Melih ALTINOK'un bugünkü köşe yazısı
Depremin merkez üssü Kahramanmaraş. Ancak deprem üzerinden yürütülen manipülasyon kampanyalarının merkezi, kırılan fay hattının Suriye sınırındaki son noktasındaki Hatay.
Yıkımın Hatay'daki kadar yıkıcı olduğu Adıyaman gibi kentlerde de aynı sorunlar yaşanmasına karşın tartışmalar hep bu kent üzerinden yürütülüyor.
Sosyal medyadaki "Baraj yıkıldı" türünden özel harp yalanlarıyla sinirleri gerilmeye çalışılan Hatay ahalisi son birkaç gündür de Suriyeliler üzerinden tahrik ediliyor.
"Net söylüyorum enkazlardan önce AKP'liler çıkartılıyor" diyerek çalışmalara "katkı" sağlayan Ümit Özdağ sahada!..
Polis, asker yokmuş gibi asayişi üstlenmek üzere kente ulaşan, "Vuralım Suriyeliyi, vuralım Afgan'ı. Havaya kalksın Kalaşnikoflar. Bitsin bu barış" diye tezahürat yapan, holigan gruplarıyla buluşuyor.
Suriyelilerin, depremzedelerin namuslarına göz diktikleri şeklinde halkta infial yaratacak, çocuk oyuncağı olmayan iddialar ekranlardan dillendiriliyor.
Yakalanan yağmacılar "buralı" çıkmasına karşın, bu işleri Suriyelilerin yaptığına dair ırkçı bir kanaat oluşturulmaya çalışılıyor. Ne yazık ki etkili de oluyor.
Oluşan puslu hava, bugüne kadar mantığından ve insaniyetinden şüphe etmediğimiz Fikri Sağlar gibi sosyal demokrat bir siyasetçinin içindeki PEGİDA'cıyı uyandırıyor:
"AKP, Suriye'den yüz binlerce mülteciyi Türkiye'ye getiriyor... Millet can derdine düşmüş devletten yardım beklerken yeni sığınmacılar istemiyoruz!"
Yıllardır sektörde olan yaşını başını almış Ardan Zentürk bile dikkatli telaffuz edilmesi gereken iddiaları "FOX'ta izledim" diye kaynak göstererek yayabiliyor...
Üstüne de "Bu yağmalama şakiliğinden sonra Suriyeliler ile Türklerin bir arada yaşama ihtimali kalmadı.
Devletin kalıcı bir çözüm bulması gerekiyor" diye benzin döküyor.
Bravo. Travma yaşayan bölge halkının depremin 7. gününde ihtiyaç duyduğu gazetecilik, muhalefet işte tam da bu değil mi?
Binlerce yıldır beraber yaşadığı kardeşiyle, son felaketi de enkaz altında, gece soğukta berberce göğüsleyen depremzede Suriyelileri hedef göstermek nasıl bir dalalettir?
Ama depremde maskeleri düşen zombiler kazanmayacak.
İnançların, ırkların örnek bir beraberliğin evrensel simgelerinden olan kadim Hatay'ın geniş yürekli sakinleri bugünleri de dayanışmayla geride bırakacaklar.
Kimsenin şüphesi olmasın.
İMAR AFFI
Muhalefet, iktidarın geçtiğimiz yıllarda çıkardığı imar affını gündeme getiriyor.
İktidar da cevaben muhalefetin affa verdiği kabul oylarını hatırlatıyor? CHP'nin seçim beyannamesindeki "İmar affı getireceğiz" vaadini hatırlatıyor.
Tabii bu arada binaları depreme dayanıklı hale getirmek için başlatılan kentsel dönüşüm çalışmalarını protesto eden "bilimsel sosyalistlerin" videoları epey bir revaçta.
Dün de sadece müteahhitlerin hedef tahtasına oturtulup yıkılan binaların mühendislerinin, mimarlarının konuşulmaması üzerinden aynı kayıkçı kavgasına dikkat çekmiştim...
Kabul edelim artık. Suçu, günahı onu buna atarak ancak vicdanımızı rahatlatabiliriz. Onu da nereye kadar.
Zira herkes bir ucundan tuttu...
Bugün "İmar affı cehalettir" deyip, yıkımlardaki rolünü net olarak kestiremeyeceğimiz imar affından yararlanmak için sıraya giren halkımız da dahil.
Birbirimize yeterince söylendik. Önümüze bakalım. Dert de bizde derman da.
BU AKŞAM EKRANLAR TÜRKİYE'NİN
Bu akşam tüm ulusal televizyon kanalları logosuz ortak yayında olacak. ATV stüdyolarından yapılacak canlı yayında depremin yaralarını sarmak için ulusal bir bağış kampanyası yapılacak.
Farkındayız, bugünlerde kimsenin içinden bir şey yapmak gelmiyor... Televizyon izlemek de dahil.
Ama bu ruh, dayanışma, paylaşma telaşı hepimize iyi gelebilir.
Kaynak:Sabah
Yorum Yazın