Çeşitli CHP belediyelerinden çeşitli yolsuzluk haberleri geliyor...Yüzlerce kişiyi sırf "AK Partili" diye kapının önüne koymak (bunların içinde kanser hastaları da var), arpalıklara yakınlarını yerleştirmek, çift maaşı cebine indirmek, vb.
ENGİN ARDIÇ
Bu daha bir başlangıç.
Eh, ne yapalım, aç geldiler!
Şimdi anladınız mı, demokrasi falan ayağından "neyin kavgasının" verildiğini?
Bunlara "işsizliği ve enflasyonu ortadan kaldıracak" diye oy verenlere ahmakdesek, bu sefer de basın koyunları kızacaklar...
Bunları saymıyoruz.
Şöyle İSKİ benzeri "esaslı" bir skandal bekliyoruz, ama vakit alabilir. İşin içinde mutlaka "kadın unsuru" da bulunsun, Sefer Amca'nın dediği gibi elleşmeden keyfi çıkmaz.
Bunun için önce koltuklara ısınmaları, "yerlerini yer etmeleri" gerekiyor.
Eh, bunun için de, Kılıçdaroğlu'nun koyduğu "bir yıl süreli belediyelere kendiadamlarını doldurma yasağının" kalkması...
Gerçi "takan" yok ya...
Canım Kılıçdaroğlu da "laf olsun" diye söylemişti zaten.
"Hamamın namusu" meselesi. Fıkrası var ama anlatamam.
Göstermelik bir kanun teklifi hazırlamışlar, belediyelerde akrabalara iş vermenin ve ikinci maaşın yasaklanması... Reddedilecek, dönüp "eh biz görevimizi yaptık" diyecekler.
Ya iktidar "blöflerini" görüp de yasayı kabul ediverirse?
***
Bu arada, "parti içi muhalefet" kafasını kaldırmayı düşünüyor, özlüyor ama korkuyor.
Önümüzdeki şubat ayında kurultay var.
Kılıçdaroğlu, gayet demokratik bir şekilde, kurultaya "tek genel başkan adayıyla" gidilmesini istiyor. İl ve ilçe kongrelerinde de "kucaklaşma ayağından" tek aday...
Tek adam rejimine karşıdır ya, o bakımdan...
Tek aday dediği, tabii ki kendisi ve kendi askerleri.
Parti içi muhalefet huysuzlanmış.
Tepki göstermiş.
Daha doğrusu, gösterir gibi yapmış. Şimdilik gücü bu kadarına yetiyor.
Kendilerini "İstanbul'u gene kaybetmeye" hazırlamışlardı, Binali Bey kazanır kazanmaz parti yönetimine şarlayacaklardı. Belki gene "olağanüstü kurultay" isteyeceklerdi. Muharrem de yeniden piyasaya çıkacaktı.
Olmadı.
Süngüleri düşüverdi.
Şimdi kafalarını kaldırır gibi olmuşlar ama hemen geri basmışlar.
Fakat, gariptir, parti yönetimi de "teşkilatta gözlenen kıpraşmalardan" işkillenmiş.
Kılıçdaroğlu'nun bunu bir "temenni" olarak dile getirdiğini açıklamış. "Niyet beyanıymış" bu.
Elbette temennidir, "emirname" mi yayınlayacaktı?
Fakat niyet de belli, kısmet de bellidir.
Şubat ayında Kılıçdaroğlu gene başkan seçilecektir. "İmamoğlu kartının oynanmasına" daha çok var.
Parti içi muhalefetin umudu şimdilik gene İSKİ benzeri bir skandal olabilir.
Ya da "Kemalizm elden gidiyor" sloganı...
Çünkü CHP yönetimi şimdiden bir anayasa taslağı çalışmalarına başlamış, taslakta "federasyon" da var gibi görünüyor.
Ne kadar anlamlı değil mi, Anayasa Mahkemesi'nin o tartışmalı kararının zamanlaması?
Yorum Yazın