Nedim Şener bugünkü yazısında yerli otomobil için köstek olan ve karalama kampanyası yapanlara Türkiye'nin ilk otomobili Devrim'in hikayesini anlatarak örnek verdi.
Hürriyet gazetesi yazarı Nedim Şener bugün kaleme aldığı yazısında Yerli otomobil için kirli propaganda yapan zihniyetin aynısını Devrim yola çıkmadan da yaptıklarını yazdı.
29 Ekim 1961’de, yani Cumhuriyet’in ilanının yıldönümünde 27 Mayıs darbesinin başkanı Cemal Gürsel’in katılımı ile tanıtılan hüzünlü hikâyesiyle hatırladığımız sanayileşme rüyasının sembolü.
Türk mühendisler geceli gündüzlü çalışırken, “Türkler otomobil yapamaz” diye başlayan eleştiriler, “900 bin liraya bir otomobil üretiliyor” diye maliyet hesapları haberleriyle devam ediyordu. Devlet Başkanı Cemal Gürsel, TBMM’nin önünde duran otomobilin anahtarını Ulaştırma Bakanı Orhan Mersinli’den aldı ve izleyenlere, “Bir aşağılık duygusuyla bizde otomobil yapılamayacağı iddia edilmişti. Bizde otomobil yapılabilir, işte örneği” diye hitap etti. Ardından TBMM’nin önünde bindiği otomobil 100 metre gittikten sonra durdu. Şoför, Cemal Gürsel’e bakıp “Benzin bitti paşam” dedi. Araçtan inen Gürsel, “Arabayı yaptık Avrupa kafasıyla, benzini ikmal etmedik şark kafasıyla” diyerek o çok bilinen sözünü söyledi.
Peki Devrim neden istop etmişti, yüzde 100 yerli bir otomobil miydi? 1 Kasım 1961 tarihli Milliyet gazetesinde çıkan bir yazı bunları cevaplıyordu. Habere göre öncelikle, proje ve imalat için üç ay gibi kısa bir süre verilmesi birçok eksikliğin oluşmasına yol açtı. Birçok sorunu vardı, marş motorunun sutası koptuğu için itmek gerekiyordu. Aracın manevrası zayıftı, ancak geniş alanda dönebiliyordu. Benzin deposu paslandığı için tıkanıklık yapıyordu.
Haberde Devrim otomobilinin Türkiye’de üretilen parçaları şöyle sıralanıyordu: Karoser, şasi, radyatör, jantlar, döşeme, motor silindiri ve aksamı, rot parçaları, şanzıman, diferansiyel, direksiyon simidi, far ve stop mikaları, tamponlar, panjur, kapı kolu parçaları.
Devrim’de kullanılan ithal parçalar ise şunlardı: İç ve dış lastikler, ön ve arka cam, saat ve müşirleri, marş motoru, şarj dinamosu, radyo, karbüratör, benzin otomatiği, cam silecekler, tenvirat ampulleri, klakson ve distribütör.
Haber, 60 yıl önce Devrim otomobilinin yerli ve yabancı malzeme ve parçalar kullanılarak imal edildiğini gösteriyor. Milliyet’teki haberde yapılan eleştirilere de cevap verilmişti. Yarım milyona bir otomobil değil, 900 bin TL’ye dört otomobil üretilmişti. Yatırım maliyeti düşüldüğünde her bir araç 60 bin TL’ye üretilmişti. Seri üretime geçilirse fiyatın daha da düşeceği yazıldı. O günkü siyasetçilerin “Seri üretime geçilecek” açıklamaları arkasından Devrim, sessiz sedasız müzeye kaldırıldı. Acele ve eksikliklerine rağmen niyet iyiydi.
Şimdi tam 60 yıl sonra yine yerli otomobilin prototipi tanıtılacak.
Özelliklerini öğreneceğiz ama bu otomobil ile ilgili, “Fabrikası nerede?”, “Yerli otomobil İtalya’dan geldi”, “Farı da varmış, kaportası da varmış” sözlerini görünce aklıma Devrim otomobili, onun için göz nuru döken mühendisler, destek olanlar, projeyi baltalayanlar geldi. Yeni proje ne olur, ne kadarı yerli, tutar mı tutmaz mı bilmiyorum, bildiğim tek şey nesil değişse de kafa değişmiyormuş.
Kendimi Devrim otomobilini baltalayan “aydınımsı”(!) şarlatanların yanına koyacağıma, tüm iyi niyetimle “Yolu açık olsun” diyorum.
‘İŞLEMEYEN OTOMOBİL’, ‘YARIM MİLYONA BİR OTOMOBİL’, ‘BİZ OTOMOBİL YAPMAYA KALKARSAK’
Bu başlıklar bugün tanıtımı yapılacak yerli otomobil ile ilgili değil, tam 60 yıl öncesine, 1961 yılının ekim ayının gazetelerine ait. Sözü edilen otomobilin adı ‘Devrim’. Hani şu Türk mühendisler tarafından Eskişehir’de Devlet Demiryolları atölyelerinde üç ayda tasarlanan ve üretilen, adına film çekilen, kitaplar yazılan otomobil.
Yorum Yazın