Polis Akademisi’nin güvenlik sempozyumunda Doğu Akdeniz’de giderek artan enerji merkezli küresel rekabete ve bölge ülkelerinin askeri faaliyetlerine dikkat çekildi. Sempozyumda "Risk ve tehditler, Türkiye’yi Akdeniz’de proaktif hale getirdi. Kıbrıs’a deniz ve hava üssü kurulmalıdır" çağrısında bulunuldu.
Polis Akademisi Başkanlığı tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen güvenlik sempozyumunda “Doğu Akdeniz’den Basra’ya Krizler ve Düzen” konusu masaya yatırıldı.
Geçtiğimiz hafta Antalya’da gerçekleştirilen sempozyumda katılımcılar, bölgesel sorunların tespiti ve çözümüne yönelik sunumlar yaptı. Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi Deniz Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Yrd. Doç. Dr. Emete Gözügüzelli, enerji konusunda Doğu Akdeniz’de giderek artan küresel rekabet ortamının bölge ülkelerinin askeri faaliyetlerini de artırdığına dikkat çekti.
Deniz ticaretinin ötesinde hidrokarbon keşiflerinin ortaya çıkmasıyla birlikte Akdeniz’in küresel enerji mücadelesinde bulunan devletlerin odak noktası olduğunu hatırlatan Gözügüzelli, şu tespitlerde bulundu:
Bu bir beka meselesidir
"Bu durum küresel ölçekli işbirliğiyle birlikte çatışma ortamını oluşturacak zemini de yaratmıştır. Krizin en önemli boyutunun deniz yetki alanlarının belirlenmesi sorunu olması ise bölgeyi en kritik merkez yapmıştır. Avrupa Birliği ve Amerika’nın yanlı tutumu, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin hak ve menfaatlerini gasp etme girişimlerinin sürdürülmesine sebep olmuştur. Türkiye’nin Kıbrıs’ta acilen deniz ve hava üssü kurması gerekiyor. Yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin Akdeniz’de bir güvenlik sorunundan çok, konuyu bir beka meselesi ile değerlendirmesinin zaruretini ortaya koymaktadır. Artan risk ve tehditler, Türkiye’nin Akdeniz’de daha proaktif olmasını sağlamıştır. Bölge coğrafyasının güvenliği ve huzuru Türkiye olmaksızın temin edilemeyecek karakterdedir."
Maliyet iyi anlatılmalı
Polis Akademisi Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Ufuk Ayhan ise Akdeniz’de tespit edilen doğalgazı AB ülkelerine pazarlamak için çeşitli projelerin olduğunu, bunların başında İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi’nin hedeflediği Doğu Akdeniz Doğalgaz Boru Hattı (EastMed) projesinin geldiğini, diğerinin ise Türkiye güzergahı olduğunu söyledi.
Ayhan, "Türkiye’nin doğalgazın AB ülkelerine ulaştırılmasında maliyeti azaltıcı bir etken olduğu uluslararası arenada ısrarla dile getirilmelidir. İmzalanan EastMed antlaşmasının hayata geçmesi için gereken toplam maliyet 19,5 milyar dolar iken, gazın Türkiye üzerinden taşınması sadece 4.7 milyar dolar civarındadır. Diğer bir ifadeyle 15 milyar dolar daha ucuza mal edilecek bir proje tüm paydaşların ortak menfaatinedir" diye konuştu.
(Yeni Şafak)
Yorum Yazın