ABD’nin Türkiye’yi F-35 programından çıkarmasının ardından Rusya’dan Türkiye’ye Su-35 teklifinin gelmesini değerlendiren uzmanlar, “Türkiye’nin şu anda geliştirmekte olduğu Milli Muharip Uçağı Rusya’nın teklif ettiği Su-35’lerden daha ileri düzeyde. Mevcut durumda, F-16’ları modernize ederek kısa vadeli ihtiyaçlarımızı karşılayabiliriz. Orta vadede ise kendi milli muharip uçağımızla bağımlılıktan tamamen kurtulmamız mümkün hale gelir.” değerlendirmesinde bulundular.
ANKASAM uzmanları, Türkiye’nin hava sistemleri konusunda geldiği noktaya ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
“Gerginlikten en çok faydalanan ülke Rusya”
Türkiye’nin S-400 alımından dolayı F-35 projesinden çıkarılması ve F-35’lerin Türkiye’ye teslim edilmemesi konusunu değerlendiren Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, “Türkiye’nin söz konusu savaş jetlerini Rusya’dan alma ihtimali şu an için çok düşüktür. Su-35 teklifi, Rusya tarafından propaganda karakterli bir teklif olarak önümüze çıkmaktadır. Ankara-Moskova ilişkileri iyi durumdadır. Fakat Rusya, son günlerde ortaya çıkan Türkiye-NATO arasındaki boşluktan ve Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri arasındaki kötü giden ilişkiden faydalanmış durumdadır. Mevcut krizde hem Türkiye’ye S-400’leri satarak ticaret yapması hem de başta Türkiye-ABD olmak üzere NATO ülkeleri arasındaki gergin süreci tetiklemesi açısından en başarılı ülke olarak karşımıza Rusya çıkmaktadır.” şeklinde konuştu.
“Rusya’nın teklifi propaganda amaçlı”
Rusya’nın Türkiye’ye Su-35 teklifine ilişkin değerlendirmelerini sürdüren Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, sözlerini şöyle tamamladı:
“Her ne kadar gergin bir süreç olsa da Türkiye bir NATO ülkesidir. Alınacak Rus jetlerinin hangi sistemde kullanılacağı belirsizliğini korumaktadır. S-400’ler iç sistemde kullanılabilir; ama Türkiye’nin Rusya’dan alacağı herhangi bir uçağı, hangi sistem ve şartlarla kullanacağı çok tartışmalı bir konudur. Rusya’nın sunduğu söz konusu teklif, tam da ABD tarafından Türkiye’nin F-35 programından çıkarıldığı sırada gelmesi bu nedenden dolayı propaganda amaçlıdır. S-400’ler genellikle hava savunmasına yönelik kullanılırken; Su-35’ler tamamen saldırı özellikli uçaklardır. Bu uçakları savaşta kullanmanız gerekmektedir. İnsanlar S-400’lerin alınmasına aldanıp, Su-35’leri de alabileceğimiz düşüncesine kapılabilirler; fakat bu tamamen yanlıştır. ABD’nin Türkiye’ye F-35’leri satmaması kendi politikalarından kaynaklanmaktadır.” yorumunu yaptı.
Prof. İmer: “Bizim ürettiğimiz uçak, Rusya’nın Su-35’lerden daha ileri düzeyde”
Rusya’dan alınan S-400’ler tartışmasındaki son süreci değerlendiren ANKASAM Stratejik Araştırmalar Merkezi Başdanışmanı Prof. Dr. Sencer İmer, “Türkiye böylelikle kendi nüfuz alanlarında; örneğin Doğu Akdeniz ve Suriye’nin kuzeyinden gelen teröre karşı mücadelede önemli bir imkân elde etmiş oldu. Fakat Türkiye, F-35 projesinden çıkarıldıktan sonra bu boşluğu dolduracak bir çözüm arayışına gitmiştir. Mevcut durumda, elimizde bulunan F-16’lar ve onların modernize edilmiş şekliyle ihtiyaçlarımızı kısa vadede karşılayabiliriz. Daha sonraki süreçte ise, Türkiye’nin şu anda geliştirmekte olduğu Milli Muharip Uçağı kullanılmaya başlanacaktır. Bizim ürettiğimiz söz konusu uçak, Rusya’nın teklif ettiği Su-35’lerden daha ileri düzeyde bir sistemdir.” dedi.
Ruslar Su-57’ler yerine neden Su-35’leri teklif ediyor?
Rusların Su-57’ler yerine Su-35’leri teklif etmesinin nedenine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Sencer İmer, “Su-57’lerin henüz uluslararası uçuş kurallarına ait birtakım prosedürleri yerine getirmemiş olmasından kaynaklanıyor. Gerekli eksiklikler tamamlandıktan sonra, Su-57’lerin Ruslar tarafından teklif edilmesi muhtemeldir. Hatta bunları iki ülkenin birlikte üretmesi de söz konusu olabilir. Su-35’ler; bizim elimizde bulunan üçüncü nesil uçakların ve beşinci nesil olan Su-57’lerin ortası, yani dördüncü nesil uçaklardır. Geçiş sürecinde iki tarafın da mağduriyet yaşamaması için teklif edilmiştir.” şeklinde konuştu.
“NATO bir savunma ittifakıdır”
ANKASAM Stratejik Araştırmalar Merkezi Başdanışmanı Prof. Dr. Sencer İmer, sözlerini şöyle tamamladı:
“F-35’lerin ülkemize gelmemesi, onları zor durumda bırakmıştır. Hukuki olarak ise ABD’nin bu kararına karşı tazminat hakkımızı kullanıp anlaşmadan doğan haklarımızı korumalıyız. Silah almak, bir ülkenin egemenlik hakkıdır. NATO bir savunma ittifakıdır. Türkiye de dâhil olmak üzere hiçbir ülkenin, ABD’nin silahlarını alma mecburiyeti bulunmamaktadır.”
