Sabah Gazetesi'nin usta kalemlerinden Engin Ardıç CHP'deki kurultay kavgasını kaleme kaldı..
Sabah Gazetesi yazarlarından Engin Ardıç, bugün köşesinde yazdığı yazıda CHP'deki kurultay kavgasını ve iç çekişmelerin perde arkasını yazdı. Partinin tüm mekanizmalarının Kemal Kılıçdaroğlu'nun elinde olduğunu söyleyen Ardıç, "kimse onu yerinden kaldıramaz" dedi.
İşte Engin Ardıç'ın yazısı:
Çünkü aylardan ağustos.
Hava da leş gibi sıcak. Nem yapış yapış.
"Mevzu" yok. Bodrum'da denize giren bikinili kızları saymazsanız.
Trump da sular seller gibi Türkçe bilerek bizim öfkeli yazılarımızı okuyup "feyiz" almayacağına göre...
Kabak tadı verdi ama ne yapalım?
***
Bundan beş hafta önce, seçimden de bir hafta sonra gazetemizde yayınlanan, sevgili kardeşim İsa Tatlıcan ile yaptığımız sohbette şöyle demiştim:
"Kılıçdaroğlu partiye lök gibi oturmuş, kimse onu yerinden kaldıramaz. Bütün mekanizmalar onun elinde. Parti yönetimi onun kontrolunda."
Bu patırtıda, olan, "partimize demokrasi geliyor" diye sevinen emekli memurlara oldu...
Aslında istedikleri demokrasi falan değil, "partiye seçim kazandıracak bir adamdır" ama analar böyle bir yiğidi henüz doğurmamışlardır.
İsmet Paşa mezardan kalkıp "Milli Şefliği'ni" ilan etse demokrasi diye tutturacaklarını hiç sanmam. İsmet Paşa onlara seçim kazandıracağından değil, hiç olmazsa havası vardır. (Öte yandan "başımızda Erdal İnönü olsaydı bu duruma düşer miydik" diye ağlayan bile çıktı.)
Muhalif basın da kayıkçı kavgasını "demokrasi mücadelesi" diye pek güzel pazarladı. Emekli memurlar yuttular.
İktidara dönmesi hiçbir şekilde sözkonusu olmamış ve olmayacak CHP'de kavga "bazı belediyeleri ele geçirmek için" veriliyor.
Muharrem İnce ve ekibi parti yönetiminden de meclis grubundan da tasfiye edildiler, Kılıçdaroğlu yerinde kalırsa belediyelerden de tasfiye edilecekler.
Onlar da elbette CHP'nin "kalesi" sayılan birkaç belediyede kendi adamlarını görmek isterler.
Çünkü büyük para dönüyor, inanmazsanız Mustafa Sarıgül'e sorunuz.
Kaleler... Başta İzmir... Programa ilaveten Çanakkale, Tekirdağ, Edirne... (Tunceli de var ama onu boşverin, orası fakir.)
Bir de İstanbul'un "mutena" semtleri tabii, başta Kadıköy olmak üzere Şişli, Beşiktaş, Bakırköy falan.
Zengin ilçenin belediyesi de zengin oluyor.
CHP'nin "görüp göreceği rahmet" bundan ibaret olduğu için bunlara sımsıkı yapışıyorlar.
Peki mart ayında bunları da kaybederlerse ne olacak?
Parti içinde şimdiki bu küçük kıyametten sonra asıl büyük kıyamet kopacak.
Eee, ne olmuş yani? Bize ne? Çekirdek çıtlayarak seyrederiz alt tarafı.
Ama ille de merak ediyorsanız, bir kamuoyu yoklaması yapmanın şimdi tam zamanıdır: CHP'nin oyu bir buçuk ay içinde yüzde kaça düşmüş?
"Namuslu" bir anket ama, birtakım şerefsiz soytarıların düzmece anketleri değil.
Amansız sıcak sizi etkilemiyorsa, İyi Parti'ye kim gelmiş kim gitmiş, onunla da "iştigal" edebilirsiniz.
Kahvehanede prafa oynarken konuşacak konu çıksın, hep gelini ya da damadı mı çekiştireceksiniz?
Yorum Yazın