Her konuşmasında Kanal İstanbul'a karşı olduğunu söyleyen CHP'li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun bu eleştirilerine İngiltere ziyaretinden sonra başlaması dikkat çekti. İmamoğlu'nun bu çıkışları "İngiltere'den kredi alabilmek için Kanal İstanbul üzerinden bir anlaşma mı yaptı?" sorularını akıllara getirdi..
CHP'li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, hükümet bize ödenek vermiyor diye İngiltere'nin başkenti Londra'ya gidip kredi dilenmişti. Londra dönüşünün hemen ardından ise tüm dünyanın merakla beklediği ve Başkan Erdoğan'ın 'hayalim' dediği Kanal İstanbul hakkında skandal ifadelerde bulundu. İmamoğlu'nun Kanal İstanbul için 'ne olursa olsun engelleyeceğim' sözlerini İngiltere seyahati sonrasında yapması akıllara farklı sorular getirdi.
KREDİYE KARŞILIK KANAL İSTANBUL'U ENGELLEME ŞARTINI MI KABUL ETTİ?
İngiltere'nin 2013'te gerçekleşen Gezi kalkışmasına Kanal İstanbul şartını soktuğu biliniyor. İngiltere, dünyanın merakla beklediği projeyi engellemek için şimdi de Ekrem İmamoğlu üzerinden mi algı yaratılıyor? İngiltere, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile baskılanan boğazların Kanal İstanbul ile yeniden nefes almasını elbette ki istemeyecekti. Tüm bu soru işaretleri akılları karıştırmaya devam ederken İmamoğlu'nun peş peşe yaptığı açıklamalar, bu olasılığı güçlendiriyor.
İMAMOĞLU'NUN İNGİLTERE ZİYARETİNDE ABDULLAH GÜL DETAYI
Ekrem İmamoğlu'nun Londra çıkarmasından gelen bir fotoğraf karesi ise hayli dikkat çekiciydi. Fotoğraf Chatham House (Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü) Başkan Yardımcısı Sir Simon Fraser ve ekibiyle bir araya geldiği ana ilişkindi. Dikkat çekici olan kısım ise İmamoğlu'nun oturduğu koltuğun hemen arkasında Abdullah Gül'ün fotoğrafının olmasıydı. Abdullah Gül'ün KHK'lar için yaptığı eleştirilerin ardından bir takım konferanslar için İngiltere'ye gittiği ve Gül'ün bir İngiliz ajanı olduğu yönündeki iddialar hala gündemdeki yerini korurken Ekrem İmamoğlu'nun da bu izden gitmesi dikkat çekti.
"YETERKİ DIŞARIDAKİ PATRONLARI MEMNUN OLSUN"
Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın, Kanal İstanbul'un sadece bir proje değil stratejik bir önemi olduğunu söyleyerek, "Bunun ne demek olduğunu İngilizler, Ruslar ve Amerikalılar çok iyi bilir. İstanbul'u koruma altına almış ve Karadeniz'in gırtlağını tutan bir Türkiye'den çok rahatsız olacaklar. Bu yüzden de büyük bir baskıya maruz kalmamız kaçınılmaz. Baskıyı da artık diplomatik yöntemlerle yapamadıkları için içimizdeki gönüllüleri kışkırtacaklar. Her projede olduğu gibi. İşi bir çevre meselesiymiş gibi sunmaya çalışanlara bakmayın. Bunlar maalesef her seferinde aynı şamatayı çıkartır. Ülkenin ulusal çıkarlarını önemseyen hiçbir projeye destek vermedikleri gibi engel olmak için de ellerinden geleni yaparlar ki, dışarıdaki patronları memnun olsun" ifadelerini kullandı.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ
"İNGİLTERE İMAMOĞLU ÜZERİNDEN ALGI OPERASYONUNDA"
İmamoğlu'nun İngiltere ziyaretinin ardından Kanal İstanbul çıkışını köşesine taşıyan bir diğer isim de Star gazetesi yazarı Ersoy Dede oldu. Dede, "Kim Türkiye'nin bu hakimiyetini, egemenliğini istemiyorsa işte o Kanal İstanbul'u durdurmaya çalışacak..." ifadelerini kullandı.
Dede'nin yazısının ilgili bölümü ise şu şekilde: O günlerde hatırlayın, kendi mahkemelerinden aldıkları kararlarla ne yazdılar?"3. Köprü artık sadece iki beton kuleden ibaret" demediler mi? Havaalanı için yapmadıklarını bırakmadılar. Hâlâ bile yeniden Yeşilköy'e dönebilmenin yollarını arıyorlar. Bu iki hayati projeyi engellemeyi başaramadılar. Fakat fırsatı yakalamışken 'Kanal İstanbul' için gereken müdahaleyi yapabileceklerini sanıyorlar. Bu da aslında öncelikli olarak hizmet bekleyen İstanbul'a, 'temel atmama törenleri' yapıldığı bir tarihte belediye başkanının arka arkaya gerçekleştirdiği Almanya ve İngiltere ziyaretlerinin ne anlama geldiğini de açıklıyor. 2013'te Gezi kalkışmasına Kanal İstanbul şartını sokan İngiltere, Ekrem İmamoğlu üzerinden operasyonlarına devam ediyor. Diyorlar ki; "Biz bunları Kurtuluş Savaşı sırasında köşeye sıkıştırmıştık. Kımıldayacak halleri yoktu. Önlerine hangi metni getirirsek imzalamak zorunda kalmışlardı. Egemenlik hakkı veriyormuş gibi yapıp boğazların kontrolünü sağlayabiliyorduk. Şimdi ise Türkiye başını kaldırdı…" Arkadaş, 15 Temmuz'da işgal etmeye kalktığınız bu ülke Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı ile kim olduğunu gösterdi mi? Şimdi de Montreux'yle baskıladığınız boğazlar, Kanal İstanbul ile nefes alacak. Türkiye, bu sayede boğazlar üzerinde tamamen hakim konuma geçecek. Ve kim Türkiye'nin bu hakimiyetini, egemenliğini istemiyorsa işte o Kanal İstanbul'u durdurmaya çalışacak... Mesele bundan ibarettir.
Yorum Yazın