Gazeteci Hakan Çelik, bugünkü yazısında geçtiğimiz haftalarda Türk F-16'larının Libya sahillerine kadar uçtuğunu ve “İhtiyaç olması halinde buraya kadar ulaşıp hareket düzenleyebiliriz” mesajı verdiğini belirterek, Hafter'in Türkiye'nin çıkarlarına saldırması durumunda "Türk F-16’ları daha önce görülmemiş boyutta bir operasyona girişebilir" ifadelerini kullandı.
Gazeteci Hakan Çelik, bugünkü "F-16’lar Hafter’i hedef alabilir!" başlıklı yazısında Türk F-16 savaş uçaklarının ve tanker uçağının geçtiğimiz hafta Libya sahillerine kadar uçarak “İhtiyaç olması halinde buraya kadar ulaşıp hareket düzenleyebiliriz" mesajı verdiğini söyledi. Çelik, Hafter'in Türkiye'nin çıkarlarına saldırması durumunda Türkiye'nin daha önce görülmemiş bir boyutta operasyona girişebileceğini söyledi.
İşte o yazı;
F-16’lar Hafter’i hedef alabilir!
Türkiye-Rusya ilişkilerinde Suriye’den sonra ikinci test alanı Libya olacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 5 Mart 2020’de benim de takip ettiğim Moskova ziyaretinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bazı sözler vermişti. Erdoğan, Rusya’ya bağlı Wagner’in Libya’daki faaliyetlerinin yarattığı sorunların bir listesini sunmuş, Putin de özetle Ankara-Moskova ilişkilerinde yeni bir başağrısı oluşmasını arzu etmediği yönünde görüşünü paylaşmıştı. Zaten Moskova’nın resmi görüşü Wagner’in Rus devletini temsilen orada olmadığı yönünde.
Ancak sahadaki gerçekler Rusya’nın Suriye’den sonra Libya’yı da nüfuz alanı içine almak istediğini gösteriyor. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınan meşru Libya hükümetiyle savaşan isyancı General Halife Hafter’e Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan ve Mısır her türlü mali desteği sağlarken Rusya da askeri sistemleriyle sahada varlık gösteriyor.
Avrupa ülkeleri arasında Yunanistan, Kıbrıs Rum kesimi ve Fransa da bu gruba tam destek veriyor. Türkiye, Libya’nın meşru yönetimiyle imzalanan deniz yetki alanları belgesinin ardından bu ülkede olup bitenleri çok daha yakından izliyor. Zira Trablus hükümetinin devrilmesi veya güç kaybetmesi Türkiye’nin çıkarlarının da zarar görmesi anlamına geliyor. Türkiye buna kesinlikle izin vermeyeceğini defalarca ilan etmişti.
Hatta geçtiğimiz haftalarda Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı F-16’lar tanker uçaklar eşliğinde Libya sahillerine kadar uçmuş ve “İhtiyaç olması halinde buraya kadar ulaşıp hareket düzenleyebiliriz” mesajı verilmişti. Türkiye’den askeri personel ve danışmanların meşru Libya yönetimine verdikleri yardım çok kritik nitelikte. BM tarafından destekleniyor olmasına rağmen Libya yönetimini Türkiye dışında askeri anlamda koruma altına alan başka bir ülke yok gibi.
Katar, Türkiye ile aynı çizgide yer alıyor ve bu sürece finans desteği sağlıyor. Diğer taraftan Avrupa’da İtalya Türkiye’nin savunduğu tezlere yakın duruyor. Ancak Avrupa Birliği’nin caydırıcılık sağlayacak ortak bir duruşundan söz edemeyiz. Birleşik Arap Emirlikleri Libya’nın kontrolünü ele geçirmek isteyen Hafter güçlerine Rusya’dan Pantsir hava savunma sistemi temin etmişti.
Baykar tarafından üretilen Bayraktar İHA ve SİHA’lar ise çok umut bağlanan Pantsirleri etkisiz hale getirdi. Meşru hükümetin bir hava üssü dahil kritik noktaları ele geçirmesiyle dengenin değişeceğinden endişe eden Hafter bloku çok kritik bir hamle daha yaptı.
Daha önce Suriye’de konuşlanan Rus yapımı Mig-29 ve Su-24 savaş uçakları yine BAE’nin desteğiyle Libya’da Hafter’e teslim edildi. Moskova şu ana kadar bu uçaklarla ilgili bir sorumluluk üstlenmese de Mig’lerin Rusya’nın onayı olmadan orada operasyonel hale gelemeyeceğini herkes biliyor.
Gelişmeler bu yönde ilerlemeye devam eder ve Hafter doğrudan veya dolaylı olarak Türkiye’nin çıkarlarına saldırırsa Türk F-16’ları daha önce görülmemiş boyutta bir operasyona girişebilir. Bu çerçevede bazı Türk uçakları orada barış tesis edilinceye kadar konuşlanabilir.
Yorum Yazın