Ali Karahasanoğlu'nun köşe yazısı
24 Haziran seçimlerine az bir süre kala..
Açıklamalar ardı ardına geliyor.
Her açıklama, politikanın ne kadar süfli hale düştüğünü de ispatlıyor..
Kimden başlayalım?
“Kardeşim Abdullah Gül” diye 11. cumhurbaşkanlığına aday gösterilen, şimdi 13. cumhurbaşkanılğı için de şişirilen isimden başlayalım..
Dün açıkladı, “Ben yokum” demeye getirdi.
Şahsen ben bu açıklamayı, “Şimdilik yokum” diye anladım..
Çünkü Abdullah Gül’ün aday olmama gerekçesi olarak gösterdiği tek sebep vardı: “Ben de geniş bir mutabakat söz konusu olursa üstümüze düşeni yapmaktan kaçınmayacağımızı da söylemişimdir. Yaptığımız temaslar sonucu, geniş bir mutabakat olmadığı da gözükmüştür.”
Kısaca tanımlayalım:
“Geniş mutabakat..”
Bu olmayınca, Abdullah Bey de adaylıktan vazgeçmiş..
Ama burada, ben bir ilave yapmak istiyorum..
Bu noktaya gelen, Tayyip Erdoğan’a karşı, CHP’lilerin temelinde olduğu bir geniş mutabakatın adayı olmayı düşünebilen bir kişinin..
Yarın “Biz karar verdik, geniş mutabakatı sağladık. Buyrun adayımız olun”diye, çaresizlik içinde zilini çalarlarsa..
Bu kişiye sarılmak isterlerse..
“Hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz.. Ben de bunu bekliyordum” diyeceği anlaşılıyor..
Kimsenin adaylığını cebren engelleyecek halimiz yok..
Tayyip Erdoğan için, Abdullah Gül’ün adaylığı, çok da rahat bir seçim geçirmesine sebep olabilir..
Ama biz, ilkeler ışığında hareket ettiğimiz için..
Bir hatırlatma yapalım..
“Geniş mutabakat” dediğiniz şey, Abdullah Gül’ün o makama layık birisi olduğu için onun adaylığı değil..
“Tayyip Erdoğan’ı seçtirmemek için, 15 milletvekili olayındaki gibi, her türlü pisliği yapmak”tan ibaret.
Böyle bir pislik üstünden Abdullah Gül aday olmak isterse..
Kendi ağa keyfi bilir..
Sonucunu hep birlikte, görürüz..
•
Hem Abdullah Gül’e..
Hem de Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na bir hatırlatma yapayım.
Bugüne kadar, kim gençliğinde hangi ülkelerde bulunmuş?
Kim, hangi üniversitede okumuş, o üniversite hangi ülkede?
Kim, hangi ülkedeki lisansüstü eğitimi tercih etmiş, mesleğe başlarken stajı hangi ülkede yapmış?
Bu konularda yorum yapmaktan, bu bilgiler üzerinden kişileri suçlamaktan kaçındım..
İnsanların 20’li yaşlardaki pozisyonları üzerinden, 60-70 yaşına geldiğinde eleştirmeyi tercih etmedim..
Doğru da bulmadım..
Ama önceki gün, Cuma namazı çıkışında Abdullah Gül’ün “Adaylık konusunu yarın açıklayacağım” sözlerinin hemen yarım saat sonrasında..
Reuters haber ajansı, Abdullah Gül’ün aday olmayacağını, bir Saadet Partili yetkiliye dayandırarak açıklayınca..
Bende bir istifham uyandı.
Şimdi benim sorum şu:
Türkiye’de devletin ajansından başlayın. En sağdakinden, en soldakine kadar bir çok haber ajansı var iken.
Ajansları boşverin..
En sağcısından en solcusuna bir sürü gazete ve televizyon var iken.
Bu gazete ve televizyonlara mensup onlarca, yüzlerce muhabir var iken..
Böyle önemli bir açıklamanın, Reuters’ten gelmesinin anlamı nedir?
Sayın Abdullah Gül’e..
Sayın Temel Karamollaoğlu’na en yakın ajans, Reuters midir?
Bu ikilinin yakın olduğu bir Türk ajansı, bir türk gazeteci yok mudur?
Veya şöyle soralım..
Bu kadar önemli ve gizli tutulan bir bilgiyi, bu arkadaşlar Türk gazetecilerle değil de, İngiltere’de merkezi bulunan bir haber ajansının muhabiri ile paylaşmayı nasıl tercih edebiliyorlar?
Kendilerinin dikkatine sunuyorum..
Abdullah Gül’ün, Reuters’ten geçen haberden bilgisi var veya yok..
Saadet Partisi Genel Başkanı’nın bilgisi var veya yok.
Sonuçta önümüzdeki gerçek bu..
SP’li bir yetkili, Türk ajansları ile değil, Reuters muhabiri ile bu bilgileri paylaşmış..
Bilinsin istedim..
Kimlerle konuşup görüştüklerini gözden kaçırdı iseler..
Farkına varsınlar istedim..
•
Gül’deki kafa karışıklığı..
CHP-İP-SP birlikteliğini, “geniş tabanlı bir mutabakat” olarak göreceği yanılgısı..
Bunun karşısında asgarisinden % 60’lık bir mutabakatın da var olduğunu görmezden gelmesi yanlışı..
Meral Akşener’de de, farklı şekilde hayat buluyor..
Bakın dün ne açıklama yapmış, Meral Akşener:
“Diyelim ki Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı ikinci tura kaldı, şüphesiz ki her türlü gücümüzle destekleyeceğiz!”
Aynı röportajda, CHP’nin adayının henüz belli olmadığı, Kemal Bey’in bir isim çıtlattığı, ancak bunun kesin olmadığı da belirtilmiş.
Böylesi bir fotoğrafın analım ne?
Anlamı şu..
CHP eğer, Sezgin Tanrıkulu gibi PKK sempatizanı bir ismi bile cumhurbaşkanlığına aday gösterirse..
Meral Akşener de..
Bu ismi, ikinci tura kaldığı takdirde, destekleyecek.
Seçim meydanlarında, “Oyunuzu, Sezgin Tanrıkulu’na verin” diyecek..
Kime karşı, bu PKK sempatizanını destekleyecek?
Recep Tayyip Erdoğan’a karşı..
2001 yılında kurucuları arasında olduğu. Sonra bir şahsi anlaşmazlıkla ayrıldığı AK Parti’nin adayına karşı..
PKK sempatizanı bir ismi dahi, destekleyebilecek..
Burda iş bitmiştir..
Burda temiz siyaset iflas etmiştir..
Gözler kapanmış, insanlar körü körüne hareket etmeyi tercih ediyorlar demektir..
Sezgin Tanrıkulu’nun dışında, daha başka isimleri de buraya yazabiliriz..
“Ben söz verdim.. İkinci tura CHP’li kalırsa, onu destekleyeceğim” dediğine göre..
CHP’nin adayı kim olursa olsun..
Hani kanun müsait olsa..
Mahkumlar aday olabiliyor olsa..
CHP, Abdullah Öcalan’ı aday gösterse..
Ve bu isim ikinci tura kalacak olsa..
Demek ki, Meral Hanım, teröristbaşını da destekleyecek..
Daha başka söze gerek var mı?
Bence yok..
Yorum Yazın