“S-400’ler geldiğine göre, kullanılması için belirlenen bölgelere yerleştirilmesi gerekmektedir”
Devam eden S-400’lerle ilgili tartışmayı değerlendiren Emekli Büyükelçi Murat Bilhan, “Bundan sonra Türkiye’nin yapacağı şey, mevzubahis hava savunma sistemlerini en uygun şekilde konuşlandırmak olacaktır. S-400’ler geldiğine göre, onların depoya kaldırılması değil, kullanılması için belirlenen bölgelere yerleştirilmesi gerekmektedir. S-400’lere dayalı ve S-400’lerin odak noktası olacağı bir savunma sisteminin oluşturulması lazımdır. Bu sistemin oluşturulması içinse sisteme uygun savaş uçaklarının temin edilmesi gereklidir.” dedi.
“F-35’ler beşinci nesil savaş uçaklarıdır”
Su-35’ler ile F-35’lere ilişkin tartışmaları da değerlendiren Murat Bilhan, sözlerini şöyle tamamladı:
“F-35’ler beşinci nesil savaş uçaklarıdır. Rusların dördüncü nesil olarak belirttiği Su-35’ler, gelişmiş bir sisteme ve elektronik donanıma sahip aynı zamanda isabet payı yüksek olan bir yapıya sahiptir. Söz konusu Rus jetleri, daha çok saldırı amacıyla kullanılmaktadır. Komutların dışında tehditleri önlemeye yönelik şekilde tasarlanmış bir sistemdir. Bahsi geçen sistemin alınması, dolaylı olarak savunmaya destek verme anlamına gelmektedir. ‘En iyi savunma hücumdur’ fikrinden yola çıkılarak değerlendirildiğinde gerekli ve faydalı olarak görülebilir. Son günlerde ABD’yle yaşadığımız F-35 Krizi, söz konusu sistemin Türkiye’ye temin edilmeyeceğini göstermektedir. Türkiye, savunma stratejisini oluşturmada F-35’leri bir kenara bırakıp, Rus savaş uçaklarıyla yoluna devam etmelidir.” yorumunda bulundu. Su-35’lerin NATO sistemleriyle uyumunun sağlanabileceğini belirten Bilhan, “Bahsedilen sistem, en nihayetinde bir elektronik aygıttır. Aygıtın kurumlandırılması ve konuşlandırılması, sistemler arası uyum gerektirmektedir. Bu ise, sistemin asıl sahibi olan Rusya’nın, anahtarları size ne ölçüde teslim edeceğiyle ilgilidir. Doğal olarak Rusya, sistemin kendisine karşı kullanılacak bir NATO sistemine dönüştürülmesini istemeyecektir.”
“Hava kuvvetleri konusunda da Türkiye’nin benzer bir yola girmek zorunda kaldığı görülmektedir”
Türkiye’nin milli savunma alanında çok önemli adımlar attığına işaret eden Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Bora Bayraktar ise, “Söz konusu gelişmeler Türkiye’nin Batı ittifakından ayrılıp bir eksen kayması yaşayarak Rusya’yla ya da Doğu’yla yakınlaşması olarak algılanmamalıdır. Buradaki paradigma değişimiyle birlikte Türkiye’nin savunma konusunda dışa bağımlılığını azaltmaya yönelik strateji belirlediği söylenebilir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi, %20’lerden %70’lere gelen bir milli savunma üretimine ulaşmış durumdayız. S-400’lerin alınmasıyla birlikte teknoloji transferi ve Türkiye’nin söz konusu sistemleri gelecek süreçte kendisinin üretebilmesi gibi konular konuşulmaktadır. Hava kuvvetleri konusunda da Türkiye’nin benzer bir yola girmek zorunda kaldığı görülmektedir.” diye konuştu.
“Türkiye önümüzdeki dönemde sadece Rusya’ya değil Avrupa’ya da yönelebilir”
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Bora Bayraktar, sözlerini şöyle tamamladı:
“F-35’lerin alternatifi olarak sadece Rusya değil; başka ülkeler de ileriki süreçte karşımıza çıkacaktır. Ama orta/uzun vadede Türkiye, söz konusu sistemleri kendisi üretme yoluna gidecektir. Hem Türkiye hem ABD hem de NATO, S-400 konusunda ortaya çıkan anlaşmazlığı belli bir çerçevede sınırlı tutmaya çalışmaktadır. Türkiye’nin Batı ve NATO için önemi S-400’lerle sınırlandırılmamalıdır. Türkiye önümüzdeki dönemde sadece Rusya pazarına değil; Avrupa’da var olan başka projelere de yönelebilir. Fakat bunları kesin olarak konuşmak için tarafların zamana ihtiyacı vardır. Su-35 savaş jetleri, F-35’lere nazaran alt seviyededir. F-35’lerin muadili olarak karşımıza Su-57’ler çıkmaktadır. Fakat bunun yanında F-35’lerin teknik özelliklerine bakıldığında birçok eksiğinin olduğu görülmektedir. Özellikle ABD savunma sitelerinde uzmanların yaptığı analizler okunduğunda F-35’lerin ciddi sorunlar taşıdığını ve mükemmel sistemler olmadığı anlaşılmaktadır. Her üç sistemin özellikleri, teknik bilgi gerektiren konulardır. Fakat Türkiye’nin F-35’ler konusunda kayıp yaşadığını düşünmek yanlış olacaktır. Uzun vadede değerlendirildiğinde ülkemize büyük bir kayıp getirmeyecektir. Alternatifler her zaman vardır. Önemli olan dışa bağımlılığın azaltılmasıdır.”
Yorum Yazın