Yeni Akit yazarı Rasim Bolbol'un köşe yazısı
Doğan Medya Grubu’nu geçtiğimiz mart ayında satın alan Demirören’lerin Hürriyet’teki operasyonu tam gaz devam ediyor…
Hatırlayacaksınız, “amiral gemisi”nde pek çok yazar ve yöneticiyle daha önceden yollar ayrılmıştı. Geride bıraktığımız haftada da Taha Akyol ve Mehmet Yakup Yılmaz’ın yazılarına son verildi.
Akyol, önceki gün 5 cümlelik bir yazıyla okuyucularına veda etti; Yılmaz’ın da Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar ile yarın yapacağı görüşmenin ardından gazeteyle yollarını ayıracağı konuşuluyor.
•
Aslında her iki isim de Hürriyet’te deyim yerindeyse uzatmaları oynuyordu.
Biliyorsunuz, Babıali’de en fazla sayıda dergi ve gazeteyi çıkartan isim olmakla övünen “etekli Yakup” namıyla maruf Mehmet Yılmaz, 13 yıldır köşe işgal ettiği Hürriyet’te muhalefet olsun diye muhalefet yapıyordu. Patronunun, yaptığı sayısız iş takipçiliğinin hatırına tahsis ettiği köşeyi kirli emellerine alet etmekten hiç mi hiç çekinmiyordu.
Taha Akyol’un da “etekli Yakup”tan aşağı kalır yanı olmadığını söyleyebiliriz...
O da matbuat âleminin “rüzgar gülleri”nden biriydi... 12 Eylül öncesinde MHP Genel İdare Kurulu üyeliğinde bulunmuş, bu görevin yanı sıra partinin yayın organı olan Hergün gazetesinde yazılar kaleme almış, ancak daha sonra 180 derecelik bir dönüşe imza atarak liberal şapkası takmıştı. Yani “fikir dönekliği” kavramı, tam olarak hazretin kendisinde temayüz ve tebarüz etmişti.
•
Hem Taha Akyol’un hem de Mehmet Yakup Yılmaz’ın Hürriyet’ten gönderilmesi, aslına bakarsanız olumlu bir gelişme.
Bakalım sıra Aydın Doğan’ın “garson”u Ahmet Hakan’a ne zaman gelecek?
Yıldırım Demirören’in, kendisini vaktiyle “tüpçü” diye aşağılayan Hergele’ye nasıl bir muamelede bulunacağını hep birlikte göreceğiz.
•
DAVUL HÜKÜMETİN BOYNUNDA,
TOKMAK MERKEZ’İN ELİNDE...
Merkez Bankası, hafta içinde politika faizini yüzde 17.75’ten yüzde 24’e yükseltti. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kararı tasvip etmediğini belirtip faiz konusundaki hassasiyetinin değişmediğini açık açık söylese de ortada yalın bir gerçek var: O da 625 baz puanlık artışın bir rekor olduğu...
Evet, Türkiye’de para politikası açısından bir kerede yapılan en yüksek faiz artışı ile karşı karşıyayız.
Her ne kadar içerisinde bulunduğumuz ekonomik saldırı büyük rol oynasa da böyle bir tabloyla AK Parti döneminde karşılaşmamız bir hayli üzücü.
Küresel zulüm sisteminin en önemli aracı olan faiz belasından kurtulmak için Erdoğan dışında hemen hemen hiç kimsenin elini taşın altına koymaması bizi buralara kadar getirdi.
Öyle ya, her geçen gün katlanarak artan bu toplumsal soruna Cumhurbaşkanı’nın haricinde neredeyse kimse yüksek sesle itiraz etmiyor. Kapitalist nizamın omurgası olan faizin ülkemizde kök salmasına, her nedense doğru düzgün ses çıkarılmıyor.
Allah aşkına şöyle bir etrafınıza bakın... Başka hiçbir sebep olmasa bile, sırf Allah’ın haram kılmış olması yüzünden uzak durulması gereken faiz illetine bu memlekette “kurtuluş reçetesi” gözüyle bakılıyor.
•
Tabii ki faize şaşı bakanların tuzunun kuru olduğunu görüyoruz. En azından sırtlarında yumurta küfesi yok. Sorumluluk tamamıyla hükümette.
O halde, bu durum böyle devam etmemeli. Halihazırdaki sistemle bir an önce vedalaşılmalı.
Davul hükümetin boynundaysa, tokmak bir başkasının elinde olmamalı.
Yorum Yazın