İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "(Ekrem İmamoğlu) Bugün bana laf yetiştirmiş, 'İstanbul'da iftar yapacağına Ankara'da işine baksın' demiş. Benim herhalde İçişleri Bakanı olduğumu unuttu, İstanbul'dan da sorumlu olduğumu unuttu. Sayın İmamoğlu, biraz kimyan altüst olmuş, biraz da sağa sola laf yetiştirmeye çalışıyorsun" dedi. Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına kısa süre olarak gelen İmamoğlu'nun yaptığı ilk işin Büyükşehir verilerini kopyalamak olduğunu hatırlattı.
Soylu, bugün İstanbul'da katıldığı iftarda yaptığı konuşmada, 23 Haziran'da İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı seçimlerinin tekrarlanacağını hatırlatarak, İstanbul'un anlamının büyük olduğunu ve maneviyatın emaneti olduğunu söyledi.
"BU ŞEHİR, KIYMETİNİ BİLMEYENLERE TESLİM EDİLEMEZ"
Böyle bir şehrin, kıymetini bilmeyenlere teslim edilemeyeceğini dile getiren Soylu, "Milletin oy hakkını savunamayacaksak neyin mücadelesini yapacağız? Hayatımda şu seçim ve sonrasında yaşadığım işleri hiçbir zaman ne yaşadım ne gördüm. Öyle bir hava oluşturdular, öyle bir atmosfer oluşturdular ki, 'Bu seçimde hile yapıldı' demeyi bile kendinize neredeyse hak görmeyecek bir psikolojinin içine bizi itmeye çalıştılar. Bu nedir biliyor musunuz? Ben bu psikolojiyi duydum ve hissettim. Türkiye'yi darbe psikolojilerine böyle götürdüler. Aynen Ankara'da köylüleri Tandoğan Meydanına böyle sokmadılar. Aynen 28 Şubat'ta insanları camilere gitmekten böyle alıkoydular. Aynen insanları, etnik kimliklerini ve mezheplerini söylemekten böyle korkuttular. Bu bir zihniyettir. " diye konuştu.
"BİZ TÜRKİYE'NİN HER TARAFINDA OLURUZ"
Soylu, yerlerinin Cumhuriyet Halk Partisi neredeyse tam onun karşısında olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onlar neredeyse biz onların tam karşısındayız. Yıllarca bu milleti üstenci bir bakışla, elitist bir bakışla başka bir noktaya getirdiler, ötekileştirdiler. Yıllarca vesayet sistemi ile iktidarı gizli ellerinde tuttular. Ne zaman vesayet sistemi ellerinden gitti, bu sefer oyunu bozmaya ve Türkiye'nin dışında ne kadar unsur varsa onlarla iş birliği yaparak bu ülkenin huzurunu kaçırmak için ellerinden geleni yapmaya çalıştılar. Onlar için kimlik, anlayış hiçbir zaman önemli olmadı. Yaptıkları bir tek şey var o da şuydu; kendileri dışında kimseyi bu ülkeyi yönetmeye reva görmediler.
"BENİM ÜLKEM ESKİ TÜRKİYE DEĞİL"
Süslü laflara, sahte gülücüklere hiçbir zaman itibar etmemek lazım. Uzun yıllardan beri aradığımız noktaya geldik. Benim ülkem eski Türkiye değil. Benim ülkem güçlü bir Türkiye bugün, bu coğrafyada eski Türkiye olmadığını herkese hissettirdi. Bugün bizi zayıflatmak istemelerinin nedeni budur. Bugün terörle mücadelede de önemli bir yere geldik. Karşımızdaki terör örgütlerinin patronu bellidir. Onlara yardım eden Amerika, Fransa ve Avrupa devletleridir. Bunların hepsini biliyoruz. Samimiyetle mücadele edilirse, milletle el ele olunursa teröre fırsat verilmezmiş, bu görüldü"
"İLK İŞİ VERİLERİ KOPYALAMAK OLDU!"
Soylu, İçişleri Bakanlığı'nın tüm ülkedeki istihbaratı kendi içinde tuttuğunun altını çizerek, "Ben İçişleri Bakanlığı'na geldiğimde bir CD verip, jandarma, emniyet ve istihbarattaki arkadaşlarıma, 'Şu CD'lere, istihbaratları koyun da ben kasama koyayım' desem bana yakışır bir davranış olur mu? Bu ülke bana namusunu emanet etmiş, bu devlet bana mahremini teslim etmiş. Ne yapmalıydım? O istihbaratları alıp, bir kasaya mı koymalıydım? Çocuk yürüyüşünden belli olur. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına kısa süre olarak gelen İmamoğlu'nun yaptığı ilk iş İstanbul Büyükşehir verilerini kopyalamak oldu.
Ne devlet adamlığına yakışır, ne bir ciddiyete yakışır, ne bir sorumluluğa yakışır, ne de bir yöneticinin yönetme kabiliyetine yakışır, ne de güvene yakışır. Aynı zamanda bugün bana laf yetiştirmiş, 'İstanbul'da iftar yapacağına Ankara'da işine baksın' demiş. Benim herhalde İçişleri Bakanı olduğumu unuttu, İstanbul'dan da sorumlu olduğumu unuttu. Biz Türkiye'nin her tarafında oluruz. Sayın İmamoğlu, biraz kimyan altüst olmuş, biraz da sağa sola laf yetiştirmeye çalışıyorsun. Ne boyun yeter ne de bizim samimiyetimizle böyle bir anlayış içerisinde olabilmeye kabiliyetin yeter." değerlendirmesinde bulundu.
Yorum Yazın