Başkan Erdoğan, Külliye’de müftülere seslendi: FETÖ’nün can damarlarını kestik, kesiyoruz. Ama tehlike sürüyor. Küçük cihattan büyük cihada geçtiğimiz bir dönemdeyiz. Bizim hocalarımız inisiyatif almadığı zaman meydan hurafeci cahillere, TV’de sazlı-sözlü program yapan soytarılara kalıyor
Başkan Recep Tayyip Erdoğan dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 35. İl Müftüleri istişare toplantısına katıldı. Erdoğan konuşmasında FETÖ, DEAŞ, El Kaide ve PKK gibi sapkın yapılara karşı kararlı mücadeleye vurgu yaptı. İşte Başkan Erdoğan'ın konuşmasının satır başları;
DARBENİN DÖNÜM NOKTASI:
İmamlarımızın cunta heveslisi haysiyet fukaralarının saldırılarına aldırmadan okudukları ezan ve salalarla milletimizi kıyama çağırması bana göre darbenin en önemli dönüm noktalarından biridir. Gerçekten de o ihanet gecesinde 7'den 70'e milletimizin yüreğinde direniş ateşini yakan kıvılcımlardan biri de işte bu sala ve ezanlar oldu.
ÖZELEŞTİRİ YAPMALIYIZ:
15 Temmuz ihaneti ve FETÖ konusundaki özeleştirimizi açık yüreklilikle yapabilmeliyiz. FETÖ ihanet çetesinin 40 yıl boyunca devlet ve toplum yapımıza sirayet edebilmesi bu noktada bazı eksikliklerin olduğunu gösteriyor. Bu örgütün oluşturduğu tehdidin uzun yıllar farkına varılamaması hepimizin üzerinde hassasiyetle düşünmesi gereken bir husustur.
EN BÜYÜK DESTEĞİ 12 EYLÜL VE 28 ŞUBAT'TA GÖRDÜLER:
FETÖ 1970'lerin ortalarında bünyeye girmiş 40 yıl boyunca o bünyede sinsi şekilde büyümüş, palazlanmış, vücudun farklı organlarına bulaşmış habis bir urdur. Hatta daha geriye gidersek bu örgüte ilham veren pek çok hastalıklı örnek de bulabiliriz. Örgüt 40 yıllık serencamı içinde en güçlü desteği 12 Eylül darbesiyle 28 Şubat müdahalesinin faillerinden görmüştür. Demokrasinin askıya alındığı, meşru siyaset zemininin daraldığı, devletin kapılarının milletin evlatlarına kapandığı bu iki karanlık dönem FETÖ'ye istismar edeceği son derece münbit bir ortam sunmuştur.
BİZİM DÖNEMİMİZE KADAR OPERASYON YAPILMADI:
Zevahiri kurtarmak kabilinden yapılanlar dışında dönemimize kadar örgüte yönelik doğru düzgün hiçbir operasyon düzenlenmemiştir. Açık ve net söylüyorum. FETÖ ile gerçek anlamda mücadele sadece bizim dönemimizde yapılmıştır. Ama şunu da söyleyeyim, biz de geç kaldık. Bu geç kalışın bedelini de maalesef ödedik.
CAN DAMARLARINI KESTİK:
Türkiye'nin FETÖ, DEAŞ, El Kaide, bölücü terör örgütü ve diğer sapkın yapılarla mücadelesinde en büyük imkanı, bu yapıları tamamen söküp atmaya kararlı kadrolar tarafından yönetilmesidir. Nitekim, son 4-5 yıl hayata geçirdiğimiz tedbirlerle bu örgütlerin tamamına çok ağır darbeleri indirdiğimiz dönem olmuştur. Suriye ve Irak'ta gerçekleştirdiğimiz operasyonlarla DEAŞ ve PKK mensubu yaklaşık 7 bin 500 teröristi etkisiz hale getirdik. FETÖ'nün can damarlarını birer birer kestik, kesiyoruz. Adaletten kaçtığını sananları gerekirse yurtdışından getirip yargıya teslim ediyoruz.
