Ali Karahasanoğlu'nun izmir barosu'nun skandal paylaşımına tepki koyduğu yazısı
“Borular” dedim..
Çünkü “Amerika’nın boruları” bunlar..
Çünkü, “PKK’nın boruları” bunlar..
“Emperyalistlerin boruları..”
Bakmayın siz onların “Baro” olarak tanımlanmalarına..
Onlar resmen boru..
Teröristin borusu..
Katilin borusu.
Zalimin borusu..
PYD/PKK, bir rivayete göre 30 bin.. Bir rivayete göre 90 bin TIR silahı, ABD’den bedavaya almış..
Bu boru, arkadan üfleyen olmadığı için, sormamış:
“Afedersiniz terörist kardeşler.. Bu TIR’larca silahı, sabah kahvaltısında mı yiyeceksiniz?”
Sormamış bu borular:
“Sınırımızın dibinde, barışı niye bozmak istiyorsunuz?.. Derdiniz ne? Barış- hepimizin ortak amacı olmalı değil mi?”
Öttüren olmamış..
PYD/PKK, “barış”ı dinamitlerken sormamışlar..
Şimdi..
Teröristlerin ellerindeki silahları toprağa gömmek için..
Savaş ile işgal ettikleri alanlardan çıkartıp, oraları sivil yönetimlere teslim etmek için, TSK harekete geçince..
İzmir Barosu ayaklanmış:
“İzmir Barosu tarihi boyunca BARIŞ’ı öncelemiş, savaşlara karşı çıkmıştır.”
Biz daha önceden de diyorduk ama..
İnandıramıyorduk..
Bunlar Kurtuluş Savaşı’na da karşıdır.
Bunlar, İzmir Yunan’ın olsun isterler..
“Savaşmayalım, sevişelim” derler..
Topraklarını kurtarmak diye de bir dertleri yoktur..
Namus diye de bir dertleri yoktur..
“Tarih boyunca, savaşa karşı imiş”ler..
Dün demişler, bugün de diyorlarmış:
“Savaş insan onurunun, temel hak ve özgürlüklerin yok edilmesi, yıkım, açlık, sefalet demektir!”
O zaman..
Mustafa Kemal’in verdiği savaşın amacı, açlık mıydı, hokkabazlar..
Bu ülke insanları sefalete düşmesi için mi, Mustafa Kemal çizmeleri giydi?
Başkalarından örnek vermiyorum..
Mustafa Kemal’in, Kurtuluş Savaşı sonrasında yaptığı yanlışlarla ilgili çekincelerimi bir kenarda tutarak..
M. Kemal’e iki eleştiri getirdiğimizde, İzmir’den kalkıp, Baro parası ile İstanbul’a gelerek “Akit’e savaş açtık. Atın bu Akit’in yazarlarını cezaevine” diyen riyakarları daha iyi tanımanız için, M. Kemal’le özdeşleyen Kurtuluş Savaşı’ndan örnek veriyorum..
“Savaş; ölüm, acı ve yıkımdan başka bir şey getirmeyecek”miş..
O zaman İzmir’i işgal eden Yunan’ı denize dökmek için, niye emperyalistlerin uşaklarına savaş açtık?
Yoksa..
Yunan’a savaş açmamalı mıydık?
İzmir, Yunan’ın mı olmalıydı?
İçinizdekini açık açık söyleyin..
İçinizde dert kalmasın, teröristlerin ücretsiz avukatları..
Sadece “savaşın açlık olduğunu” hatırlatmakla yetinmemişler..
Siyasi iktidara da seslenmişler:
“Siyasi iktidarı daha fazla can kaybı yaşanmadan savaşa son vermeye çağırıyoruz..”
Yani..
Suriye’nin kuzeyini işgal eden PYD/PKK’nın yaptığı savaş değil..
Ama o toprakları işgal edip, o topraklardaki Arapları, Türkmenleri, hatta kendilerine muhalif olan Kürtleri ordan süren PYD’lilerin yaptıkları savaş değil..
