Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, bugünkü köşesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’dekiBirleşmiş Milletler 73. Genel Kurulu görüşmelerindeki konuşması ile Türkiye’nin tüm dünya mazlumlarının umut kapısı olduğunu bir kez daha gösterdiğini yazdı.
“Erdoğan, ezilen dünyanın sesi oldu!” başlıklı yazısında Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın egoist ve bencil Trump yönetimi karşısında tüm dünyada ezilen halkların sesi olduğunu ve solcuların bu gerçeği kabul etmesi gerektiğini yazdı.
İŞTE O YAZI;
Trump kürsüye geldi, “İnsan Hakları Komisyonu’ndan çıkacağız” dedi..
Trump insan hakları konusunda bundan sonrasında nal toplayacağının vaadini yaparken..
Tayyip Erdoğan kürsüye geldi, insanlığın vicdanı olduğunu gösterdi; “BM’nin ciddi bir katkısı olmadan, Suriyeli 3 milyar göçmenin hamisi olduk” dedi..
Trump kürsüye geldi: “Büyük bir duvar örmeye başladık.”
Devam etti.. “Amerika” dedi.. “Amerika” dedi..
Tayyip Erdoğan kürsüye geldi..
“Dünya devletleri” dedi..
“Dünya 5’ten büyüktür derken insanlığın ortak vicdanının sesi olduğumuza inanıyoruz” dedi..
Trump, “Sonunda herkes kendi geleceğini belirler. Bütün uluslar kendi kaderlerini tayin eder” dedi.
Ama uluslardan “dünya” geneline geçtiğimizde.. Tüm dünyanın da, kendi geleceğini belirlemesine sıra gelince.. Ordaki adaletsizliğe sessiz kaldı..
Trump’ın bu sessizliğinin üzerine giden, yine Tayyip Erdoğan oldu..
“BM Güvenlik Konseyi, veto hakkına sahip 5 üyenin çıkarlarına hizmet eden, yaşanan zulümlere seyirci kalan bir yapıya bürünmüştür” dedi..
Trump, dünya genelinde işlediği suçları adeta itiraf edercesine, “Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne desteğimizi çekiyoruz. ABD ayrıca mahkeme ve yargı sistemine de güvenini yitirmiş durumda” iddiasında bulundu..
Tayyip Erdoğan ise, Amerika’nın da desteği ile, dünya genelinde işlenen suçlara karşı ezilenlerin sesi olduklarını, olmaya devam edeceklerini şöyle haykırdı:
“Geçmişte Bosna’da, Ruanda’da, Somali’de; yakın tarihte Myanmar’da, Filistin’de yapılan katliamlar BM Güvenlik Konseyi’nin gözü önünde gerçekleşmiştir. Filistinlilere uygulanan zulme ses çıkartmayanların, yardımları kısma konusundaki gayretleri, sadece zalimlerin cesaretini artırmaktadır. Tüm dünya arkasını dönse bile biz mazlum Filistinlilerin yanında yer almaya devam edeceğiz.”
•
Türkiye’deki solcuların, sosyalistlerin, komünistlerin alkış tuttuğu Trump, bir anlamda o soldan çarklılara da kürsüden şöyle seslendi:
“Bugün sosyalizm, petrol zengini ülkeleri batırdı, ekonomilerini çökmüş bir hale getirdi. Şu anda sosyalizm ve komünizm yalnızca yolsuzluk, çürümüşlük ve yoksulluk getirdi. Ve baskı yapan rejimler getirdi. En sonunda da kendi halklarına sefalet içinde bir yaşam getirdi. Bu yüzden burada demokrasinin Venezuela’ya tekrar getirilmesini umut ediyoruz.”
Tayyip Erdoğan’ı devirmek için, kapitalist olmaya bile karar veren, Trump’tan yana tavır alan sosyalistleri utandıracak cevap Türkiye Cumhurbaşkanı’ndan geldi:
“Bugün dünyanın en zengin 62 kişisinin mal varlığı, nüfusun yaklaşık yarısına yani 3,6 milyar insana denkse burada bir sorun var demektir.”
Bundan sonrasında..
Daha ne desin Tayyip Erdoğan?
Fakir Müslüman halkı ezmeye çalışan şovmen Trump’a cevap Erdoğan’dan..
Sosyalistleri, komünistleri rezil etmeye kalkışan kapitalist Trump’a cevap Erdoğan’dan..
Bizdeki solcular ise..
Hâlâ “1968’de, 6. Filo’ya ‘Go Home’ pankartı açmıştık” söylemindeler..
Geçin solcu kardeşler, geçin bu ayakları.
Gelin Tayyip Erdoğan’ın hakkını teslim edin..
Kabataş’ta değil..
Amerika’nın göbeğinde, ABD’ye “Go Home” diyen bir lider var..
Size düşen, bu lidere “boyun eğmek.”
Türkiye’den çıkan lidere kaşı, ABD’nin buyurganlarına, kapitalistlerine, emperyalizmin temsilcilerine destek vermek değil..
(...)
Yorum Yazın