6-8 Ekim olayları sırasında Ahmet Davutoğlu'nun başbakan olduğunu hatırlatan gazeteci Ahmet Kekeç, “Haramiler iktidara gelirse, 6-8 Ekim sanıkları salıverilir. Dönemin iktidarı da yargılanır. Peki Davutoğlu’na ne olur? Bugün yaptığı açıklamalara ve etrafa yaydığı sevimli gülücüklere bakmazlar. Dönemin Başbakanı olarak büyük sorumluluğa sahip olduğu için, yargılar ve içeri tıkarlar.” dedi.
Dönemin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve terör örgütü PKK'nın çağrısıyla sokağa çıkan terör yanlılar, 2014'te doğu şehirlerini adeta savaş alanına çevirdi. 6-8 Ekim olayları olarak literatüre geçen provokasyonlar sırasında dönemin Başbakanı olan Ahmet Davutoğlu, terör yanlılarına sert tepki göstermişti. AK Parti'den ayrıldıktan sonra siyasi çizgisinde büyük bir sapma olan Davutoğlu, bugün halen devam eden 6-8 Ekim olayları adli süreçleri kapsamında HDP'ye açık destek vermeye başladı.
Akşam yazarı Ahmet Kekeç, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun bu tutumu hakkında dikkat çeken bir yazı kaleme aladı. Kekeç'in, "Davutoğlu da yargılanacak" başlıklı yazısı şu şekilde:
Anlayamadığım bir şey var: Bu beyler neden kınama ve destek kuyruğuna girdiler?
Bu acul gayretin arkasında ne var?
Kınayan, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu...
Kınanan, bir zamanlar kendilerinin de yer aldığı siyasi oluşum... Yani AK Parti...
Buna Meral Akşener’i de dahil edebiliriz.
Kınama konusu: 6-8 Ekim Kobani provokasyonu.
Selahattin Demirtaş’ın bile “vahşet” dediği olay, bizimkiler tarafından nasıl birdenbire şirin bir provokasyon girişimi olarak yorumlanır oldu?
Acıklı bir gerçeği ifşa edeyim:
Şirin olayın gerçekleştiği yıl, Ahmet Davutoğlu Başbakandı.
Hem dönemin Başbakanı olacaksın, hem hiçbir sorumluluk üstlenmeyeceksin...
Hem de kendi hükümetini, kendi partini ve dava arkadaşlarını suçlayacaksın.
Ne güzel dünya...
Böyle Başbakanlığı herkes yapar.
Oysa, o dönemde sertlikten yana bir Başbakandı. Yaptığı gırtlak oyunuyla yedi düveli kendine hayran bırakmıştı.
Aklımda yanlış kalmadıysa, “Serok Ahmet” sözünün (suçlamasının) oluşturduğu kompleksten kurtulmak için, biraz da rijit davranıyordu.
Mesela gırtlağını parçalayarak “Katiller” filan diyordu.
Demirtaş’la ilgili zehir zemberek açıklamalar yapıyordu.
***
Hüseyin Gülerce’nin yazısında gördüm:
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, üç partinin kınama ve destek açıklamalarına çok sert tepki göstermiş:
“3 siyasi partinin genel başkanına sesleniyorum. PKK’nın talimatıyla Merkez Karar Yönetim Kurulu’nda bu kararı alıp ondan sonra sokaklara insanları davet edip yakmayı, yıkmayı, terör örgütünün talimatıyla yerine getirenleri telefonla aramak ne demektir? Bunu kabul edeceğimizi mi zannediyorsunuz? HDP’nin Genel Merkezini arayıp, bu talimatları verenin, hukuk çerçevesinde gözaltına alındıktan sonra ‘geçmiş olsun’ dileği iletmeleri ne demektir? 6 yıl geçmiş de, neden yargı bugün bakıyormuş da, neden böyle yapıyormuş da... 6 yıl önce bunun talimatını verenleri, mağdur edebiyatıyla birlikte bugün aklamaya çalışanlar var. Sadece siyaset yapacağım diye, acaba iddiaya karşı 3-5 tane cümlem olur mu diye söz üretenlere, vicdanından kopmuş olanlara sesleniyorum: 6-8 Ekim olayları için söylüyorum, devlet unutmaz, devlet unutursa devlet olmaz...”
***
Tabii, “Hiçbir devlet unutmaz” demek gerekiyor.
Her cins devlet...
Devletin, haramiler tarafından ele geçirilmesi de durumu değiştirmez.
Heval’lerin temennisini ciddiye almak lazım:
Haramiler iktidara gelirse, 6-8 Ekim sanıkları salıverilir. Dönemin iktidarı da yargılanır.
Peki Davutoğlu’na ne olur?
Bugün yaptığı açıklamalara ve etrafa yaydığı sevimli gülücüklere bakmazlar.
Dönemin Başbakanı olarak büyük sorumluluğa sahip olduğu için, yargılar ve içeri tıkarlar.
Yorum Yazın