Suriye’deki 300 bin Kürdün, Türkiye’ye sığınmacı olarak gelmesine sebep olanlar işgalci değil..
Ama o işgalci teröristleri ordan çıkarıp atmak, “savaş” imiş!
Sevsinler sizin “savaş” karşıtlığınızı..
Sevsinler sizin barışçıllığınızı..
Gözümüzü yaşarttınız..
Savunma mesleği mensupları olarak, görevinizi tam yaptınız..
Ama, sadece teröristlerin avukatlığını yaptınız.
İşgalcilerin avukatlığını yaptınız..
Ücreti ne kadar ise, söyleyin, “güvenlik güçlerimizin, polislerimizin, askerlerin, bebeklerin, kadınların, ihtiyarların avukatlığı”nı da iki cümle ile olsun, yaptıralım sizlere..
•
ABD’den silah alarak, değişik etnik yapıdaki insanları bölgeden sürenlere tek laf etmediniz..
Yurtlarından edilen milyonlarca Suriyeli’nin hakları için bir kelime etmediniz..
PYD/PKK savaşırken, barış istemediniz..
PYD/PKK, barışa zorlanırken, “Savaşa hayır” dediniz..
“Kapatın bu boruları” diyeceğimizi tahmin ettikleri için.
Bir savcının bunların kapısını çalma ihtimaline karşı..
Kendilerini garantiye de almak istemişler..
“Biz ilk defa bunu söylemiyoruz. Bakın, 2003’te de, Barolar Birliği aynı cümleyi kullanmış” savunmasını yapmak için, ABD Irak’a gireceği zaman yapılan açıklamadan cümleler alıntılamışlar..
Evet, “Savaş açlık demektir” cümlesi, 2003 yılındaki açıklamanızda da var. Ama o açıklamanızda, bakın daha neler var görün; 14 sene önce, bugüne göre çok daha “yerli ve milli” bir açıklamaya imza attıklarını gördüğümüz, bugünlerde ABD’nin boruluğunu yapan riyakarlar:
“Dünyanın tek egemeni olduğunu ilan eden ABD, hem 11 Eylül saldırısı sonrası kaybettiği prestijini yeniden kazanmak amacıyla, hem de başta Irak olmak üzere, Ortadoğu ve Orta Asya petrolleri ile dünya enerji kaynaklarını denetimi altına almak için kendi vatandaşları da dahil neredeyse dünyadaki tüm insanların karşı çıkmasına rağmen saldırı ve savaşta ısrar etmektedir.”
Demek ki ne imiş?
“Dünyanın tek egemeni olduğunu iddia eden ABD” imiş.
Şimdi o ABD.. PYD’ye vermiş silahı.. Vermiş bombayı.. Vermiş silah sistemlerini..
İşgal ettirmiş, güneyimizdeki toprakları..
Ne için?
Barolar Birliği’nin 2003’deki Irak’ın işgali öncesinde yaptığı açıklamadaki gibi, “Başta Irak olmak üzere, Ortadoğu ve Orta Asya petrolleri ile dünya enerji kaynaklarını denetimi altına almak için..”
Ama..
Burdaki barolar, ABD’nin enerji kaynakları üzerindeki sömürü planına 2003’de karşı çıkarken..
Bugün ABD’nin borusu olmuş, “Bırakın, enerji kaynaklarını ABD kullansın, kullandırtsın.. ABD sömürsün” noktasına gelmişler..
Gelmişler ki..
Suriye içinde yeni oluşturulmak istenen terör devletinin, ABD silahları ile kurulmasını görmezden gelip, o terör devletinin önüne set çekmek isteyen TSK’yı “savaş açmak”la suçluyorlar..
Daha açık söyleyelim..
Dilleri varmıyor ama..
Biraz korkuyorlar ama..
Biraz yüz bulsunlar..
TSK’yı “İşgalci” olarak da tahkir edecekler..
ABD’nin boruları.. Emperyalizmin boruları..
Yorum Yazın