Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu'nun köşe yazısı
Nuri Pakdil vefat etti.
Allah rahmet eylesin..
Cenaze namazı kılınıyor..
Yeni parti kurma çalışmaları devam eden arkadaşlar, ısrarla ön taraflarda saf tutuyorlar..
Nuri Pakdil’in tanınırlığını kısıtlı bir çevrenin çok ötesinde milyonlara taşıyan, Cumhurbaşkanlığı makamında övgülere boğan..
Bunu yaparken de, CHP’lilerin salya sümük saldırılarını göğüsleyen..
AK Parti’nin üst düzey isimleri, biraz abartarak söyleyeyim, nerede ise görünmüyor.
Yeni parti kuracak olan Ali Babacan en önde..
Bir yeni parti yetmiyormuş gibi , ikincisini kuracak olan Ahmet Davutoğlu en önde..
Bunlara eşlik eden Beşir Atalay en önde..
Saadet Partisi Genel başkanı Temel Karamollaoğlu en önde.
Hani bilmesek, “Hayatımızı Nuri Pakdil ile geçirdik, 50 yıllık dostuyuz” diye kendilerini tanıtacaklar..
Onlar kendilerini nasıl tanıtırlarsa tanıtsın..
Herkes, kimin yıllardır nerde durduğunu biliyor..
Kimlerin, kimlerle iş kotardığını biliyor..
Kimlerle kol kola olduklarını biliyor..
Tabii ki, “Şu kişinin cenazesine gelmesinler, bu kişinin namazını kılmaya katılmasınlar” söyleminde değilim..
Gelsinler, kılsınlar..
Ama tutarlı olsunlar..
Bir kişinin cenaze namazı üzerinden prim toplamaya kalkışırken, o cenazeye saldıranlarla kol kola girmesinler..
Kol kola olduklarının ağız dolusu küfürlerle saldırdıkları kişinin cenaze namazına geliyorlarsa, biraz durup düşünsünler: “Bu yanımızdakilerin küfürlerine niye bir cevap vermiyoruz?”
Somutlaştıralım konuyu..
Nuri Pakdil’in, rivayete göre M. Kemal ile ilgili bazı tespitleri varmış..
Bu tespitler gerekçe gösterilerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik ne saldırılar yapıldı..
O yetmedi..
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından devlet madalyasına layık görülen Nuri Pakdil, iki yıl önce rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığında, o tarihte Genelkurmay Başkanı olan Hulusi Akar, geçmiş olsun ziyaretine gittiği için, ne saldırılara muhatap oldu..
CHP’lilerin gözlerini yumup, ettikleri küfürleri tek tek sıralamayalım..
Hepsini temsilen, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in çirkin sözler sarfettiğini hatırlatalım..
Şimdi cenazede boy göstermek için yarışan Babacan, Davutoğlu, Atalay ve Karamollaoğlu’nun suskun kaldığı o dönemde, Hulusi Akar’ın verdiği cevabı aktaralım:
“Ben terör örgütünün başına gitmedim. Ben hırsıza, uğursuza gitmedim. Gittiğimiz yer bir hasta ziyareti niteliğinde, Turizm Bakanlığı’nın ödül verdiği, Cumhurbaşkanı’mızın devlet madalyası verdiği bir sanat ve edebiyat adamı. Bunu ziyaret etmek suç mu?”
Yanlış anlaşılmasın..
CHP’lilerin sözlerini, cenazeye katılan ve ismini verdiğim kişiler sarfetmiş gibi bir algı oluşturmaya niyetim yok..
Ama..
Nuri Pakdil’in cenazesine katılan isimler, CHP ile iş tutuyorlarsa..
Örneğin Temel Karamollaoğlu, 2018 milletvekili seçimine, bu CHP ile ittifak yaparak girmiş ise..
Ali Babacan’ın “bilge adam” gibi göstermeye kalkıştığı Abdullah Gül, CHP’nin 2018’deki Cumhurbaşkanlığı için “çatı adayı” olmayı kabul etmiş, ama başka sebeplerle bu gerçekleşmemiş ise..
