Devlet-i Aliyye’ye “hasta adam” yaftası vurarak, dünyanın zenginliklerini sömüren Batı dünyası, çatırdıyor. Üye olmak için yıllarca kapısında bekletildiğimiz Avrupa Birliği, krizler yüzünden dağılmanın eşiğine geldi.
Modern dünyanın ‘Haçlı Birliği’ olarak tanımladığı Avrupa Birliği (AB), son günlerini yaşıyor. 2008’den bu yana varoluşsal krizler yaşayan AB, tarihinin en büyük ikinci darbesini İtalya’dan aldı. Avrupa Birliği’nin Roma’nın bütçe taslağını reddetmesi sonrası Avrupa kıtasının en eski ülkelerinden birisi olan İtalya’nın “AB’yi tanımıyoruz” açıklaması; büyük çöküşün haberini verdi. Birlik üyesi pek çok ülke ekonomik ve siyasi krizlerle boğuşurken, Avrupa Birliği ise ortaya çıkan krizlere karşı bir politika geliştirebilmiş değil.
Geri adım attırıyoruz
Türkiye’yi 55 yıldır çeşitli bahaneler ile oyalayan Avrupa Birliği, çöküşün eşiğinde… Üst üste ekonomik deprem yaşayan Yunanistan ile su almaya başlayan ‘Hristiyan Birliği’nin; “AB’yi istemiyoruz” protestolarının yaşandığı Fransa’ya karşı ‘dağılmadan atlatma’ politikası, gün geçtikçe sönüyor. İngiltere’nin ayrılmak için gün saydığı Avrupa Birliği’nde ateşli taraftar İtalya ise AB’den “çıkıp çıkmama”yı sorgulamaya başladı. Birliğin bütçeye ilişkin kurallarının kendilerini ilgilendirmediğini açıklayan İtalya’da referandum sesleri yeniden yükselirken, ekonomisi küçülen, borcu artan Avrupa; bugünün hasta adamı olduğunu ortaya koyuyor.
İtalya’nın başkaldırışı
İtalya’nın gelecek sene için bütçe açığının yaklaşık yüzde 1,6 seviyesinde olması hedefleniyordu ancak İtalyan hükümeti, uzun müzakereler sonucu işsizlere sağlanacak vatandaşlık geliri (muhtaçlık aylığı), emeklilik yaşını tekrar düşürmeye yönelik reform, banka krizlerinden etkilenenlere yönelik yardım, vergi affı ve sabit vergi oranı gibi vaatlerini gerçekleştirmek amacıyla bütçede fazladan yüzde 0,8 oranında açık verilmesini kararlaştırmıştı. Hükümetin 15 Ekim’de AB Komisyonuna gönderdiği bütçe taslağında, gelecek yıl için gayrisafi yurt içi hasılaya oranla bütçe açığı hedefi yüzde 2,4 olmuştu. İtalya, bütçe açığının 2020 yılında yüzde 2,1’e, 2021’de ise yüzde 1,8’e düşürüleceğini açıklamıştı.
İtalya’nın bu bütçe planına AB kurumlarından ve üye ülkelerden olumsuz tepki ve eleştiriler gelmişti. AB Komisyonu, perşembe günü İtalyan hükümetine gönderdiği mektubunda “İtalya’nın 2019 bütçe kanununun İstikrar Paktı tarihinde görülmemiş şekilde hedeflerden sapma gösterdiğini ve bunun paktın yükümlülüklerine uyulmamasına yol açtığını” vurgulamıştı.
Polonya’da çatışma
Daha önce kürtaj yasağı, mültecilerin kabulü, Yahudi soykırımını inkâr yasası gibi konularda almış olduğu kararlarla eleştirilerin hedefinde olan Polonya, şimdi de yargı reformu konusunda Brüksel ile çatışma yaşıyor. Kamuoyu baskısına ve AB’nin hukuki soruşturma başlatmasına rağmen, Polonya’nın yargı reformunu yürürlüğe koyması, Varşova-Brüksel hattındaki çatlağı gittikçe derinleştiriyor.
Sancılı Brexit süreci
İngiltere, Haziran 2016’da yapılan referandumla yüzde 48’e karşı yüzde 52 oyla AB’den ayrılma kararı almış, 29 Mart 2017’de de Lizbon Anlaşması’nın 50. maddesini işleterek ayrılık sürecini resmen başlatmıştı. Haziran 2017’de başlayan müzakerelerde taraflar, geçen yılın sonunda İngiltere’nin AB bütçesine taahhütlerinden kaynaklanan yüklü bir “ayrılık ücreti”nin ödenmesi ile vatandaş haklarının da aralarında yer aldığı bir dizi konuda ön anlaşmaya varmıştı. Müzakerelerin sonunda bir anlaşmaya varılsa da varılmasa da İngiltere 29 Mart 2019’da AB’den resmen ayrılmış olacak.
Katalonya’da bağımsızlık
Geçtiğimiz yıl 1 Ekim günü İspanya’nın Katalonya bölgesinin bağımsızlık talebiyle gerçekleşen refarandumda yüzde 90’ı aşkın ‘evet’ oyu çıkmıştı. Bölünme korkusunu iliklerine kadar yaşayan İspanya Hükümeti ise Katalonya’nın bağımsızlık mücadelesini korsan referandum olarak yorumlamıştı. Tartışmalı oylama sonrası “Bağımsızlık ilan hakkını kazandık” açıklaması yapan ancak resmiyet kazanamayan Katalonlar, hükümet karşı gösterilerine ara vermeden devam ediyor.
“AB’de ne işimiz var?”
Hollanda’nın en büyük üçüncü partisi Özgürlük Partisi, ülkenin AB’den çıkarılması için referandum projesi üzerinde çalışıyor. Projenin başarılı olması durumunda Rusya’ya yönelik yaptırımların kaldırılması amaçlanıyor. İngiltere’den sonra Fransa’dan da “AB’den çıkalım” sesleri gelmeye başladı. Birlikten ayrılma düşüncesi, Fransa’da yükselişte olan aşırı sağcı ve popülist Milli Cephe (FN) partisi tarafından da kullanılmaya devam ediyor. Fransa’da özellikle aşırı sağ, referandum için gösterilere başladı. Çalışma yasasını protesto edenler ise hemen hemen her gün “AB’yi istemiyoruz” sloganları atıyor.
Yorum Yazın