TEHLİKE ATLATILMADI:
Tüm bu çabalarımıza rağmen tehlikenin atlatıldığını söyleyemeyiz. Peygamber Efendimizin hadisi şeriflerinde ifade ettikleri gibi 'küçük cihat'tan şimdi 'büyük cihat'a geçtiğimiz bir dönemdeyiz. Birlikte çalışıp bu örgütlerin asla neşv-ü nema bulamayacakları bir atmosferi ülkemizde ve ötesinde tesis etmemiz gerekiyor.
MELELER OLAYI GERİ TEPTİ:
İyi niyetle bir Meleler olayı başlattık. Ama maalesef bu istediğimiz gibi olmadı, geri tepti. Doğu ve Güneydoğu'da çok daha farklı çalışmanın içine girmemiz şart, buraları boş bırakamayız. Unutmayın, kainat boşluk kabul etmez. Hak ve hakikat yolcularının dolduramadığını şeytana kul, köle olanlar dolduracaktır.
SAZLI SÖZLÜ PROGRAM YAPAN SOYTARILAR:
Bilhassa gençler dini alandaki susuzluklarını sahih kaynaklardan gideremiyorlarsa, ister istemez sapkın yapıların pençesine düşecektir. Nitekim ehliyet ve liyakat sahibi din alimlerimizin ön plana çıkmadığı durumlarda neler olduğunu hepimiz gördük, yaşadık. Bizim hocalarımız inisiyatif almadığı zaman meydan, FETÖ elebaşı gibi şarlatanlara, hurafeci cahillere, televizyonlarda sazlı, danslı program yapan soytarılara kalıyor. Dinle, diyanetle, hatta milletimizin asgari ahlak standartları ile bağlantısı olmayan şahıslar ortalıkta İslam adına ahkam kesiyor.
VEBALİ HEPİMİZİN ÜZERİNEDİR:
Şayet müftülüğünü yaptığınız ilde, bir gencimizi terör örgütlerine, uyuşturucu tacirlerine, milli manevi değerlerimize mugayir yapılara kaptırıyorsak, vebali hepimizin üzerinedir. Diyanet camiamızın sorumluluğu daha da ağırlaşmıştır. Bu arada Başkan Erdoğan dün Katar Başbakan Yardımcısı ve Savunma İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Halid bin Muhammed el-Atiyye'yi de kabul etti. Basına kapalı görüşme, yaklaşık bir saat sürdü.
SEFERBERLİK RUHU İLE ÇALIŞMALIYIZ
Son yıllarda maruz kalınan imtihanların, şahit olduğumuz zulümlerin bizim gibi sizlerin de uykusunu kaçırdığına inanıyoruz. Artık hepimizin üstümüzdeki ölü toprağını silip süpürmesi gerekiyor. Müftülerimizden imamlarımıza, vaizlerimizden müezzinlerimize, ilahiyat fakültesi hocalarımızdan imam hatip hocalarımıza kadar hepimiz tam bir seferberlik ruhu içinde çalışmalarımızı yürütmeliyiz.
FETÖ KASETLERİNİ GETİRENLER HİÇ UTANMADI
Vatandaşlarımız FETÖ'ye karşı yürüttüğümüz samimi mücadeleyi takdir ediyor. Elini vicdanına koyan herkes 17-25 Aralık girişiminden sonra alınan tedbirlerin önemini gayet iyi biliyor. FETÖ'ye diyet borcu olanlar ne MİT krizini ne 17-25 Aralık teşebbüsünü ne de 15 Temmuz ihanetini asla görmüyor, kabullenmiyor. Her şey gözlerinin önünde cereyan ettiği halde 17-25 Aralık girişiminde Meclis kürsülerini FETÖ'nün montaj kasetlerine tahsis etmekten, örgütün paçavraları önünde nöbet tutmaktan hiç utanmadılar.
Yorum Yazın