Haber7 yazarı Esra Elönü, Kemal Kılıçdaroğlu'nun şehit cenazesinde uğradığı saldırıyı bugün ki köşesinde kaleme aldı...
Garipliğimizi giyindik, aynaya bakmaya sırasındayız.
Hiç öyle kelime tadilatına girmeden inşaat halindeki vicdansızlıkları yazsak bugün. Hayrette hayat vardır anladık da şaşırma ünlemleri de kazan kaldırıyor artık. Biz yaşadıklarımızı yeniden yaşayarak aşındırıyoruz sanırım. Acıyan yerler aynıysa acıtanları konuşmanın manasızlığı da pek romantik kalıyor.
Şimdi hani o seçim öncesi horon tepen şirinsilerin halay mendili olarak kullandığı Türkiye’de bakalım neler oluyor? Kılıçdaroğlu odasından çıkmak istemeyen sivilcesiyle kavgalı ergen sessizliğindeydi biliyorsunuz. Bir aromalı sessizlik kaplamıştı ortalığı ki bu tadı biliyoruz.
Kılıçdaroğlu Ankara Çubukta şehit cenazesinde saldırıya uğradı. Şiddetin karşısında şeddeli durmak lazım bunu biliyoruz yani bir kere değil iki kere durmaktan bahsediyorum. Lakin, evlat acısı çeken şehit babası üzerinde de acı mühendisliği de yapamazsınız. Az geldim, biraz gittim değil hiç gitmeseydiniz keşke. 15 Temmuzda yaptığınız gibi Televizyondan izleseydiniz. (!) Evet kimse yumruk yemesin lakin ahını aldıklarınızın vahı da bu. Evlatsız babayla dert yarıştırmayın.
Eğer siz yangına mahal veren cümleler sarf edip bir de üzerine yürüyen körüğe dönüşürseniz, eğer siz ''Kim şehit olmak istiyorsa gitsin, aptalca politikalar yüzünden ölen masum insanlara şehit deyip ölümü kutsamaktan vazgeçin artık'' diyen cananınızın canı haline gelirseniz, o evlatları şehit eden kalleşlerin leşleri için helva kavurma partisine dönüşürseniz üzgünüm ama tepkiye şaşırma hakkınızı kendiniz gasp etmiş olursunuz.
Ne yani canı yanmış babaları, cananın attığı twitlerle mi teselli etmeyi düşünüyordunuz. Haltların kardeşliği partisiyle poz verişinizle mi teselli etmeyi düşünüyordunuz. Demirtaş’ın cellatlık çizgisini beğenen Belediye tiyatrocunuzla mı teselli etmeyi düşünüyordunuz.
Yapmayın! Evet yumruk da yemeyin temennimiz o .. Lakin o babaların hakkını hukukunu evlatsızlığını hangi masalarda afiyetle yediğinizi sormak da hakkımız değil midir?
Bakın Taner Yıldız da saldırıya uğradığında “ Yumruk Terapisi” Manşetini atan iki yüzlülüğün sözcüsünden vicdanlı olmayı öğrenecek değiliz. Öyle olsaydı o kadar rezil olsaydık “ Osmanlı Tokadı terapisi” yazmak da elimizin kiri olurdu. Pek tabii geçmiş olsun lakin bünyenize de vicdan ve adalet gelmiş olsun lütfen.
Yorum Yazın