Sandık görevlisi olmak isteyen adayları herhangi bir güvenlik soruşturmasına tabi tutmayan ve genel bilgi taraması yapmayan YSK’nın millet iradesinin belirlendiği sandıkları ‘şüpheli’ isimlere emanet etmesine uzmanlardan tepki var... Başta İstanbul olmak üzere 31 Mart Yerel Seçimlerindeki usulsüzlükler ve şaibeler akıllara kripto FETÖ’cüleri ve PKK’lıları getirdi...
CHP, yerel seçimde yaptığı oy hırsızlığını sokak tehditleriyle örtmeye çalışırken, millet iradesini belirleyecek sandıkların halen şüpheli isimlere emanet edilmesi kamuoyunda büyük tepki çekiyor. 125 bin FETÖ’cünün kamudan ihraç edildiği, 14 bin PKK’lının meslekten atıldığı, on binlerce şüpheli hakkında soruşturmanın devam ettiği Türkiye’de ‘sandık görevlisi’ olmak için herhangi bir şart aranmıyor. Cumhur İttifakı Adayı Binali Yıldırım’a verilen oyların kaydırılması, AK Parti lehine oyların geçersiz sayılması, 642 sandık başkanının usulsüz görevlendirmesi ve birleştirme tutanaklarının boş teslim edilmesi gibi birçok skandalın tespit edildiği yerel seçimde, görev alan sandık personeli gönüllülük esasına göre seçiliyor. Hiçbir güvenlik taramasından geçmeden sandık görevlisi seçilen adayların her yönüyle incelenmesi gerektiğine dikkat çeken hukukçular ve STK’lar, sandık personeli olmak isteyen adayların belirli bir güvenlik testinden geçmesi gerektiğini söylediler.
Sandık, devlet düşmanına nasıl teslim edilir!
Avukat Kerami Özdemir, “Seçimlerde isteyen herkesin sandık görevli olması sakıncalı bir durumdur. Genellikle örgüt üyeleri veya sempatizanları, bilinçli olarak içlerinde belirli bir niyeti barındırarak sandık görevlisi oluyor. AK Parti’nin oylarını baltalamak, geçersiz hale getirmek, birleştirme tutanaklarında çeşitli hileler yapmak ya da seçmene oyu yönlendirmek için sandıkta görev alıyor” diye konuştu. Milletin kaderinin belirlendiği sandıkların güvenirliğine dikkat çeken Özdemir, şunları dile getirdi: “Devlete düşmanlıklarından ötürü kamudan ihraç edilenlere sandık emanet edilmesi büyük garabettir. Ülkede kaos ve kargaşa çıkarmayı gaye edinen kişilerin sandıkta görev almak istemesi bilinçli bir faaliyettir. YSK’daki mevzuat boşluğu da maalesef buna zemin hazırlıyor.”
Bu ihmalkârlık artık son bulsun!
YSK’daki mevzuat açığının en kısa sürede düzeltilmesi gerektiğine işaret eden Avukat Özdemir, şöyle devam etti: “FETÖ’yle bağlantılı ve PKK sempatizanı olduğu gerekçesiyle kamu kurumlarından ihraç edilenlerin sandık görevlisi olmaması gerekiyor. Bununla ilgili mevzuat alt yapısının bir an önce hazırlanması önemlidir. En azından bir sonraki seçimlerde bu tür usulsüzlüklerin önüne geçelim.”
Kerami Özdemir, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Sandık görevlisi başvurularında, terör örgütü üyesi veya örgüt sempatizanları hakkında güvenlik araştırması yapılmadan, basit usulle yapılan incelemenin önüne geçilmesi gerekiyor. Siyasi partilerden her isteyenenin doğrudan sandık görevli olması da çekinilmesi gereken bir husustur. Ülkenin, milletin geleceğini etkileyen seçim ihmalkarlığı son bulmalı ve organize hareketlerin kökü kazınmalıdır.”
İnsan Hakları Savunucuları Derneği (İHSD) Genel Başkanı Ali Akbaş ise şunları ifade etti: “AK Parti tek bir oyun dahi zayi olmaması için nefes kesen bir çalışma sergiliyor. Binali Yıldırım’a verilen oylar tutanak hilesi ile İmamoğlu’na yazıldı. Bu oy gaspıdır. İptal edilen oylar şimdi yeniden sayılıyor. Gasp edilen oylar yerine gidecek. Bu yapılan organize bir hırsızlıktır. CHP’nin itirazların sonuclarını beklemeden galibiyetini ilan etmesi de bir suçüstü halidir. Oyların sisteme aktarılması sırasında seçimin kaderini değiştirecek organize hileler yapıldığı açık. Sandık hilelerine ve usulsüzlüklerine karışan şahışların FETÖ’yle iltisakları varsa tespit edilip gereği yapılmalıdır.”
Önüne gelen sandık görevlisi olamaz
YSK’nın sandık görevlilerini gönüllülük esasına göre seçmesine tepki gösteren Ali Akbaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemiz, devletimiz ve milletimizin her an tehdit altında olduğu bir dönemde önüne gelen sandık görevlisi yapılamaz. Sandık görevlisinin en temel görevi seçimin adil bir şekilde sonuçlanmasıdır. Seçimlere hile karışmaması için görevlendirilen bu personeller aynı zamanda okuma, yazma bilmeyenlere ya da oy kullanmayı bilmeyenlere yardımcı olmaktadır. Peki bu kadar FETÖ’cünün, PKK’lının cirit attığı bir ortamda bizler sandığımızı kime emanet ediyoruz? Bütün bunlara rağmen YSK, personel seçiminde gönüllülük esasına göre hareket ediyorsa; YSK da sorgulanmalıdır.”
Yorum Yazın