve 2008 arası bir uyumla gittik. Biz 300 yıldır harp yapıyoruz. Kocaman bir imparatorluğu kaybettik. Dev bir millet küçücük bir cendereye sıkıştı ve küçüklüğü kabul etmiyor. Bu 2008 yılında çekilen one minute olayından sonra patlamaya dönüştü. Çekilen one minute ise para sahiplerinin destek noktasına çekilmiştir. Biz diyoruz ki küresel anlamda biz de varız diyoruz. gücümüz ne kadardı. Ekonomik güç olarak bugünkünden daha fazlaydık. 2012 yılında Türkiye'nin milli geliri 1 trilyon dolara yaklaşıyordu. Şayet dolar kuruyla oynamasalar Türkiye'nin 2 trilyon 800 milyar dolar olacaktı. Karşımızdaki insanlar bizim büyümemizi istemiyorlar. Çünkü biz 4000 yıldır varız. Nesli tüketilen bir millet değiliz. Azteklere filan benzemeyiz. ABD bile şuanki gücünü kullansa bile imparatorluk ruhu olmadığı için yakıp yıksa bile başarılı olamıyor.
"Abdünnasır istemeden de olsa akıllı bir şey yapmış oldu"
Şimdi gelelim bütün oyunun nasıl oynandığına, Bretton Woods Anlaşması sonrası madem herkes imzaladı yeni bir anlaşma daha yapmak istedi. İngiltere'nin 5 kuruşu yok. Elinde sadece Suveyş Kanalı var. Mısır'ın başına Cemal Abdünnasır, diye bir adam geldi. Suveyş Kanalı'nı milliştirmek istedi. Bu para kaynağını İngiltere'ye vermemektir. Hemen İngiltere ve Fransa Kahire'yi bombaladı. Yeni kurulmuş İsrail bile Suveyş Kanalı'nın dibine geldi. O dönemin büyük gücü Sovyetler birliği Paris ve Londra'yı vururum diyor. ABD Başkanı hemen İngiltere Başbakanını arayıp fırça kayıyor. Hemen İngiltere ve Fransa geri çekilmek zorunda kalıyor. İsrail biraz daha kaldı ancak sonunda İsrail de geri çekildi. Yerini ABD doldurdu. Abdünnasır istemeden de olsa akıllı bir şey yapmış oldu. Sovyetleri arkaya alarak denklemi değiştirdi.
"Para savaşını parayla kazanamazsınız"
Ben bunları niye anlattım. İngiltere ve Fransa'nın ekonomiden uzaklaştırılma sürecini yorumladım. Dedim ya 100 trilyon doları dağıttığınızda bazı ülkelere çok az bir pay düşüyor. Bizim elimizdeki 70 centin 20 centi devlet tarafından kontrol ediliyor. Geriye kalan 50 cent ise küresel denklemin savunucusu olan kendi devletine karşı tehditler savuran iş adamlarının elinde. Nereden nereye geldik görüyor musunuz? Para savaşını parayla kazanamazsınız. Şuan ki Başkan'ın (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan) yapmaya çalıştığı da bu. Bu umutsuzluk denklemi değildir. Bundan kurtulmanın çareleri var ve biz bunu yapıyoruz. Gizliden gizliye 12-15 senelik tüm çabaların sonucu olarak Türk devletleri bir araya getirildi. Toplam 1,4 trilyonluk ekonomik değeri olan bir topluluk. Çok güzel altın ve enerji zenginliğine sahip. Türkiye bu cendereden kurtulmak için başka ne yapıyor. Mustafa Kemal'in Anadolu'yu savunmak için terk etmek zorunda kaldığı Libya'ya 100 yıl sonra gittik. Biz yine buradayız diyerek hem onları kurtarıp hem de kendimize yeni bir kapı açtık. Fransa ve ABD her gün Doğu Akdeniz'i konuşuyor. İşin ilginç yanı bizim ana muhalefet partisinin Dış İlişkiler Sorumlusu da senin Libya'da ne işin var diyor.
Kaynak:yeni akit
Yorum Yazın