CHP'ye yakınlığıyla bilinen ve solak zihniyetin medyadaki tetikçiliğini yapan Cumhuriyet paçavrasının yazarı Işıl Özgentürk, "Affet beni oğlum, 18 bin liram yoktu"başlıklı yazısında vatanı için şehit olan askerler üzerinden algı operasyonu yürüttü. Özgentürk yazısında Türk milletini adeta aşağılayan ifadeler kullandı.
İslam'a ve Müslümanlara olan nefretiyle tanınan ve yaptığı provokatif haberlerle gündemi bulandırmaya çalışan Cumhuriyet paçavrasının yazarı Işıl Özgentürk, şehitler üzerinden algı operasyonu yaptı.
İslam'a olan nefretiyle bilinen ve her fırsatta milleti aşağılayan gerici CHP zihniyetinin temsilcisi Cumhuriyet yazarı Işıl Özgentürk, "Affet beni oğlum, 18 bin liram yoktu!" başlıklı yazısında aziz Türk milletinin güvenliği için canını hiçe sayarak şehit olan kahraman askerler üzerinden toplumu kışkırtmaya çalıştı.
Yazısında "Şehitler ölmez vatan bölünmez" ve "Vatan sağ olsun" gibi sloganlardan rahatsız olduğunu görülen Özgentürk, ülkemizde en kaliteli eğitimi veren ve en doğru bilgiyi gençlerimize aktaran imam hatip liselerini de hedef aldı.
Yazısında Türk milletini adeta aşağılayan Özgentürk, yoksul kesimin doğustan kaybedenler olduğunu söyledi.
Özgentürk yazısında adeta ALLAH'a isyan eden ifadeler kullandı. Özgentürk yazısında, "Onların adı yoksullardır ve ne yazık ki, öğrenilmiş bir çaresizlikle sadece Tanrı’nın bütün bu adaletsizliği göreceğini ve onları cennetiyle ödüllendireceğine inanırlar. Ama Tanrı onları görmez. Tanrı zenginleri sever. Onların çocukları sınır boylarında ölmez! Onların çocukları şehit olmaz! Onların çocukları sokaklarda dilenmez. Onların çocukları sokak köşelerinde tiner koklamaz! Onların çocuklarının karanlık sinemalarda ırzına geçilmez! Karıları E-5 yolunda müşteri beklemeye çıkmaz. Kızları hayat kadını olmaz! Tanrı onlara iyi okullar sunar, Tanrı onlara iyi kariyerler sunar, Tanrı onlara yatlar katlar sunar. Tanrı onlara dünyada bir cennet sunar. Onlar öbür dünyayı beklemezler!" ifadelerini kullandı.
Türk toplumunu adeta aşağılan Özgentürk şu ifadeleri kullandı:
Cennette ödüllendirileceklerini düşünenler, zenginlerin kestiği ama esaslı parçalarını kendilerine ayırdıkları kurbanın üç kuruşluk eti kendilerine düştüğünde bir sevinirler bir sevinirler. Kurbanı kesene kurban olurlar. Mitinglerde dağıtılan üç kuruşluk yemeği nimetten sayarlar ve sahibine oylarını teslim ederler.
Bir gün olsun şu soruyu sormazlar: “Neden ben böyle yoksulum?” Çünkü Tanrı’nın kendisini böyle yarattığına inanırlar. “Beş parmağın beşi bir olmaz” sözünü pek severler. Çocukları güvenli deniz kıyılarından değil, şiddetle akan sularda serinlediğinden ölüp giderler, cenazede çok ağlarlar ama adı “Tanrı verdi Tanrı aldı” olur.
1 Mayıs’ta işler tatil olduğu ve sahil kıyısındaki mesire yerlerine gidecekleri için çok sevinirler. “Şu gençler de hiçbir şeyden memnun olmuyorlar, ne var şimdi olay çıkaracak” diye Taksim’e çıkanlara karanlık gözlerle bakarlar. Ama mangalda neden kuzu pirzola değil, ancak tavuk kanadı çevirebildiklerini hiç sormazlar. Katkı maddesiz bir kangal sucuk ise onlar için sadece televizyonda gördükleri ağız sulandıran ve ancak zenginlerin yiyebileceği bir yiyecektir.
Asgari ücretli işlerine sımsıkı yapışırlar, bunun için en yakın arkadaşlarını bile hiçe sayabilirler. Sendikacılar, solcular onlar için uzak durulması gereken tehlikeli tiplerdir. Tersanelerde, inşaatlarda ölen arkadaşları için üzülürler ama “kader” deyip geçerler.
Yorum Yazın