İslam Memiş'in köşe yazısı
Yeni ceza artırımları olmazsa kalpazanlarla mücadele edilemez !
Teknoloji’nin ilerlemesi sadece bizim işimizi değil, kalpazanlarında işini kolaylaştırıyor !
Son yıllarda kalpazanlar teknolojik imkanlardan yararlanarak gerçeğini ayırt etmekte zorlanacağımız “ Sahte Para “ ları piyasalara sürerek çok vatandaşın canını yaktı.
Mali Şube polisleri, yaptıkları birçok oparesyonda kalpazanların birçok taktikle sahte paraları nasıl piyasaya sürdüklerini gördük.
Sık sık vatandaşlarımızı kalpazanlara karşı uyanık olma çağrısında bulunsak da maalesef yetersiz olduğunu gözlemliyoruz.
Kalpazanlar sadece sahte para değil, sahte altın da üretmeye başladı.
Uzun yıllardır kalpazanların neredeyse Darphane’den fazla mesai yaparak sahte altın bastıklarına şahit oluyoruz.
En çok sahte olarak bastıkları altınlar şöyle:
- Çeyrek altın
- Gram altın
- Reşat altın
- Cumhuriyet altın
- Bilezik
Yani sarrafiye grubu dediğimiz, kolay nakite dönüşecek altın basmayı tercih ediyorlar.
Kalpazanlar basmış oldukları sahte altınları genelde sokakta vatandaşları kandırarak elden satıyorlar.
Mesela;
Kalpazan, hastane bahçesinde gözüne kestirdiği bir vatandaşın yanına yaklaşarak
“ İçeride hastam var, acil ameliyat olması gerek yanıma hiç para almadım.
Hanımın bileziği var yada çeyrek altınlarım var, kuyumcu arayacak vaktim yok bunları bana bozarmısın ?” diyor.
Vatandaş, yardımcı olmak için yada kalpazanın sattığı altını ucuz bulduğu için sahte olan altını alıyor, parasını ödüyor.
Daha sonra kuyumcuya gelen mağdur vatandaş kalpazandan almış olduğunu altının “ Sahte “ olduğunu öğreniyor, ancak iş işten geçmiş oluyor !
Ancak kalpazanları yakalandığında ceza almaktan kurtaran tek bir bahane var :
“ Düğünümde takmışlardı, sahte olduğunu ben nereden bileyim ?”
Yani kalpazan yetersiz ceza ve delil’den kurtulmuş oluyor...
Vatandaşların kalzapanların tuzağına düşmemesi için yapacak olduğu tek şey var;
Kuyumcu esnafından başka hiç kimseden altın alış verişi yapmayacak.
Yorum Yazın