İsveç’te COVID-19 teşhisi konulan ancak virüs akciğere inmediği için hastaneye yatırılmayan Emrullah Gülüşken, kızı Leyla’nın sosyal medya üzerinden yardım talep etmesi üzerine Sağlık Bakanlığı’na ait uçak ambulansla Türkiye’ye getirildi.
Aynı zamanda kalp hastası olan Emrullah Gülüşken ile üç çocuğu geldi. İkisinde de COVID-19 tespit edildi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’ye getirilen hastaların Türk doktorların müdahalesiyle kontrol altında olduğunu söyleyerek, Emrullah Gülüşken’in solunum sıkıntısı olmadığını açıkladı.
Tüm bunlar hepimizin gözü önünde oldu.
İnsani değerler, toplumsal psikoloji, siyaset, medya ve gazetecilik açısından gözümüzün önünde olan başka şeyler de vardı; saydığım bu kavramların yalanlarla tarumar olması gibi.
BİR OLAY BEŞ YALAN
Ortada bir hasta, bir olay var ama bakın kaç yalanı sığdırdılar:
1. yalan: Emrullah Gülüşken’in, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca gibi Konya Kululu ve akraba olduğunu söylediler.
Gerçek: Emrullah Gülüşken Batman Gercüşlü ve Bakan Koca ile bırakın akrabalığı, tanışıklığı yok.
2. yalan: Önünde lüks bir cip ile fotoğraf çektiren Emrullah Gülüşken fakir değil milyoner.
Gerçek: Önünde fotoğraf çektirdiği cip kendisine ait değil, ayrıca milyoner de değil.
3. yalan: Aslında hasta değil, şov amacıyla getirildi. Hastane odasında hiçbir müdahale yapılmadan çektirdiği fotoğraf bunun kanıtı.
Gerçek: O fotoğraf 2014 yılında kalp hastalığı için yattığı hastanenin kardiyoloji servisinde çekilmiş.
4. yalan: Türkiye’nin Emrullah Gülüşken’i getirmesinden sonra İsveç’te ailenin vatandaşlıktan çıkarılması için dava açıldı.
Gerçek: Aile hakkında açılmış bir dava yok.
5. yalan: Sosyal medyadan babası için Türkiye’ye çağrı yapan Leyla Gülüşken, babasının Türkiye’ye gitmek istediğini söyleyerek ifadesini değiştirdi.
Gerçek: Herhangi bir soruşturma olmadığı, Leyla ifadeye çağrılmadığı gibi “Babam Türkiye’ye gitmek istedi” sözü yalanın da yalanı.
Gerçeklere rağmen tüm bunları yazanlar ve yayanlar siyasetçiler ve gazeteciler, terörist FETÖ mensupları ve PKK’nın sosyal medyadaki destekçileri.
Tabii bir de gözleri, kulakları, beyinleri hakikate kapalı olan, kendisini “muhalif” diye konumlandıran kesim var. Emrullah Gülüşken ölmeden hasta olduğuna inanmayacaklar neredeyse.
Biliyorum, bu konu çok uzadı ama bugün ne yaşandığını, yarın ne yaşanacağını gösteren önemli bir örnek vaka.
SİYASETLE KİRLENMİŞ, HASTALANMIŞ RUHLAR
“Normal bir insan” kötü niyet taşımadan yanlış bir şey söyleyebilir, yazabilir. Ama gerçek ortaya çıktığında yanlışını düzeltir. Bu olayda ise gerçek ortaya çıktığı halde yanlışta ısrar var, yani yalan.
Ne tuhaf değil mi, sadece yalan değil, inandığı yalanın yerine ortaya çıkan hakikati inkâr da var.
Bu durum bireyselse tıbbın, organize ise hukukun konusu.
O SİYASİ PARTİ LİDERİ MUSTAFA DESTİCİ
SAĞLIK Bakanı Fahrettin Koca, önceki günkü basın toplantısında, Emrullah Gülüşken ile akraba olmadığını, aracı olanlarla da hiçbir akrabalığı bulunmadığını ve yurtdışından getirilen başka hastalar olduğuna dair şu örnekleri verdi: “Daha dün Rusya’dan öğrenci getirdik. Fransa’dan getirdiğimiz hasta var. Fransa’da hayatı tehlikedeyken Türkiye’de sağlığına kavuştu. Bu hasta da bir siyasi parti lideri tarafından bildirildi. Biz ücret almadan hava ambulansı hizmeti veren tek ülkeyiz.”
AKLIMA TAKILAN SORU
Bazılarımız gibi ben de o siyasi parti liderini merak ettim. Fransa’nın Lyon kentinde mart ayında kalp krizi geçiren ve Croix Rousse Hastanesi’ne kaldırılan 34 yaşında ve üç çocuk sahibi Zekeriya Kılınç’ın Türkiye’ye hava ambulansı ile getirilmesi için aracı olan kişi BBP Genel Başkanı Mustafa Destici. Kılınç’ın, Avrupa Türk Birliği Lyon sorumlusu ve BBP temsilcisi İrfan Binekçi’nin damadı olduğunu söyleyen Destici, şunları anlattı: “Beni aradıklarında, solunum cihazına bağlı hastanın fişini neredeyse ‘Öldü’ diye çekmek istemişler. Ancak hastanın yakınları parmağını oynattığını, tepkiler verdiğini görüyorlar. Buna rağmen Fransa’da koronavirüs vakaları hızlanınca Zekeriya Kılınç için ‘Nasıl olsa ölecek, fişini çekelim’ demişler. Ben durumu Dışişleri Bakanlığı, sonra Sağlık Bakanlığı ile görüştüm. Raporlarına bakıldı, hastaneyle temas edildi ve sonunda getirildi. Şimdi Konya’da ve gelen bilgilere göre Fransa’da öldü denilen hasta şimdi kendi başına nefes alabiliyor.” Neyse, bu tartışmada Türkiye’de fedakârca görev yapan sağlık çalışanlarını ve Türkiye’nin bu alandaki kapasitesini öğrenmiş olduk. Ama dediğim gibi, bu hastalarımıza şifa bulunacak elbette ama beyinlerini yalanlara esir etmişler için çare yok.
KAYNAK Hürriyet
Yorum Yazın