Anayasa Mahkemesi'nin, "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" adıyla hazırlanan metni imzalayan akademisyenler hakkında verdiği "hak ihlali" kararında, Abdullah Gül tarafından atanan üyelerin oyları etkili oldu. Oyların 8’e 8’lik dengesi, "eşitlik halinde başkanın oyunun iki sayılacağı" düzenlemesi çerçevesinde Abdullah Gül tarafından atanan Zühtü Aslan’ın hak ihlali oyu kullanmasıyla bozuldu.
Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) “Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi” adıyla hazırlanan ve terör örgütü PKK’nın yasa dışı faaliyetlerine karşı yürütülen mücadeleyi “devlet katliamı” olarak nitelendiren metne imza atan 10 akademisyen hakkında verdiği “hak ihlali” kararında, Abdullah Gül tarafından atanan üyelerin oylarının etkili olduğu öğrenildi.
Abdullah Gül tarafından AYM üyeliğine atanan ve hâlen görevde olan üyeler, akademisyenlerin haklarının ihlal edildiği yönünde oy kullandı.
Oyların 8’e 8’lik dengesi, Anayasa Mahkemesi Kuruluş Kanunu’nda yer alan, “eşitlik halinde başkanın oyunun iki sayılacağı” düzenlemesi ile bozuldu. Abdullah Gül tarafından AYM’ye atanan Zühtü Aslan’ın “hak ihlali” oyu kullanması, söz konusu akademisyenlerin haklarının ihlal edildiği kararının çıkmasını sağladı.
ŞEHİT YAKINLARI VE GAZİLER TEPKİLİ
AYM’nin aldığı “hak ihlali” kararı, terör örgütü PKK’ya yönelik çukur operasyonlarında şehit olan güvenlik güçlerinin aileleri ile gazilerin yüreğini burktu.
Sabah gazetesinde yer alan habere göre, operasyonlarda gazi olan Uzman Çavuş Abubekir Durmuş, “Biz mücadele ederken birileri devlete ‘katil’ dedi. Şehit arkadaşlarımın kemiklerini sızlatmayın.” diye konuştu.
Çukur operasyonlarında Diyarbakır’ın Sur ilçesinde şehit düşen Selçuk Paker’in annesi Sevgi Daşdemir ise şunları kaydetti:
“Yüreğim bir kere daha yandı. Orada yaşananları bilmedikleri için boş boş konuşuyorlar. Gerçekten çok üzülüyorum. Devletin neyini suçluyorlar? Teröre kim yandaşlık yapıyorsa Rabbim aynısını onlara göstersin. ‘Orada normal halk öldürüldü.’ diyorlar. Yalan! Orada askerler kendi nevalelerini, kurtardıkları insanlara yedirdi. Ama hâlâ bunlara nankörlük yapıyorlarsa onları Rabbime havale ediyorum.”
ÇUKUR OPERASYONLARINA “PLANLI KIYIM” BENZETMESİ
Terör örgütü PKK, Doğu ve Güneydoğu’da kazdığı çukurlar ve tuzakladıkları bombalarla sivil-asker ayrımı yapmadan saldırılar düzenlemişti. 20 Temmuz 2015 tarihinden sonra bölücü terör örgütü PKK mensuplarınca düzenlenen bu saldırılarda 793 güvenlik görevlisi şehit olmuş, yüzlerce sivil hayatını kaybetmiş, Diyarbakır ve Şırnak’ın bazı ilçeleri başta olmak üzere pek çok yer yaşanmaz hale gelmişti.
Türk Silahlı Kuvvetleri, bölücü terör örgütü PKK’nın bu faaliyetlerine karşı çukur operasyonları düzenleyerek ilgili bölgeleri terörden arındırmıştı.
Terör örgütü PKK’nın kazdığı çukurlarla ülkenin birliğini ve güvenliğini tehlikeye attığı bu süreçte “Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi” başlığıyla Ocak 2016’da hazırlanan metin, çok sayıda akademisyen tarafından imzalanmıştı.
Güvenlik güçlerinin terör örgütü PKK’nın söz konusu faaliyetlerine karşı yürüttüğü mücadelenin “devlet katliamı” ve “planlı kıyım” olarak nitelendirildiği metin, yoğun bir tepkiyle karşılanmıştı.
SKANDAL KARARA ART ARDA TEPKİLER GELDİ
AK Parti Grup Başkan Vekili Bülent Turan: AYM son derece tartışmalı bir karara imza atmıştır. İfade özgürlüğü herkes içindir, olmalıdır. Ancak konu teröre destek gibi çok hassas konularsa bin kez daha düşünülmelidir. Şehitlerimizi görmezden gelmek, devleti katliamcı olarak göstermek ifade özgürlüğü ile açıklanamaz. Teröre destek, motivasyon ne zamandır ifade hürriyeti oldu? Hiçbir devlet, bir terör örgütünün sözde öz yönetim ilan etmesine, güvenlik güçlerini ve vatandaşlarını şehit etmesine seyirci kalamaz. Belki unutuldu; ama hendek teröründe 793 güvenlik görevlimiz şehit oldu. 314 sivil vatandaşımız hayatını kaybetti. AYM verdiği bu kararla, adeta devlete katliamcı demeye kapı açmıştır.
ÖRGÜTE DESTEK OLDULAR
Hukukçular Derneği Başkanı Adem Yıldırım: Bildirinin açıklandığı dönemde hendek operasyonları yürütülüyordu. Bildiri “suça ortak olmayacağız” başlığıyla yayımlandı. O bölgeyi tanımadan, bilmeden yazılmış bir bildiriden bahsediyoruz. O dönemde güvenlik güçlerinden ve sivil halktan çok sayıda şehit verildi. Operasyon sonrasında bölgede huzur ortamı sağlandı. O dönemde yapılan açıklama ifade özgürlüğü kapsamında değil, terör örgütüne destek niteliğindeydi. Bu nedenle kararı doğru olarak kabul etmiyorum.
Yorum Yazın