Benim de bu riyakarlığa, itiraz etme hakkım doğar..
Affedersiniz, sizler, bu cenazelerde boy göstererek, kimleri kafakola almaya çalışıyorsunuz?
Hitap ettiğiniz, oy toplamaya çalıştığınız kesim, dindar mahalle..
Ama kol kola girdikleriniz, CHP’liler..
Ben, işte bu çelişkiye dikkat çekmek istiyorum.
Hani, şöyle bir politika izliyor olsalar.
Belki ona da itiraz etmemek gerekirdi..
Tüm tanınan isimlerin, siyasetçilerin cenazelerine katılırlar, soldan-sağdan ölen herkesin cenaze namazına iştirak ederler..
“Adetleri bu” derim.
Mesela, geçen hafta vefat eden CHP’de siyaset yapmış başörtü yasakçısı Orhan Birgit ve Ali Topuz’un da cenazelerine katılırlardı..
“Biz CHP ile iş tutuyoruz. CHP’nin önemli bu iki isminin cenazesine de o sebeple katılıyoruz” derlerdi..
Şimdi Nuri Pakdil’in cenazesinde görünmelerine de, “Herkese katılıyorlar” gerekçesi ile itiraz etmezdik..
Ama..
Adeta dindar mahallenin bölünüp, yutulması için görevlendirilmiş isimler gibi..
Sahneye çıkıp..
Her fırsatı gözetip, oya devşirmek için atağa geçiyorsanız..
Planladığınız oyunun, yanlış olduğunu hatırlatmak da, bizim boynumuzun borcu olur..
Ki, AK Parti’yi bölmek için harekete geçen bu isimlerin desteklediği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na CHP’nin aday gösterdiği Ekrem İmamoğlu’nun, daha bir ay önce, Necip Fazıl Kısakürek, İskender Pala ve Mustafa Kutlu’nun eserlerini Şehir Tiyatroları’nda oynatmama kararına da, bu isimlerin “tek itiraz”da bulunmaması, hayli ilginç idi..
Siz AK Parti üyesi iken..
Henüz istifa etmemiş iken..
CHP’li bir ismi destekliyorsunuz.
Seçtiriyorsunuz..
Bu riyakarlığı yapabiliyorsunuz..
Sonra..
O seçtirdiğiniz adam, bu mahallenin insanlarının zaten 17 yılda anca değer verilmiş üç tanecik eserini de çok görüp, görevinin ilk aylarında repertuvardan çıkartıyor..
Siz buna bir kelime ile cevap vermiyorsunuz, veremiyorsunuz..
Ama bu arkadaşlar uyanık..
O rezaletin üstünü örtmek için..
Destekledikleri bir gazetenin yazarlarına..
Ekrem İmamoğlu’nun ziyaretini vesile edinerek..
Sağlık durumunun iyi olmadığı yakınları tarafından kamuoyu ile paylaşılan Nuri Pakdil’in bir oyununun Şehir Tiyatroları’nda oynanmasını teklif ediyorlar.
Uyanık Ekrem, böyle bir teklifi kaçırır mı hiç?
Üç oyunu silmiş.
Bir oyunu almak ne ki?
Hem “Alıyorum” demekle, alacak mı ki?
Hazırlanacaklar..
Kıyafetleri temin edecekler..
Denemeler yapacaklar..
Ben diyeyim 3-4 ay..
Siz deyin 1 yıl..
O zamana kadar, kim hatırlar ki, Nuri Pakdil’in oyununun, Şehir Tiyatroları’nda oynanması sözü verildiğini..
Adam “Halk süt” dedi..
“16 Ekim” dedi.
16 Ekim’de, bin bir israf ile yeni aldığı araçların birisinin direksiyonuna geçip, görüntü verdi.
Sonrası?
Sonrasında garibanlar “bedava süt” bekleyedursunlar..
Kim, nereyi arayacak, nerden süt gelecek bilen yok..
Aynısını, Nuri Pakdil’de de yapsa, kimin ruhu duyacak ki!
Yorum Yazın